Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Murat Binbay, böbrek taşı hastalarının, ağrıları geçse dahi hekime başvurmaları gerektiğini, aksi takdirde böbrek kayıplarına bile yol açılabileceğinin altını çiziyor.
Böbrek taşı nasıl oluşur?
Böbrek taşlarının böbreklerin içinde oluşmaması gereken yabancı cisimler olduğunu ifade eden, Doç. Dr. Murat Binbay sözlerine şöyle devam etti, “Böbrek taşları içerisinde en çok görünen madde kalsiyum oksalattır. İdrarla kalsiyum veya oksalat maddeleri böbrekler tarafından idrara atılıyor; idrarda bu maddelerin konsantrasyonları fazla olursa böbrek kanallarında yabancı cisimler oluşuyor. Biz bunu böbrek taşı olarak adlandırıyoruz.
Böbrek taşı aslında böbrek içerisinde
yabancı bir cisimdir, taş böbrek kanallarının içine düştüğü zaman, böbrek içerisindeki basınç artıyor ve hastalarda buna bağlı olarak çok ciddi ağrılar oluşuyor.
Türkiye’de ve Ortadoğu’da böbrek taşı görülme oranı yüksek
Böbrek taşı hastalığı dünyanın her yerinde aynı sıklıkta gözükmüyor. Özellikle Asya ve Uzak Doğu ülkelerinde daha az görünürken, sıcak iklime sahip, su içme alışkanlıklarının kötü olduğu, Ortadoğu’da, Hindistan’da ve ülkemizde çok yüksek oranlarda gözükmektedir. Bu konuda yapılmış son çalışmaya göre ülkemizde her 100 insanın 13’ü böbrek taşı hastası.
Böbrek taşının ortaya çıkmasında genetik faktörlerin ve beslenme alışkanlıklarının öneminin büyük olduğu düşünülmekte. Bunların dışında şişmanlıkta böbrek taşına neden olmaktadır.
Kronik ishal ya da kronik kabızlık böbrek taşına neden olabilir
İdrar yolu enfeksiyonları veya böbreklerin anatomik bozuklukları böbrek taşlarına neden oluyor. Bağırsak problemleri yani kronik ishal ya da kronik kabızlık çeken kişilerde, böbrek taşı görülmektedir. Bazı kanser hastalıkları da böbrek taşına neden olabiliyor. Böbrek taşları en çok 30’lu yaşlarda ortaya çıkıyor.
Hayatınızda bir kere böbrek taşı olduğunuz zaman bir daha bunu yaşama riskiniz %50’dir. Taş düşüren hastaların pek çoğu hayatları boyunca bir kere bu sorunu yaşamaktadır. Ancak %30-40’ lık bir kısım var bu hastalar hayatları boyunca 3 – 4 kere taş düşürebiliyorlar. Bir de %10’luk bir kısım var ki bu hastalar her yıl taş düşürmektedir.
Böbrek taşları yüzünden böbrek kaybedilebilir!
Böbrek şikayetlerinin önemsenmesi gerektiğine dikkat çeken Doç. Dr. Murat Binbay, ağrılar geçse bile böbreğin kaybedilebileceği durumlara karşı hastaları rutin kontrollerini yaptırmaları konusuna dikkat çekiyor.
Sözlerine ise şöyle devam ediyor, “Böbrek taşı olanların %90’ında taşlar şikayete neden olur. Ancak %10’luk bir hastada böbrek taşları hiçbir şikayete neden olmaz. Bir kişinin vücudu böbrek taşı üretmeye eğilimliyse, kişinin düzenli aralıklarla şikayeti olsun olmasın kendisini kontrol ettirmesi lazım.
Bazen böbrek taşı olanların ağrısı bir süre sonra kaybolabilir ve bu hastalar ağrı geçti diye hekime gitmezler. Aslında kişinin şikayetinin geçmesi her zaman taşın düştüğü anlamına gelmez; bazen böbrekte bozulma meydana geldiğinin de göstergesi olabilir. Bu yüzden bir kişinin şikayetlerinin azalması nedeniyle hekim kontrolünü aksatmaması lazım. Böbrek taşı hastalığı böbreği kaybetmeye neden olabilecek bir hastalıktır. Bu yüzden tedavinin başından sonuna kadar hasta mutlaka hekim kontrollerini aksatmaması gerekir.
Böbrek kayıpları hangi evrede gerçekleşir?
