İsrail güvenlik araştırmaları merkezi, Beşşar Esad’ın güçlenmesine mani olunması, İran’ın zayıflatılması, Hizbullah’la mücadeleye hazırlıklı olunması ve bu hedeflerin tahakkuku için Arabistan ve Türkiye ile işbirliğinin gerekliliğini Benyamin Natanyahu kabinesine yaptığı en önemli tavsiyeler olarak açıkladı.
İsrail’in önündeki fırsatlar ve tehditler
Adı geçen araştırma merkezi, 2016 yılı için yapmış olduğu yıllık stratejik değerlendirmenin sonunda, yukarda ki tavsiyelere ilaveten bölgesel ve uluslararası düzeyde İsrail’in önündeki tehditlere ve fırsatlara ilişkin çok sayıda başka tavsiyelere de değinmiş ve bu tehdit ve fırsatların sonuçlarını siyasi ve güvenlik çerçevesinde analiz ederek incelemiştir.
İsrail iç güvenlik araştırmalar merkezi, Siyonist rejimin siyasi ve askeri liderlerine dünyanın ve Ortadoğu bölgesinin dramatik gelişmelerini gözeterek gelecek beş yıl için stratejilerini netleştirmelerini önerdi.
El Ahbar’ın bildirdiğine göre, bu merkez açısından Natanyahu kabinesinin izlemesi gereken tavsiyelerden bir kısmı şöyle:
İran nükleer programı ve İran’la mücadele
Söz konusu merkezin açıkladığına göre, İran’ın nükleer programı İsrail’in varlığına karşı gizli bir tehdittir, bu yüzden İsrail İran yönetiminin atom silahıyla kuşanmasına mani olmalıdır.
Bu tavsiye uyarınca nükleer anlaşmaya varılması ve Tahran nükleer programının durmasının aldığı uzun vakit, atom bombasının üretilmesinden uzaklaşmaya neden oldu ve buna karşın İsrail’in bu hususta program yapması için beş veya on yıl fırsatı var.
Adı geçen merkez, şu öneride bulunuyor: İsrail, farklı senaryolar (anlaşmanın ihlali ya da iptali veya İran’ın atom bombası yönünde açık ya da gizli sıçrama yapması) ile yüzleşebilmek için kullanacak bir güç icat etmelidir. İsrail kendini İran tarafından anlaşmanın ihlal edilmesine hazır etmeli ve bu vakit fırsatından yararlanarak İran’ın nükleer faaliyetlerine karşı gittikçe çoğalan yeni güçler icat etmelidir.
ABD ile uzlaşma ve koordinasyon
İsrail, Amerika ile paralel anlaşmalar imzalayarak bu çerçevede İran’ın nükleer meselesi konusunda Washington’la koordinasyon kurmalıdır, çünkü İsrail, İran ve Amerika anlaşmasının ortağı sayılmıyor, bu nedenle önemli meselelerin birçoğu hakkında Amerika’yla anlaşmalar imzalaması gerekir.
Önemli nokta ise şu ki İsrail ve Amerika anlaşması, İran tarafından nükleer anlaşmanın ihlaline karşı her iki tarafın ortak tepkisine dayanmalı ve buna ilaveten, bu konunun istihbarat takibini güçlendirmeli, onun yanında İran’ın bölgedeki nükleer çalışma haricindeki faaliyetleriyle mukabele etme yöntemi de takviye edilmeli ve İsrail’in güvenlik takviyesini garanti altına alarak kendisine münhasır üstünlüğü korumaya almalıdır.
Bir diğer önemli nokta, İran’ın faaliyetlerini ve gelişmelerini masaya yatırma amacıyla düzenli ve dönemsel oturumların düzenlemesini tazmin eden ve hakeza İran’a karşı faaliyetleri koordine etmeyi kapsaması gereken stratejik koordinasyon sisteminin kurulmasıdır.
Raporda denildiğine göre, bu sistem İran’ın bölge için devam eden zararlı faaliyetlerine karşı koyma imkanı sağlayacak ve çoğu sınırlamaların aradan kalması durumunda, 10 veya hatta 15 beş yıla kadar İran’ın nükleer programına karşı koymak için bir çıkış yolunu da bulacaktır.
Bununla paralel olarak çabalar ‘İran’daki dahili reformların uygulama süreci başlamış mıdır ve İran’ın tutumunun olumlu değişimine ilişkin sinyaller var mı yok mu’ konusu üzerinde yoğunlaşmalıdır.
Suriye; İran’ı zayıflatmanın ana zemini
İsrail ulusal güvenlik araştırmalar merkezinin tavsiyesinde, şu ifadelere yer verilmiş: Suriye, İran’ın Arap dünyasına açılan kapısıdır. Tahran, Suriye üzerinden Hizbullah’la ve diğer Filistinli guruplarla irtibat kanalını korumaktadır.
