İSLAM ÜMMETİ SİYONİZM KISKACINDA
İslam ümmeti bir bedenin parçası gibidir. Bu bedende en ufak bir zarar tüm bedeni rahatsız eder. Ama gel gör ki, hastalıklar bu bedenin her tarafını sarmış durumdadır. Zararlı kurtlar büyük İslam ağacının gövdesine girmiş ve bu ağacı içten içe kemiriyorlar. Aslında bu kurtlar tüm dünya mazlum halklarının kanını merhametsizce tıpkı bir vampir misali emmektedir. Ahtapot gibi dünyanın dört bir tarafını sarmış uluslararası Siyonist şebeke-örgüt ile karşı karşıyayız. Zaman uyuma-tembellik etme zamanı değildir. Meşhur Kürt atasözünde denilir ki: “Düşmanın karınca bile olsa, düşmanın olarak kaldıkça uyumamak lazımdır” Siyonizm, dünya için en önemli tehdit ve tehlikedir. Siyonistler, kendi çirkin emelleri için her türlü fiil ve hareketi mubah sayarlar. Yani Irkçı Siyonistlere göre: ’Gaye vasıtayı meşru kılar.’
Tarih birçok yerel-ulusal-lokal-mahallî-bölgesel zulümleri kaydetmiştir. Günümüzde zulümler globalleşmiştir. Tüm insanlığı kasıp kavurmaktadır. Her ülkenin bir derin devleti ve bunların bağlı oldukları dünya derin devletler merkezi gerçeği ile karşı karşıyayız. Dünya Devleti’ne yön veren karanlık-global örgütler birtakım siyaset numaralarıyla halkları uyutmakta ve böylece ana merkezin istekleri doğrultusunda faaliyetlerini sürdürmektedir. Bu örgüt, dünyayı idare edecek yönetim kadroları bizzat belirlemektedir. Medyanın sihirli gücünü de kullanarak düzmece seçimlerle istedikleri kuklaları iş başına getirmektedir. Tüm bunları demokrasi olarak lanse ederek halklara yutturmaktadır. Velev ki uyanan halklar, bu listelerin dışında başka kişileri seçerlerse tehdit ve müdahale ile halklar terbiye edilip kendi çizgilerine getirirler. Halklar bu gerçekleri göz ardı etmemelidir.
Yahudi Protokollerinde Siyonistler şöyle diyorlar:“Tarafımızdan, halk arasından kul ve köleliğe müsait görüldükleri için idareciliğe seçilecek olanlar, memleket idaresi için yetiştirilmiş kimseler olmayacaktır. Böylece bunlar, çocukluk çağından itibaren bütün dünya işlerini idare etmek üzere yetiştirilmiş bulunan mütehassıslarımızın, en zeki ve bilgin müşavirlerimizin elinde kolaylıkla oyunumuzun dama taşı durumuna düşeceklerdir.”
“Onlar kendi parti organlarını takip ettiklerini tahayyül edecekler, hakikat halde ise, bizim, kendileri için diktiğimiz sancağın altında yer alacaklardır.”
“Biz halkları dört yılda bir seçimlere sokarız. Onların kendi hükümetlerinin seçmesine müsaade ederiz, fakat sonunda hangi parti kazanırsa kazansın hakikatte kazanan bizler oluruz. ”
Siyonist lobiler, emperyalist ABD’nin gücünü arkalarına alarak kendilerine bağlı tek kutuplu bir dünya oluşturmuşlardır. Bu kutba bağlı yönetimler, uyguladıkları fakirleştirme politikasıyla halklarını sefalete ve zillete mahkûm etmektedirler. Sorun kaynak ve insan gücü sıkıntısı değildir, maksatlı fakirleştirme söz konusudur. Yahudi Protokollerinde Siyonistler şöyle diyorlar: “Günlük ekmek ihtiyacı Yahudi olmayanları sakin kalmaya zorlar ve onları bizim aciz hizmetkârlarımız yapar.” Böylece dünya halkları çağdaş- gönüllü- hizmetkârlar köleler haline getirilmiştir. Siyonizm, insanlık düşmanıdır. Bunlar Siyonizm’in kabarık günah dosyasının bir boyutunu oluşturmaktadır.
