BM genel sekreteri Ban Ki-moon’un Ortadoğu özel temsilcisi Nicolay Meladinov yaptığı açıklamada, Ortadoğu uzlaşı görüşmelerinin aydın bir geleceği ve perspektifi bulunmadığını, işgal edilen Filistin topraklarındaki son gelişmelerin Filistin krizini vahim duruma getirdiğini söyledi.
Nicolay Meladinov İsrail’in yayılmacı ve barış karşıtı tutum ve politikalarından dolayı 70 yılından beri Filistin sorununun Arta gelen bir vahim duruma yol açtığını belirtti. BM ve genel sekreterin pasif tutumu sonucu, Filistin halkının durumunun daha da vahimleşmekle kalmayıp, ırkçı İsrail rejiminin katliam ve sürgün politikalarını küstahça sürdürmesine de sebep olmaktadır.
BM genel sekreteri özel danışmanı Jennifer Welch yaptığı açıklamada, BM güvenlik konseyinin Filistin sorunuyla ilgili olarak tutarsız bir tutum izlediğini söyledi. Jennifer Welch, BMGK’nin Filistin sorununu çözmek amacıyla ciddi bir girişim başlatmadığını, korsan rejim İsrail’in komplocu girişimleriyle, BM’nin pasif tutumunun Filistin sorununun çözümlenmesini engellediği ve bu sorunun uzun yıllardan beri devam etmesine sebep olduğunu sözlerine ekledi.
BM’nin uluslararası kuruluşlarla bölgesel örgütler çerçevesindeki girişimleri bile Filistin sorununun çözümüne yardımcı olmadı. BM’nin de üyesi olduğu Ortadoğu dörtlü komitesi de Filistin işgaline son veremedi. BM, Amerika, Rusya ve AB’den oluşan Ortadoğu dörtlü komitesi, 2002 yılında Filistin İsrail barış sürecinde arabuluculuk göreviyle kuruldu. Fakat bu komite hiçbir başarı elde edemedi. Amerika ve Rusya BMGK daimi üyeleri olarak Irkçı İsrail ile yakın işbirliğini sürdürmektedirler. AB üyesi Fransa ve AB’den son aylarda ayrılan İngiltere kraliyet yönetimi de BMGK daimi üyeleri olarak Siyonist İsrail rejimini destekleyen ülkelerdir.
Uluslararası ve bölgesel kuruluşlarla ittifaklar, Filistin sorununun uzlaşı görüşmeleriyle çözümlenmesi gerektiğini vurgulamaktadırlar. Ancak bu uzlaşmacı görüşmeler, Filistin halkına karşı soykırımcı İsrail lehine ilerleme kaydetmiş, daha fazla Filistin topraklarının işgal edilmesine sebep olmuştur. Nitekim uzlaşı görüşmeleri sürecinden istifade eden terörist İsrail rejimi, Filistin topraklarının işgal yüzölçümünü yüzde 85’e çıkarmıştır. Batı Şeria’da yüzlerce Siyonist yerleşim sitesi ve binlerce Siyonist göçmen Yahudiye ev ve konut tahsis edilmiş ve Filistin mahalleleri ablukaya alınıp ilişkileri kesilmiştir. Gazze halkına karşı hava, kara ve deniz ablukası devam etmektedir.
Bu arada BM ve Filistinli yetkililer de sözde barış görüşmelerinin yenilgiye uğradığını vurgulamaktadırlar. Amerika liderliğindeki Batı ittifakı, ırkçı İsrail rejiminin işgalci girişimleriyle katliamlarını kendini savunma hakkı olarak yansıtıp destekledikleri gibi, BM de buna seyirci kalmaktadır. Amerika en az 110 kez, BM’nin Siyonist İsrail rejiminin işlediği işgal ve cinayetlerine karşı cezalandırma kararlarını veto etmiş, Filistin halkının özgürlük ve bağımsızlık mücadelesinin bastırılmasına sebep olmuştur. Amerika hatta ırkçı İsrail rejiminin işlediği insanlık ve savaş suçlarını kınama kararlarını bile BMGK’de veto etmiştir. Batılı müttefik güçlerin izledikleri politikalardan dolayı, BM’nın Siyonist İsrail rejimine karşı sınırlı girişimleri de etkisiz hale getirilmiştir.
Dünya toplumu, Irkçı İsrail rejiminin insanlık düşmanı aparthaeid rejiminin ikizi olduğunu vurgulayıp, aparthaeid rejiminin tarih çöplüğüne atılmasına rağmen Siyonist rejimin varlığını istemediği halde Batılı güçler Filistin halkının kanı pahasına bu ırkçı ve soykırımcı rejimi ısrarla koruyup kollamaktadırlar. BM’nin de işlenen katliamlar karşısında sessiz ve pasif kalması da İsrail rejiminin terör estirmesinin devam etmesine sebep olmaktadır. Amerika ile batılı güçlerin veto hakkı, Siyonist rejimin cezalandırılmasına dokunulmazlık sağlamaktadır. Dünya toplumu ise bu haksızlık ve işgal ile saldırganlığa karşı itirazlarını sürdürmektedir./