İngiltere Gazetesi yayınladığı bir yazıda Arabistan hükümetinin kötüye giden mali durumuna değindi. ndependent Gazetesinde Robert Fisk’in kalemiyle yazılan yazıda şu ifadeler yer aldı:
“Suudi Arabistan Kralı Salman Bin Abdülaziz’in Fransa’nın Cannes kenti yakınlarındaki milyonluk konutunda bin hizmetçi ile tatilini sonlandırmasının ve Fas’ta tatile başlamasının üzerinden bir yıl geçti ama kralın büyük projelerinde çalışan binlerce yabancı işçi bu para akışından en asgari şekilde bile faydalanamadılar.
Bu olayın yankıları Arabistan dışında daha az görülse de, Bin Ladin gibi büyük inşaat şirketleri ve Hindistanlı, Pakistanlı, Sri Lankalı ve diğer çalışanlar yaklaşık yedi aydır çalıştıkları projeler karşılığında Arabistan’dan paralarını alamıyorlar.
Hindistan ve Pakistan büyükelçilikleri Arabistan hükümetinden vatandaşlarının maaşını ödemesini istedi.
Ekonomistler ve İngiltere Hükümeti de sürekli olarak, petrol fiyatlarının düşürülmesinin Suudi yetkilileri çıkmaza soktuğunu söylüyor. Onlar genellikle dünyayı şaşkınlığa boğan olayları dile getirmemeyi tercih ediyorlar ve hiç kuşkusuz bu olaylardan biri, Arabistan Savunma Bakanı Muhammed Bin Salman’ın Yemen’deki büyük ve beyhude savaşıdır. Geçen yıl Arabistan kralının göz nurunun Yemen’de ahmakça bir savaşı başlattığı günden itibaren, Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri savaş uçakları, Amerika’nın 1999 yılında Sırbistan ve Afganistan’a karşı gerçekleştirdiği saldırılara kıyasla daha fazla hastaneyi, kliniği ve tıbbi teçhizatların bulunduğu depoları bombaladı.
Peki sonuç ne oldu? Dünyanın petrol rezervlerinin yüzde 16’sına sahip olduğu kanıtlanan ve Aramco petrol şirketleri günlük olarak bir milyar dolar gelir elde eden bir ülke şimdi, yüz milyar dolar bütçe açığı ile karşı karşıya ve faturalarını ödeyemiyor. Başlangıçta Arabistan’ın Yemen’e karşı başlattığı bu saldırı, “keskinlik fırtınası” olarak adlandırılmıştı ama bu fırtınanın Arapların tarihte Ortadoğu’daki en sarsıcı ve en uzun kararı olduğu anlaşılınca, ismi “yeniden umut” operasyonlarına çevrildi ve bombardımanlar İngiliz uzmanların yardımıyla devam etti ve bu yüzden kısa bir süre önce Muhammed Bin Salman’ın hükümet bütçesinin maaşlar konusunda azaltılacağı yönünde yaptığı açıklamalar şaşırtıcı değildir.
Silahlı kuvvetlerin büyük bir kısmı Arabistan askerlerinden oluşan Pakistan’da sesler yükselmeye başladı. Meclis milletvekillerinin sorusu şu, “neden üç Suudi şirketi sekiz aydır hiçbir maaş ödemesi yapmadı ve hatta çalışanlarına yemek vermekten bile kaçındı ve çoğu zaman Pakistan, vatandaşlarının gıda teminini üstlendi.”
Görünüşe göre Arabistan ülke içerisinde de krizi aşamıyor. Arap News Haber Kanalı, 31 bin Arabistan işçisinin ve yabancı çalışanın maaşlarının ödenmemesi sebebiyle Çalışma Bakanlığına şikâyette bulunduğunu açıkladı. Yaşanan bu durumların birinde, Hindistan Konsolosluğu, işçilerinin açlıktan ölmemesi için onlara yiyecek götürdü. Devletin inşaat şirketlerine olan borcunun milyar dolarlar değerinde olduğu belirtiliyor.
Öte yandan Arabistan Gazetelerinde yabancı düşmanlığı analizleri göze çarpmaktadır. Abdurrahman Sait El-Arabi, Suudi Gazetesinde şunları yazdı: “Yabancıların çoğu bizden nefret ediyor ve bizim zengin bir ülke olmamızdan dolayı öfkeliler. Onlardan bazıları hatta biz Suudilerin para nimetinden yararlanmaya liyakatimiz olmadığını söylüyorlar. Bu yüzden onlardan bazıları maaşlarını alamadıkları zaman saldırgan tavırlar sergiliyorlar.”
Robert Fisk, Suudilerin Suriye’de el-Kaide, IŞİD ve Fetih-i Şam gibi gruplara sağladığı desteğe değinerek şunları yazdı: “ Filipin, Fransa ve birçok ülkenin Ortadoğu’daki büyükelçilik çalışanı da Arabistan ile olan sorunlarını gündeme getirdiler ama alınan cevaplar, Suudi şirketi Avjor’un verdiği cevaplarla aynıydı; “mevcut şartlar sebebiyle personellerimize verdiğimiz bazı sözlerimiz askıya alındı”
Bu şirketin yetkililerinden biri son günlerde “ şirketin durumu önceden kararlaştırılmış bazı projelerin kaldırılması sebebiyle istikrarsızlaştı” yönünde olağan dışı bir açıklama yaptı.
Öte yandan United Spica İnşaat Şirketi çalışanları da aylardır maaş alamadıklarını söylüyorlar ve hatta ülke dışına çıkmalarına da izin yok.
Genel olarak bu konuların hepsi, İran’a karşı savaşı sonlandırmamak için değerli diktatör krallık hükümetimizin aldatıcı senaryolarıdır. Acaba yıllar önce Suudilerle yapılan El-Yemame silah anlaşması da aynı ölçüde aldatıcı değil miydi? O zaman mali sıkıntılar yoktu ama Arapların dilindeki “barış güvercini” kelimesinin anlamı nedir? İzin verin konuyu daha fazla açmayayım…”