Kavmi, mezhebi, ideolojik karışıklıkların-üzücü olayların-savaşların arkasında muhakkak Siyonistlerin parmakları vardır. Tıpkı Firavun gibi toplumsal tabakalar oluşturup hâkimiyetlerini sağlamlaştırıyorlar. Gerçi Firavunlar, şeytanlıkta eşsiz olan Siyonistlerin ellerine su dahi dökemezler. Siyonistler, şeytanlıkta iblise rahmet okuttururlar. Siyonist şeytanlar(ins-i şeytanlar) cinni şeytanlardan daha tehlikelidir. Örneğin; Siyonist örgütler, Birinci ve ikinci dünya savaşlarında 65 milyon insanı sudan bahanelerle bir birlerine kırdırtıp toplumlara hâkim oldular. Yahudi Protokollerinde Siyonistler şöyle diyorlar: “Bir topluma hâkim olabilmek için önce o toplumu karıştırmak lazımdır, bu ilk sırdır.”
“Biz dünya halklarını milliyetçilik damarlarından yakalarız. Bu damarları öyle pompalarız ki neticede bu duygular dini inançların üzerine taşarlar, daha sonra vatan, millet, bayrak gibi kelimelerle onları topluca savaşlara sürükleriz.”
“Biz dünya savaşlarından sonra, devletlerin arasında ihtilaf bırakmışızdır. Şayet bir devlet Yahudi(Siyonizm) kontrolüne itiraz ederse, mevcut ihtilafı gündeme getirip, diğer devleti onun üzerine saldırtırız. Eğer birkaç devlet bize karşı gelirse o zaman bir dünya savaşı çıkartırız.”
Siyonizm, dünyayı Yahudi saltanatına sokmayı hedefleyen ideolojik bir örgütlenmedir. Siyonistler, bu emellerine ulaşmak için zahirde Türk, Kürt, Arap, İngiliz, Fransız, Rus… ve Müslüman, Hristiyan görünerek kendilerini çok iyi kamufle etmişlerdir. Bu crypto-Yahudiler, dünya siyasetine ve ekonomisine yön vermekteler. Crypto- Yahudiler; İsrail çıkarlarına hizmet etmek, İsrail’i korumak, İsrail’e yönelecek tehlikeleri bertaraf etmek için ’ saman altından su yürütme’ politikası güdüyorlar. Bilinçli olarak suni gündemler oluşturulup siyasi çekişme-kargaşa, partiler arası horoz dövüşleri yaptırılarak ülkelerde huzursuzluk ortamı oluşturuluyor. Amaç insanları kutuplaştırılarak birbirine düşürmektir. Siyasi partiler, kendi siyasi hesapları ve çıkarları için en kutsal değerleri bile istismar etmekten geri durmazlar.
Yahudi Protokollerinde Siyonistler şöyle diyorlar: “Kendi başına, yani çevresinin türedilerine terk edilen bir millet, iktidar hırsı ile tahrik edilmiş bulunan partiler arasında hüküm süren ahenksizlik ve bunun neticesi olan mücadele ve karışıklıklar içinde mahvolup gider.” Birçok parti, sendika, gruba bölünüp birbirlerine bilenmiş-kışkırtılmış-düşman edilmiş bir halkın zalimlerden kurtuluşu zor hatta imkânsızdır. Halkların kardeşliği esas olmalıdır. Halkların menfaati söz konusu olduğunda yani ortak paydalarda bir ve beraber olunmalıdır. Siyonist mahfiller, halkları birbirlerine düşürmektedir. Halklar birbirleriyle uğraşırken bu zalimler karşılarında duracak-habis politikalarına dur diyecek bir güç ile karşılaşmadıklarından her türlü sömürüyü yapmaktadırlar. Yahudi Protokollerinde Siyonistler şöyle diyorlar: “Toplumlara çeşitli fikirleri atmalıyız, her fikir kendine taraftar bulacak ve bu sayede toplumların müşterek düşünmeleri yok olacaktır. Müşterek düşünceden yoksun olan toplumlar, bir hareket için kaldırıldığında kolları yana düşecektir.”
Medyayı da ellerine geçiren bu sinsi örgüt, dünya mazlum halklarıyla istedikleri gibi top oynamaktadır. Medya, halkların uyanışında hiç kuşkusuz çok önemlidir. Maalesef yalan yanlış haberlerin servis edilmesi sonucu medya, halkların uyuşturulması için kullanılmıştır. Böylece İslami uyanışın önünün kesilmesi amaçlanmaktadır. Yahudi Protokollerinde Siyonistler şöyle diyorlar: “Dünyanın dört bir yanından gelen haberlerin toplandığı merkezler bizim elimizde, burada toplanan haberlerden işimize gelenleri halkalara duyurur kimisini çarpıtarak verir kimisini de hiç vermeyiz. Oysa insanlar duydukları bu haberlerin doğruluğuna hemen inanırlar hâlbuki biz menfaatimiz icabı yalan haberler de yaymaktayız.”
