Terörün, anarşinin hiçbir zaman eksik olmadığı sürekli farklı isimler adı altında zulmün hüküm sürdüğü coğrafya; Ortadoğu.
Son zamanlarda hepimizin katliamlarına şahit olduğu 2004 te kurulduğu tahmin edilen yeni aslında zihin olarak haricilere kadar uzanan bir örgüt: IŞİD
Katliamlarını açıkça yapmaktan çekinmeyen, yaptıkları katliamları film çeker gibi çekerek dünyaya duyuran örgüt. Bugüne kadar bu örgüt hakkında çok şey yazıldı, çok şey çizildi, çok şey konuşuldu. Biz ise bu yazımızda bugüne kadar söylenip çizilenlerin dışına çıkıp çok farklı açıdan bir değerlendirme yapacağız.
Irak Şam İslam Devleti, isim olarak karşımıza bu geliyor. Neden Irak diye sorduğumuzda şunlar karşımıza çıkmaktadır. Hepinizin bildiği gibi Irak, Saddam döneminden sonra Amerika tarafından işgal edildi. Bu işgal döneminde binlerce insan öldürüldü ve sürgün edildi. Bu işgalden sonra siyasi otorite tamamen boşalmış, bu örgütün burada eğitim görmesi kolaylaşmıştır. Amerika burada ettiği zulümlerle bazı örgüt sempatizanlarını, etki-tepki prensibi gereğince bu örgüte yönlendirmiştir. Amerika Irak’tan çıkarken arkada böyle bir örgüt bırakması istediği en büyük emellerdendir. Çünkü kendi yaptığı zulme kaldığı yerden bu kişiler devam edecekti. Ayrıca ABD dünyaya şu mesajı kendince verecekti. “Bakın biz Irak ta iken böyle bir örgüt yoktu, biz çıkınca bunlar geldiler. Bizim bu ve benzeri ülkelerde barış! için, huzur! İçin kalmamız daha mantıklıdır.”
Şam: Peygamberimizin birçok hadisinde isminin geçtiği bölge. İsrail’in 1948’den bu yana gerek Filistin de, gerek Lübnan da, gerekse Suriye de akıttıkları kanları anlatmaya bu yazımız yetmez. Suriye direniş gruplarına giden silah ve diğer yardımlar için köprü konumunda olmuştur. Hamas, İslami Cihad, Suriye üzerinden gelen silahlarla bu Siyonistlere karşı direnmişler ve çok önemli başarılara imza atmışlardır. Bundan dolayı köprü yıkılırsa Siyonistler açısından bu direniş gruplarının yıkılması çok daha rahatlayacak ve artık Kudüs tamamen ellerine geçecektir. Bundan dolayı Şam onlar açısından önemli.
İslam; İsmin içinde geçen başka bir kelime. İslam iki anlama gelmektedir: Hakka hakikate teslim olma, barış- esenlik- huzur. Yani İslam’ın kendi manası barış , huzur demek. İşte bu örgütün bu ismi kullanmasının nedeni barış ve huzur olan İslam’ı cani, terörist (haşa) göstermek. Dünya üzerindeki kişilerin İslam’a cephe almasını sağlamaktır. Haksız yere bir insanı öldüren tüm insanları öldürmüş gibidir, ayetini göz ardı eden örgüt Müslüman, Hristiyan, Dürzi, Şii, Sunni, Türk, Kürt, Arap… kimseyi ayırt etmeden çok rahatlıkla sorgulamadan öldürebilmektedir.
Girdikleri ülkelerde bütün stratejik noktaları çok iyi bilmeleri ve önce bu yerleri ele geçirerek ordunun buralara girmelerini geciktirmekte veya kısmen engellemektedirler. Girdikleri ülkelerde işbirlikçi yerel hainlerle birlikte çalışmaları önemli bir etkendir. Örneğin; Irakta Musul’u aldıkları zaman ilk önce petrol kuyuları, barajlar, hükumet konağı, valilik, fabrika alanlarını ele geçirdiler. Suriye de ise şu anda Rakka da rahat hareket etmektedirler. Bunun sebebi Suriye’nin önemli silah üretim noktaları, petrol alanları bu noktada bulunmaktadır.
Fotoda da görüldüğü gibi siyahlar içinde giyinen militanlardan bir tanesi farklı renkte giyinmiştir. Bunun sebebi bütün dikkatleri kendi üzerine çekmektir. Konuşan kişi genelde farklı giyinen kişidir. Burada seçilen dilin de çok önemli olduğu kanaatindeyiz. Konuşan kişi dil olarak İngilizce konuşmaktadır. Halbuki içlerinde farklı farklı dilleri bilen kişiler mevcuttur. Bu dilin seçilmesinin sebebi bütün dünyaya mesaj vermektir.
Kişilerin infaz edildiği yerlerin ise özel olarak seçildiği kanaatindeyiz. Genel de ya çöl ya da deniz kenarı. Zaten çektikleri kamera açılarından bakınca adeta bir yönetmenin, senaristin olduğunu görmek çok zor değildir. Kameranın görüş açıları incelendiğinde adeta Hollywood filmlerinde olan profesyonelliğin olduğunu çok rahat olarak görebilmekteyiz.
Konuşan kişinin konuşması biter bitmez kendisi ile birlikte diğer militanlar hepsi aynı anda adeta yönetmenden start işaretini alarak kişileri tek kerede yere yatırmakta ve aynı anda boğazlayabilmektedirler.
İnsan fıtrat olarak vicdan- acıma duygusu ile donanımlıdır. Bu kişilerin, insanları katlederlerken yüz ifadelerinde acıma- merhamet duygusuna dair eser kalmadığını çok rahatlıkla görebilmekteyiz. Ürdünlü pilotu yaktıklarında militanların hiçbiri gözünü dahi kırpmamaktadır. Bu da bu kişilerin ya duygularının öldürüldüğünün ya hipnoz gibi bir tarzla ele geçirildiğinin ya da ilaç kullanıldığının delillerindendir.
Aslında bu tespitler çok fazla uzayabilir ama şimdilik kısa tutmak kanaatindeyim. Yaptıkları her eylemden seçtikleri isimlere kadar görünmeyen bir üst aklın olduğunu söyleyebiliyoruz. Eğer bir IŞİD militanı ile konuşma imkanı buldunuzsa bu kişilerin çok zeki olmadığını, sıradan kişiler olduğunu çok rahatlıkla fark edeceksiniz. Peki bu militanlar bu kadar zeki ve tecrübeli olmamalarına rağmen nasıl oluyor da bütün stratejik noktaları bilmektedirler, nasıl oluyor da adeta film çekebilmektedirler, nasıl oluyor sanal alemi çok harika kullanabilmektedirler, nasıl oluyor da vicdanları tamamen körelebilmektedir… bu ve bunun gibi soruları çoğaltınca karşımıza CIA’da ya da MOSSAD’da bulunan kişilerin bunların üst aklını oluşturduğunu düşünmekten başka bir çıkar yolumuz kalmamaktadır.