Eskiden taş hastalığına bağlı olarak 2 nedenden dolayı insanlar böbreklerini kaybediyordu. Bunlardan ilki böbrek taşı olup hekime başvurmaması; ikincisi ise birden fazla sayıda yapılan açık ameliyatlardı.
Böbrek taşı olanlar hekime başvurmadıkları zaman, böbrek taşı kanalları tıkayıp böbreğin içindeki basıncın artmasına neden oluyor ve böbrek bozuluyordu. İkincisi ise, eskiden böbrek taşı için açık ameliyatlar yapılıyordu. Bir böbrek açık ameliyat geçirdiği zaman genellikle yapısal olarak bozuluyordu ve taş hastalığı tekrarlayan bir hastalık olabildiği için ikinci açık ameliyattan sonra böbreklerde ciddi hasar meydana geliyordu. Günümüzde tanı yöntemleri çok geliştiği için özellikle böbrek taşı olan bir kişinin çok erken dönemde bu durumu yakalanır ve tedavi edilir. Hastaya bağlı bir ihmalkarlık yaşanmaz ise bu sorun çok rahat ortadan kaldırılabilir.
Böbrek taşı ameliyatları çok değişti. Eskiden bu hastalığın tedavisi açık ameliyat yöntemleriyle yapılırken, son 10 yıldır açık ameliyat yapmıyoruz. Çünkü artık kapalı ameliyatlar gelişti. Kapalı ameliyatla kişide bulunan bütün taşları kırabiliyoruz veya böbreğe ince bir kanal açıp içerideki bütün taşları temizleyebiliyoruz. Kapalı ameliyatın güzel olan kısmı, kapalı ameliyatlar birden çok kez tekrarlansa bile böbreğe herhangi bir zarar vermiyor. Hem de hasta bir gün sonra evine taburcu oluyor ve işine gidebiliyor.
Tedavi süreci nasıldır?
Günümüzde bazı taşları ameliyat yapmadan ilaçlarla eritmek mümkün. Erimeye uygun olmayan taşlara ise bazı tedaviler yapıyoruz. Böbrek taşlarının tedavisinde taşın boyutu önemlidir. Böbrek içindeki 2 santimin altındaki taşlar için taş kırma tedavisi uyguluyoruz. Burada karar verirken önemli olan taş 3 seansta kırılıp dökülür mü, dökülmez mi? 2 santimin üstündeki taşlar için taş kırma tedavisi yapmamak gerekiyor çünkü, taşlar ufak parçalara ayrılıp böbrek kanallarını tıkayabilir ve bu durumda hastayı acil ameliyat etmek gerekebilir.
1-3 santim olan böbrek taşlarında “retrograd intrarenal cerrahi” dediğimiz ameliyatı öneriyoruz. Bu ameliyatta vücudun hiçbir yeri kesilmiyor; idrar yapma deliğinden çok ince ve kıvrılabilen aletler ile böbreğe içeriden ulaşıyoruz, taşı görüp lazer ile kum haline getiriyoruz. Bu sistemin en önemli avantajı herhangi bir kanama riski olmamasıdır. girip 2 santimlik taşlarda böbreğe açtığımız ince bir kanaldan taşı dışarıya alma işlemi yapılmaktadır. Daha büyük taşlarda ise hastanın sırtından böbreğe bir tüp yerleştiriyoruz ve bu tüp içinden taşı kırıp parçaları dışarı alıyoruz. Bu yöntemde böbrekte kanama ve diğer organlarda yaralanma riski var ama deneyimli hekimlerin elinde bu risk minimuma düşmektedir. Tedaviye karar vermede tek faktör taşın boyutu değildir; aynı zamanda taşın böbrek içindeki yeri, hastanın şişman olup olmaması, taşın sertliği ve böbreğin anatomisini göz önüne almak lazım. Güncel taş tedavisinde amacımız hastaya herhangi bir komplikasyon yaratmadan taşları tam olarak temizlemektir. Bu yüzden aynı hastada yukarıda bahsettiğimiz yöntemlerin hepsini bir arada da kullanabiliriz.
Günümüzde teknoloji o kadar değişti ki artık yöntemler standart olsa bile yöntemlerin için birçok ufak ayrıntı sayesinde, tedaviden alınan sonuçların başarısını arttırmaktadır. Taş tedavisi her kişiye özgü bir şekilde planlanmalıdır” dedi.