Yenileniyor
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • K.Maraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

Cildinizi Saçkırana Terk Etmeyin

kategorisinde, 10 Şub 2016 - 15:02 tarihinde yayınlandı
Cildinizi Saçkırana Terk Etmeyin

Sakal, kaş, kirpikler, kol ve bacaklar gibi kıl bulunan her yeri etkileyebilen saçkıran hastalığının sizi esir almasına izin vermeyin.

Sakal, kaş, kirpikler, kol ve bacaklar gibi kıl bulunan her yeri etkileyebilen saçkıran hastalığının sizi esir almasına izin vermeyin. Farklı tedavi yöntemleri bulunan hastalığın erken teşhisi, uzmanların işini oldukça kolaylaştırıyor.

Tıp literatüründeki ismiyle alopesi areata (saçkıran), her yaşta görülebilen saç kaybının yaygın bir sebebidir. Hastalık kıl bulunan her yeri etkileyebilmekle beraber genellikle saçlı deride küçük, madeni para büyüklüğünde, yuvarlak kel alanlara sebep olur. Her şeyden önce kişi estetiğini önemli ölçüde bozduğu için hastaların içine kapanmasına sebep olan hastalığa erken müdahale ise dermatologların işini oldukça kolaylaştırıyor.

Şifa Üniversitesi Hastanesi dermatologlarından Doç. Dr. Fatma Aslı Hapa, saçkıran tedavisinde başarı oranı yüksek yöntemler kullandıklarını belirtirken hastalara da önemli uyarılarda bulundu. Bu uyarıların başında ise hastalığın bir an önce teşhisi ve yayılmasına izin vermeden tedaviye geçilmesi geliyor.

Hastalığın, bağışıklık sisteminin kıl foliküllerini yabancı olarak algılayıp onlara karşı savaş açması ve bunun sonucunda kılların dökülmesiyle meydana geldiğini belirten Doç. Dr. Hapa, “Hastalık, tipik olarak saçlı deride bir veya daha fazla kel alanlar, düzgün yamalar şeklinde başlar, inflamasyon veya pullanma görülmez. Genellikle renkli saçlar etkilenir, bu yüzden yaşlılarda kel alan içinde hastalıktan etkilenmeyen birkaç beyaz saçın kaldığına şahit olabilirsiniz. Hasta dermatoloğa geldiğinde, eğer saç kaybı tutulumu sınırlı ise tedavi başarısı yüksektir ancak yaygın hastalıkta başarı oranı düşebilir. Burada erken tanı ve tedavinin önemi büyüktür.” diye konuştu.

TEDAVİSİ

Doç. Dr. Hapa’nın verdiği bilgiye göre hastalığın birçok tedavi yöntemi var. Yayılımın sınırlı olduğu hastalarda, lokal steroidli krem ve losyonlar kullanılıyor. Saç kaybının küçük yamalara dönüştüğü durumlarda ise en etkili tedavi yaklaşımı olarak lokal steroid enjeksiyonlar devreye giriyor ancak yaygın ve tedaviye dirençli saçkıranda ise steroid tabletler ve bağışıklık sistemini baskılayan diğer ilaçlar devreye giriyor.

Hapa, difensipron tedavisi hakkında ise şu bilgileri verdi: “Sıklıkla alopesi areata tedavisinde kullanılan ve cilde sürüldüğünde alerjik bir reaksiyon oluşturan kimyasal bir maddedir. Saç dökülmesinin yaygın olduğu tüm alopesi areata hastalarında ve her yaşta kullanabiliyoruz. Öncelikle yaygın hastalığı olan çocuklarda ilk tercih tedavi seçeneklerinden biridir. Ağrısız ve acısız bir yöntem olmasının yanısıra ağızdan bir ilaç kullanımına gerek olmaması, difensipron tedavisinin, özellikle yaygın hastalığı olan çocuklarda öncelikli olarak tercih edilmesinde etken olmaktadır.”

AĞRISIZ BİR YÖNTEM

Tedavinin uygulama şekliyle ilgili de bilgi aktaran Fatma Aslı Hapa, “Hasta öncelikle ilacın yüksek bir konsantrasyonu ile saçlı derinin bir bölümünde ilaca karşı duyarlandırılır. Ardından saçların döküldüğü bölgeye ilaç, artan konsantrasyonlarda pamuklu bir çubuk yöntemiyle uygulanır. Tedavi sırasında hiçbir ağrı veya benzeri bir semptom görülmez ancak ilerleyen günlerde ilaç uygulanan bölgelerde kaşıntı, içi su dolu kabarcık, kızarıklık, soyulma, bölgesel lenf bezlerinde büyüme görülebilir.

Tedaviye, her hafta sürülen bölgede saç çıkıncaya kadar devam edilir. Bu, ortalama 8-12 hafta arasındadır ancak saç çıkışı gözlenmese bile tedavi 24 hafta boyunca uygulanır. Saç çıkışı sağlandıktan sonra da en az üç ay daha devam edilir.” diye konuştu.

Haber Editörü : Tüm Yazıları