Amerika medya gurupları tarafından iktibas edilerek yayınlanan bir rapora göre, Amerika casusluk ve istihbarat örgütü CİA yönlendirmesiyle Suudi Krallık rejimi, DAEŞ’nin kurulması ve silahlandırılıp beslenmesinde etkin rol oynamıştır.
İngiltere Financial Times gazetesinin Amerika dış işleri bakanı John Kerrey’den naklen verdiği habere göre, Suudi Krallık rejimi yöneticileri, CİA denetiminde DAEŞ’i kurup beslediklerini Kerrey nezdinde itiraf etmiş bulunuyorlar. İngiltere Financial Times gazetesinin bu raporu, Amerika medya gurupları tarafından alıntı olarak tekrar yayınlandı.
Suudi krallık rejimi yöneticileri, Amerika’nın Ortadoğu bölgesindeki müdahalelerinden dolayı Riyad yönetiminin ilkin El-Kaide’yi ardından DAEŞ’i örgütleyip beslediğini de itiraf ettiler. Suudi krallık rejimi elebaşlarına göre, Amerika 2003 yılında Irak’ı işgal ederek, güç dengelerini İran lehine değiştirdiler. Bu nedenle Amerika’nın bu politikalarına karşı önleyici direniş gösterilmeliydi. Amerika kongresinin eski temsilcilerinden , siyasetçi ve yazar Ronald Ernest Pal da “Ron Paul düşünce kuruluşu”nun icrai müdürü Daniyal MC Adams’a verdiği demecinde, Suudi krallık rejiminin DAEŞ’i kurup beslediklerine ilişkin itiraflarının şok edici olmadığını söyledi.
Ronald Ernest Pal, Amerika Casusluk ve istihbarat örgütünün bilgisi ve yönlendirmesi olmadan Suudi Krallık rejiminin DAEŞ’i kurup, besleme gücüne sahip olmadığını vurguladı. Amerikalı siyasetçi ve yazar ayrıca, CİA ve Pentagon’un Suriye krizinin başlaması ardından Beşar Esad Hükümetini devirmek için, DAEŞ gibi terör örgütlerine ihtiyaç duyduklarını söyledi.
Daniyal MC Adams’ında vurguladığı gibi, Suudi Krallık rejimi Petro dolarlar ve lojistik destek vererek , Amerika ise gerekli şartları sağlayarak El-Kaide ve DAEŞ tekfirci terör örgütlerinin kuruluşuna sebep oldular. DAEŞ ile el-Kaide Amerika’nın Ortadoğu ülkelerine müdahalesinin doğal bir sonucudur. Suudi Arabistan Vahhabiyetin odağı olarak aşırı selefi Vahhabi tekfirci ve aşırı terör örgütlerinin kuruluşunda ve işledikleri cinayetlerde etkin rol ifa etmektedir.
Aşırıcı tekfirci terör örgütleri Suudi Vahhabi rejimine bağlı olarak farklı örgütler adı altında kurulup değişik yöntemlerle faaliyetlerini sürdürmektedirler. Örneğin Suudi krallık rejimi Afganistan’da Taliban’ın kurulmasında etkin rol oynadı. Taliban Suudi krallık rejiminin petro dolarlarıyla çocukları ve gençleri Vahhabilik sapık düşüncesiyle eğitip, aşırıcı tekfirci yeni nesil yetiştirdi. Ronald Ernest Pal’ın vurguladığı gibi bu yeni nesil tekfirci teröristler DAEŞ unsurlarına dönüştüler.
DAEŞ tekfirci terör örgütünün temelleri Amerika’nın 2003 yılındaki Irak’ı işgal etmesiyle birlikte atıldı. DAEŞ’in elebaşısı Ebu Bekr Bağdadi, El-Kaidenin en tehlikeli üyelerinden biri olarak Amerika’nın direktifleri sonucu Irak hapishanesinden Salı verildi. Irak’ta Baas partisi rejiminin çökertilmesi ardından Irak baas ordusunun subaylarınin işbirliğiyle DAEŞ kuruldu. Bundan amaç, Irak Merkezi hükümetini çalışamaz hale getirmekti. Irak’taki hunhar baas partisi üyesi subayların DAEŞ ile işbirliği Amerika ile Suudi krallık rejiminin ortak mahsulü- sayılıyor.
Amerika’da 11 Eylül terör saldırısıyla ilgili raporun 28 sayfasının kaybolmasının nedeni Suudi krallık rejiminin terörizmi doğrudan desteklediğini ispatlamış olmasıdır. Fakat Washington yönetimi Suudi krallık rejimiyle yakın işbirliğini sürdürdüğü için Riyad yönetiminin 11 eylül terör saldırılarının yüklenicisi ve azmettirici olduğu gerçeğinin açığa çıkmasını istemiyor. Bu raporda CIA’nın dolaylı veya doğrudan terör saldırılarına karıştığı, belgelerde kaydedildiği için, söz konusu sayfalar dosyadan çıkarılmıştır. Bütün bu belge ve bilgi dosyası, Suudi krallık rejiminin CİA yönlendirilmesiyle 11 eylül terör saldırılarını düzenlemekle birlikte İslam ile Arap ülkelerindeki tekfirci terör örgütlerini kurdurup, beslediğini inkar edilmez bir şekilde gözler önüne seriyor.