Yenileniyor
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • K.Maraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

SABIR VE NAMAZ İLE ALLAH’TAN YARDIM DİLEMEK

kategorisinde, 10 Eyl 2014 - 16:54 tarihinde yayınlandı
SABIR VE NAMAZ İLE ALLAH’TAN YARDIM DİLEMEK

Bismillahirrahmanirrahim
«Ey iman edenler… Sabır ve namazla (Allah’tan) yardım isteyin; muhakkak ki Allah, sabredenlerle beraberdir. Allah yo­lunda öldürülenlere «ölüler» demeyin: Aksine onlar diridirler ama siz (bunun) farkında değilsiniz. Andolsun sizi korku, aç­lık, (mallar(ınız)dan, canlar(ınız)dan ve ürünler(iniz)den eksilt­mek gibi şeylerle imtihan edeceğiz; kendilerine bir bela erişti­ğinde: «Inna Lillahi ve İnna İleyhi Raciun – Biz Allah’a aitiz ve (sonunda) muhakkak O’na döneceğiz» diyerek sabredenleri müjdele. İşte Rablerinden bağışlamalar ve rahmet hep onlara­dır ve (doğru yolu bulup) hidayete erenler de onlardır. »(Bakara: 153-157)
Sabır ve Namaz ile Allah’tan Yardım İstemek
Bu ayetlerin genel içeriği ve üslubu, Müslüman in­sanın, hayatını etkisi altına alarak onu bir kuşku ve sar­sıntı dairesinde sarsıp sallayan çeşitli engeller, sorunlar ve facialara karşı koyan gerçeğe ilişkin derin manaların hareketi içersindeki derinliklerinde gizli olan imani birikimine yönelten, Kur’ani bir yaklaşıma işaret etmektedir. Bu gerçeğe sahip olan Müslüman insan, bütün bunların karşısında, Allah’ın koymuş olduğu ilahi sünnetler (ka­nunlar) temeli üzerine kurulu olan hayatın hikâyesini, bilen kapsamlı ve kapasiteli bir iman duruşuyla durur. Bu hikâyenin başından sonuna tamamı zorluk ya da tama­mı kolaylık değildir. Aksine bu hikâye kolaylık yolunda zorluklar, zorlukların sonunda ve sonucunda kolaylıklar­dan ibarettir. İşte insan Allah’a giden bu yolda bazı zor­luklarla karşılaştığında veya hedeflere ulaşmak yolunda­ki yükümlülükler ve bunların getirdiği sıkıntılar kendisi­ne ağır geldiğinde, bu yoldaki iradesini destekleyip güçlendirmesi ve ona bağlılık ve sarsılmazlık ruhunu vere­bilmesi için, sarsılmaz bir konuma ve bağlı bir şahsiyete ulaşabilmesi için sabırla Allah’tan yardım istemesi ka­çınılmaz bir zorunluluktur. Yine aynı bağlamda, namaz ile Allah’tan yardım istemesi de aynı kaçınılmazlıkla zo­runludur. Çünkü namaz, kalbe hikmeti insanın hayatını yine kendisi için maslahat (fayda-yarar) ve hikmet te­meli üzerinde yükselten ve rahmeti insanın ruhunu hoş­nutluk, lütuf ve sıcak bir ilişki ile sarıp sarmalayan, (her şeye gücü yeten) Kadir, Hâkim ve Rahim olan Allah’a yönelik pencereleri açar. Böylece insanın başına gelecek imtihanlar, insanın kaldırmaya gücü yetmeyeceği bir dü­zeyde ağır gelmez. Aksine insan başındaki imtihanla be­raber namaz ile alabildiğine bir uzay genişliği içersinde tecrübeleri ve ümit ufukları ile yaşar. Sahip olduğu güç, bütün güçlükleri sarsacak ve bütün karşı güçleri kahre­decek bir düzeye gelir ve hayatı, bütün içersindekilerle kavrar. İnsan, bütün bu güçlüklerin içinden, ruhunun so­runlar ve güçlükler ile daralmadığı, engeller ve karşı sal­dırılar karşısında yenilmediği ve güçlükler karşısında za­yıf düşmediği bir uzay genişliğine çıkar. İradeyi hayat ile hareketi kuvvet ve iman ile dolduran patlama dere­cesinde canlı bir ümit içersinde olur.
Böylece sabır gibi ruhi değerler, namaz gibi ibadet amelleri faal güçlere dönüşür. İnsan üzerine, düşman kuvvetleri saldırdığında, kendi dışındaki güçlerden yar­dım aldığı gibi, zayıf noktalarını güçlendirmede bu faal güçlerden yardım alır. Sabır ve namaz, bazı kimselerin zannettiği gibi bir zayıflık ve gerilik unsuru değildir. İn­sanı dondurup geriletmez. Yine bazılarının düşündüğü gi­bi, sabır insanı hareketten alıkoyan, onu yaşanan gerçek­lerin gereğini yapmak noktasında donduran bir şey değil­dir. Yine bazılarının düşündüğü gibi namaz yumuşak başlı sofuca bir yokluğun içersine gömmez. İnsana yaşanan gerçekler içersindeki hareketi noktasındaki rolünü ve so­rumluluğunu unutturmaz. Duyarlığını köreltip hayat yo­lundaki atılımlarını zayıflatmaz.
Bütün bu anlamları ayetteki hitaptan, bütün kapasi­teleri insanın emrine veren imanın canlı içeriğinden, in­san hayatı için güç oluşturmak yolunda ahlaki değerlerin ve pratik ilahi ilkelerin canlı tabiatına dikkat çekmek üze­re Allah’tan sabır ve namaz ile yardım istenmesine yö­nelik açık ilahi çağrıdan ilham alıyoruz. Fakat insanlar­dan birçoğu, inandıkları değerlerde ve yapıp ettikleri amellerde bulunan gizli, ruhi güçlerden gafil olabilmekte­dirler. Böylece de hayat, çevrelerinden güçle dağılıp yit­tiğinde onu bir zekâ kıvraklığı ile toparlayabilecekleri halde, zayıflık hallerine teslim olabilmektedirler.
Allah’u Teâlâ’nın Ayeti Kerimeyi «Muhakkak ki Allah sabredenlerle beraberdir» sözü ile bitirmesi, Allah’ın sabredenleri engeller, karşı saldırılar, kötü haller ve zor­lu durumlarda tek başlarına bırakmayacağını, aksine on­lara kendi ruhundan «iyi ruhu» kendi gücünden «büyük kuvveti» rahmetinden de lütuf, hoşnutluk, sevgi ve sela­meti (esenliği) bağışlamak üzere hep onlarla beraber ola­cağını tekid etmek içindir.

Haber Editörü : Tüm Yazıları