Bu açıdan, Beşşar Esad yönetiminin zayıflatılması ve Esad’ın azledilmesi açıkça İsrail çıkarları doğrultusunda sayılıyor ve ancak bu yolla İran ve Hizbullah’a darbe vurulabilir. Dolaysıyla İsrail, Suriye’de Esad’ın güçlü taraf olmaması için kullanacağı bir yol bulmalı ve onun paralelinde, en başta İŞİD olmak üzere aşırı Sünni gurupların güçlenmesini önlemelidir.
Ilımlı Sünni guruplarla işbirliği
Dikkate alınmasına değer nokta şu ki İsrail’in kendileriyle işbirliği yapabilecek Suriyeli guruplar, ılımlı Sünni guruplardır.
İsrail açısından bu guruplar tedrici olarak belirlenen hedefe doğru yönlendirilebilinir ve bunun geçekleşmesi için yeni ve etkili çözüm yollarının geliştirmesi gerekir. Buda, başta İsrail’in müttefiki yani Amerika olmak üzere, Avrupa ülkeleri ve bu ülkeler gibi İran’ın Suriye’den tamamen çıkarılmasını ve Esad yönetimi yerine başka bir alternatif yönetim kurmayı isteyen Türkiye ve Suudi Arabistan ile işbirliği yapmakla gerçekleşebilir.
Suriye’ye karşı İsrail’in askeri olarak hazır olması
İsrail edebildiği kadar radikal gurupları Suriye’nin geleceğinde zayıflatıp Golan tepelerinden uzaklaştırmalıdır. Suriye’nin bölünmesi durumunda İsrail’in kendileriyle işbirliği yapabilecek kesimler, ılımlı Sünni guruplar, Arabistan, körfez ülkeleri ve artı Ürdün ve Türkiye gibi bu gurupları himaye eden ülkelerdir.
Bunun yanı sıra İsrail sürekli şu konuyu incelemelidir ki acaba Arabistan ve Türkler gerçekten ılımlı Sünni gurupları mı destekliyorlar yoksa aşırı gurupları himaye ederek ve daha sonra İŞİD veya el-Kaide ile bağlantılı hale geldikleri eski hataları tekrar mı edecekler?
Hizbullah’a karşı kapsamlı askeri mücadele için hazırlıklı olmak
İran’ın nükleer faaliyetinin durduğu yıllarda, sınır noktalarda İsrail’i tehdit eden hiçbir şey yoktu, çünkü o sırada Tel Aviv kendi sınırlarına yakın noktalarda konuşlanmış bulunan askeri güçlerle, onların her türlü tehdidini ortadan kaldırmak için barış anlaşması imzalamıştı ve Suriye’de ise iç savaşla boğuşması nedeniyle bu ülkenin askeri kuvvetleri zayıflanmıştı.
O nedenle, İsrail için şu andaki temel askeri tehdit, İran ve Suriye askeri teçhizatlarından istifade ederek kendini savunma ve silahlanma kabiliyetlerini güçlendirmeyi sürdüren Hizbullah’tır.
Hizbullah’ın elindeki füzelerin İsrail’in her yerine ulaşacak menzilde olduğunu ve hedefleme dikkatinin de sürekli arttığını unutmamak gerekir. Üstelik Hizbullah bazı İsrail bölgelerini kontrol altına alabilme noktasında kedisine yardımcı olacak saldırı gücünü geliştirmeye çalışıyor.
İsrail, Hizbullah’a karşı güçlü, caydırıcı, saldırıcı ve defansif bir tepki verme konusunda emin olmalıdır ve Hizbullah ile Lübnan’a İsrail’e saldıran siyasi bir birim olarak yaklaşıp Lübnan’ın etnik alt yapılarını topyekün savaşın bir parçası olarak hedef almalıdır.
İsrail ulusal güvenlik araştırmalar merkezinin tavsiyeleri arasında Filistin’e ilişkin tavsiyeler de var. Bu tavsiyeler gereği, İsrail müzakere edebilecek ve dönümsel düzenlemeler sisilesini uygulamaya geçirecek bir yolda hareket etmelidir.
Sözde ılımlı Arap ülkeleriyle ilişkilerin güçlendirilmesi
Bu tavsiyeler yine müzakereyle koşut olarak, İsrail’e ordu güçlerini Gazze’de “sert kaya” operasyonu çerçevesinde hazır halde bekletme çağrısı yaptı.
İsrail, yine kendi çıkarlarına göre Sünni guruplarla ilişkilerini geliştirmeli ve çıkarlarını kısa ve uzun vadede garantileyecek bir şekilde pragmatist Arap ülkeleriyle ittifakını sağlamlaştırmalıdır.
Uluslararası düzeyde ise, anılan araştırma merkezinin tavsiyesine göre İsrail kendi ilişkilerini müttefikleriyle ve en başta Amerika ve Avrupa ile takviye etmelidir.