Hemoroit hastalığının günümüzde daha sık karşılaşılıyor olmasını beslenme alışkanlıklarının değişmesine bağlayan uzmanlar, fast-food tarzı beslenmenin hemoroidin ana nedenlerinden biri olduğu uyarısında bulundular.
Toplumda sık görülen ve halk arasında “Basur” olarak isimlendirilen hemoroit hastalığının günümüzde sık karşılaşılıyor olmasının beslenme alışkanlıklarının değişiyor olmasından kaynaklandığını belirten Medical Park Antalya Hastane Kompleksi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Özer İlkgül, bu hastalığın artık genç yaşlarda bile görülmesinin en önemli sebebinin ise ev dışı beslenme alışkanlıkları olduğuna dikkat çekti.
Hemoroit hastalığının oluşmasında tuvalet alışkanlığının en önemli faktör olduğunu belirten Doç. İlkgül, “Hemoroit; damar yumağından oluşan bir dokudur. Bu damar yumağı, özellikle tuvalet eylemi esnasında şişerek genişler ve hava yastıkçığı gibi çalışır. Bu sayede anal bölgeye uygulanan travma azaltılır ve istemsiz dışkı kaçakları engellenir. Hemoroidin hastalık olarak nitelenmesi için hemoroit zemininde gelişen kanama, sarkma, akıntı ve ağrı şeklinde sorunlar bulunmalıdır.” diye konuştu.
“Tuvalet alışkanlığı hemoroidi ilerletiyor”
Hemoroidin daha çok yaşlanmayla beraber hastalığa dönüştüğünü ve bu süreçte hastalığı ilerleten en önemli faktörün tuvalet alışkanlığı olduğunu söyleyen Doç. Dr. İlkgül, “Tuvalet alışkanlığımızın başlıca belirleyicisi gıda tüketimidir. Günde 20 ila 30 gram lifli besin tüketen kişilerde, bu hastalığa yakalanma riskinin yüzde 50 oranında azaldığı gösterilmiştir. Herkes için en sağlıklı tuvalet alışkanlığı; her gün sabah saatlerinde çıkılan tuvalettir. Bu sayede anal bölgede gün boyu basınç düşük kalır ve dolgunluk oluşmaz.” dedi.
“Lifli gıdalardan yoksun beslenmeyin”
Genelde ileri yaş hastalığı olarak bilinen hemoroidin görülme yaşının giderek düştüğünü ifade eden Doç. Dr. İlkgül, “Günümüz gençleri yoğun çalışma temposu ya da okul yaşantısı nedeniyle, dışarıda fast-food tarzı besleniyorlar. Ancak lifli gıdalardan yoksun beslenme hemoroidin ana nedenlerinden biridir. Bu nedenle gençlerin dışarıda beslenmeyi tercih etmeleri yerine ev ortamında beslenmeleri, bu sorunu ortadan kaldırılabilir.” şeklinde konuştu.
“Reçete dışı uygulamaları denemeyin”
Hemoroit ile ilgili bir diğer büyük sorunun reçete dışı madde uygulamaları olduğunun altını çizen Doç. Dr. İlkgül, “Üzülerek görüyoruz ki; bu maddelere olan ilgi reçetelerden çok daha fazla. Ancak burada sorun şu ki etki ve yan etki profilleri bilinmeyen, farkodinamik testlerden geçmeyen, ruhsatlandırılmayan bu maddelere bağlı beklenmedik sorunlar gelişebilir. Bu nedenle tedavinizin, mutlaka hekim kontrolünde olması en doğrusu olacaktır.” ifadelerini kullandı.
“Hemoroit Genetik bir hastalık değildir”
Hemoroit hastalığının genetik bir hastalık olmadığını belirten Doç. Dr. İlkgül, “Ortaya çıkış ve ilerleme sebepleri tamamıyla kişisel faktörlerle ilintili olan hemoroitler, iç ve dış hemoroit olarak ikiye ayrılır. Dış hemoroitler çoğu zaman sorun oluşturmazlar. İç hemoroitler ise anal kanalın üzerinde yer alırlar. Görevleri gereği büyük tuvalet eylemi sırasında kanla dolarak şişer ve dışarı sarkarlar. Tuvalet eylemi sona erdiğinde ise sönerler.” dedi.
“Kabızlık hemoroidin ilerlemesine neden oluyor”
Kabızlığın ve hemoroit hastalığının birbiriyle ilişki halinde olduğunu vurgulayan Doç. Dr. İlkgül, “Gerçek anlamda kabızlık; haftada üç kereden az tuvalete çıkmak, tuvalette uzun süre zaman harcamak ve zorlanarak tuvalete çıkmaktır. Bu özelliklere sahip kişilerde; tuvalet eylemi uzun sürer. Eylem ne kadar uzun sürerse hemoroitler o kadar uzun süre şişer ve dışarı sarkar. Kabızlığın oluşturduğu tüm bu sorunlar hemoroit hastalığının gelişmesine neden olur.” şeklinde konuştu.
“Ağrıyan ve sarkan hemoroitlerde ameliyat gerekir”
Hemoroit hastalığının kesin çözümünün hastalığa geç yakalanmak ve tuvalet alışkanlığını düzenlemek olduğunu söyleyen Doç. Dr. İlkgül, “Hastalık ortaya çıktığında hekim kontrolünde olmak ve doğru yöntemleri seçmek gerekmektedir. Hemoroitler hekimler tarafından dört farklı dereceye ayrılır. Her evrenin yakınması ve tedavisi farklıdır. Kanayan hemoroitlerde ameliyat dışı basit yöntemler çoğu kez etkili olur. Ağrıyan ve sarkan hemoroitlerde ise ameliyat en etkin yöntemdir.” dedi.
“Ameliyat sonrası hemoroit tekrarlayabilir”
Ameliyat olduktan sonra hekimin uyguladığı yönteme göre hastalığın tekrarlayabileceğini belirten Doç. Dr. İlkgül, “Normal bir erişkinde iç hemoroit sayısı üç adettir. Hekimler sıklıkla hastalıklı olan ve sorun oluşturan hemoroidi çıkartır ve sağlıklı olan hemoroitleri yerinde bırakır. Yerinde bırakılan hemoroitler yeniden sorun olabilir. Hastalar ameliyattan çok, ameliyat sonrası dönemden korkar. Ameliyat sonrası en sık sorun ilk tuvalet eyleminin ağrılı olacağı endişesidir. Fakat uygun yöntem uygulandığında bu dönem sorunsuz yaşanabilmektedir.” açıklamasında bulundu.