“Basın ve yayını elimizde tutmalıyız çünkü milletlerin düşünce ve görüşlerini basın şekillendirir. Basın bizim elimizde olursa milletler bizim istediğimiz gibi düşünecek ve görecektir. Şayet bir ülkede on dergi ve gazete çıkıyorsa bunun mutlaka yedisine biz hâkim olmalıyız.”
Tarih sahnesine birçok meşhur zalim çıkmış ve bunlara karşı ilahi şahsiyetler mücadele etmişler. Nemrut’a karşı Hz. İbrahim, Firavun’a karşı Hz. Musa, Ebu Cehil-Ebu Süfyan’a karşı Hz.Muhammed, Muaviye’ye karşı Hz. Ali ve Yezid’e karşı Hz. Hüseyin..vs. Günümüzde artık peygamberler gelmeyecektir. Ama zalimlerin en büyüğü ve dehşetlileri olan Deccalların, Deccal-i Süfyanların çıkacağı kesindir. Bu dehşetli düşmana karşı ancak peygamberlerin varisleri olan âlimler durabilir. Âlimler tıpkı peygamberler gibi ümmetin manevi babaları-koruyucularıdır. İlimde derinleşmiş olan takvalı âlimlerin ferasetleri-basiretleri sayesinde yolunu kaybetmiş insanlık uçurumun kenarından kurtarılabilir. Siyonistler, bilinçli-imanlı-zeki-uyanık insanların kendilerine yaratacakları tehlikenin çok iyi farkındadırlar. Ama kendilerince bu tehlikeye karşı önlem aldıklarından emindirler. Allah’ın gaybi yardımları ve müminlerin mücadele sahasını terk etmemeleri bu oyunu bozabilir. Yahudi Protokollerinde Siyonistler ise şöyle diyorlar:
“Biz düşünen beyinlerle halk toplulukları arasına büyük duvarlar çekmişizdir. Bizim oyunlarımızı anlayıp halk topluluklarına anlatmak isteyenler kafalarını bu duvarlara çarpacaklardır.”
Yahudi diyor ki: “Bizim milletler üzerinde oynadığımız oyunları çok zeki olan insanlar anlayacak, bu kişiler insanlara bizden o kadar bahsedecekler ki insanlar onlara siz kafanızı Yahudi ile bozmuşsunuz diyecekler. Bu kişilerde çareyi susmakta bulacaklardır. Zira dünya Siyonizm’i görülmez bir rüzgâra benzer ki bu rüzgâr çok büyük bir çınar ağacının dallarını ve yapraklarını sallar. Ne var ki insanların gördüğü sadece hareket eden dallar ve sallanan yapraklardır. Oysa yaprakları hareket ettiren rüzgâr görülmemektedir. İşte Siyonizm koca bir ağacı hareket ettirip kendisi gözükmeyen rüzgâr gibidir.”
Siyaset mekanizmasının denetleyicisi, yol göstericisi mutlaka faziletli-bilgili-takvalı âlimler/insanlar olmalıdır. Filistin örneğinde görüldüğü gibi Şeyh İzzettin el-Kassam, Şehy Ahmet Yasin, Rantisi, Fethi Şikaki gibi mücadeleci-dindar mümin insanların rehberliğiyle oluşan hareketler, Siyonistlere geri adım attırmıştır. Arafat ve Mahmut Abbas gibi Siyonist mahfillerin şovdan-tavizden-gösterişten başka bir amelleri olmamıştır. Batıda eğitim görmüş insanların inisiyatifine terk edilmiş bir ülkenin felahı mümkün değildir. İşte Osmanlının hali ortadadır. Saltanata rağmen yarım yamalak yol alan bir imparatorluk, batıda eğitim alan insanların elliyle darmadağın oldu. Yani bir düşünürün dediği gibi: “Yabancı memleketlere tahsile gönderilen talebelerini, oralarda çok sıkı bir takibe tâbi tutmayan Müslüman milletler, bu çocukları vasıtasıyla memleketlerine ilim, fen, medeniyet değil, bir alay mason, komünist ve anarşist ihtilâlci ve yıkıcı ithal etmiş olurlar.” Kendi öz kimliğimiz olan İslam’a dönmeli ve bu kültüre sımsıkı bağlı olan dirayetli insanların rehberliği doğrultusunda hareket edilmelidir.
Allah(cc) şöyle diyor: Biz istiyorduk ki o yerde zayıflatılanlara-mustazaflara-mazlumlara-gariplere lütfedelim, onları önderler yapalım, onları diğerlerinin yerine mirasçı kılalım.(Kasas/5)