İslami Direniş Hareketi (Hamas) Siyasi Birimi Başkanı Halid Meşal, hareketin yeni vizyonunu ve siyaset belgesini dün akşam (1 Mayıs Pazartesi) Katar’ın başkenti Doha’da düzenlediği basın toplantısıyla açıkladı.
Siyaset belgesinin hazırlanmasının 4 yıl öncesine dayandığını ve 2 yıl yoğun bir çalışma yürütüldüğünü belirten Meşal, belgenin Hamas’ın tüm liderlerinin, içerideki ve dışarıdaki kurumlarının ortak görüşünü yansıttığını söyledi.
Meşal, 42 maddeden oluşan belgenin Hamas’ın düşüncesini ve siyasetini anlamak isteyenlerin başvuru kitapçığı olacağına dikkati çekti ve belgenin Hamas hareketinin yeniliklere açık olduğunun kanıtı olduğunu ifade etti.
Siyaset belgesinin birinci maddesinde Hamas kendisini “İslami Direniş Hareketi Hamas, hedefi Filistin’in kurtuluşu ve Siyonist projeyle mücadele olan, çıkış noktaları, hedefleri ve araçları itibariyle İslam’ı referans alan Filistin İslami ulusal özgürlük ve direniş hareketidir” şeklinde tanımlıyor.
Meşal, bu yeni tanımla ilgili bir soruya verdiği cevapta, “Hamas fikri açıdan İhvan ekolünün bir parçasıdır ve geçmişimizi asla inkâr etmeyiz. Ancak biz bağımsız bir Filistin örgütüyüz” dedi.
Filistin toprağının hiçbir parçasından ödün verilemeyeceğine işaret edilen belgede şu ifadelere yer verildi: “Bununla birlikte Hamas, 4 Haziran 1967 sınırları içinde başkenti Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını mültecilerin çıkarıldıkları yurtlarına dönmeleriyle birlikte ortak ulusal uzlaşı formülü olarak görmektedir. Bu durum kesinlikle Siyonist oluşumun tanınması ve Filistin haklarından ödün verilmesi anlamına gelmemektedir.”
Başta Balfour Deklarasyonu olmak üzere Filistin’in bölünmesi ve İsrail’in kurulması yönündeki kararların geçersiz olduğuna vurgu yapılan belgede, Oslo Anlaşması’nın Filistin halkının çıkarlarına zarar veren yükümlülüklerinin kabul edilemez olduğu bildirildi.
Filistin’in kimliği, bir Arap ve İslam toprağı olduğu ve parçalanamaz bütünlüğü vurgulanan belgede, “Filistin halkının sınır dışı edilerek topraklarından sürülmesi ve bu bölgelere Siyonist oluşumların inşa edilmesi, Filistin halkının bu topraklardaki hakkına bir halel getirmediği gibi gaspçı Siyonist oluşuma da buralarda bir hak iddia etme hakkını vermez” denildi.
Meşal tarafından açıklanan Hamas’ın siyaset belgesinde Kudüs ve Mescid-i Aksa ile ilgili ise şu cümlelere yer verildi:
“Kudüs Filistin’in başkentidir. Arap, İslam ve insanlık tarihinde dini, tarihi ve medeniyet açısından önemli bir yere sahiptir. O Filistin halkının yanı sıra Arap ve İslam ümmetinin hakkıdır. Kudüs’ten ve herhangi bir parçasından feragat edilemez. İşgal rejiminin Kudüs’ü Yahudileştirme ve Yahudi yerleşim birimleri faaliyetleri, gerçeklerin üzerini örtme ve Kudüs’ün tarihi dokusunu bozması yok hükmündedir. Mübarek Mescid-i Aksa halkımızın ve ümmetimizin hakkıdır. İşgalin bu hususta hiçbir hakkı yoktur. Mescid-i Aksa’yı Yahudileştirme ve bölmeye yönelik plan ve girişimleri geçersizdir ve hiçbir meşruiyeti yoktur.”
Filistinli mültecilerin çıkarıldıkları topraklarına dönme hakkının doğal bir hak olduğunun vurgulandığı belgede, “Hamas Filistinli mülteciler meselesini tasfiye etmeyi hedefleyen her türlü girişim ve projeyi reddetmektedir. Bunların içerisinde, Filistinlileri vatanları haricinde yerleştirme, alternatif vatan projeleri yer almaktadır. Filistinli sığınmacı ve mültecilerin, evlerinden ve vatanlarından zorla çıkarılmasından kaynaklı zararlarının tazmin edilmesi, dönüş haklarından ayrı değildir. Bu hak, ne ilga edilir ne de eksiltilir” ifadelerine yer verildi.
Çatışmanın Yahudilik ve Yahudilerle değil, Siyonist projeyle olduğunu vurgulayan Hamas, siyaset belgesinde şöyle dedi: “Hamas, çatışmanın dinleri sebebiyle Yahudilerle değil, Siyonist projeyle olduğunu vurgular ve Hamas Yahudi oldukları için onlarla bir çatışma yürütmemektedir. Saldırgan işgalci Siyonistlerle mücadele etmektedir. Hal böyleyken işgalin liderleri çatışmada Yahudilerin ve Yahudiliğin söylemlerini kullanmaktadır.”
Filistin Kurtuluş Örgütü’nün tüm kesimlerin katılımını sağlayacak demokratik temeller üzerine inşa edilmesine vurgu yapılan belgede “Filistin Kurtuluş Örgütü içerideki ve dışarıdaki Filistin halkının koruması gerekli ulusal çerçevesidir. Bu örgütün geliştirilmesine, Filistin halkının tüm oluşumları ve güçlerinin katılımını garanti edecek demokratik temeller üzerine yeniden inşa edilmesine çalışılması kaçınılmazdır” görüşü dile getirildi.