Prof. Dr. Işın Baral Kulaksızoğlu, Türkiye’de yaklaşık 600 bin Alzheimer hastası, yaklaşık 1 milyon demans hastası olduğunu söyleyerek, “Bu kişilerin ailelerini düşündüğümüzde ne kadar büyük bir insan kitlesini ilgilendiren hastalıkla karşı karşıya olduğumuzu anlayabiliriz. Maalesef Alzheimer, giderek artacak. Çünkü Türkiye nüfusu giderek yaşlanıyor” dedi. (İHA) –
Türkiye Alzheimer Derneği, 21 Eylül Dünya Alzheimer Günü nedeniyle İstanbul’da bir otelde basın toplantısı düzenledi. Toplantıya Türkiye Alzheimer Derneği Başkanı Prof. Dr. Işın Baral Kulaksızoğlu, Yönetim Kurulu Üyeleri Doç. Dr. Başar Bilgiç, Prof. Dr. Haşmet Hanağası, Prof. Dr. Barış Topçular, Şişli Belediye Başkanı Hayri İnönü, Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Şevki Sözen’nin yanı sıra hasta ve hasta yakınları katıldı. Toplantıda hastalığa dair önemli bilgiler paylaşıldı. Toplantı ardından hasta yakınları ve hastalarla birlikte havaya balon uçurma etkinliği yapıldı.
”Kalp hastalıklarından ölüm dünyada yüzde 14 azalırken, Alzheimer’da ölüm yüzde 89 arttı”
Türkiye’de yaklaşık 600 bin Alzheimer hastası, yaklaşık 1 milyon demans hastası olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Işın Baral Kulaksızoğlu, ”Bu kişilerin ailelerini düşündüğümüzde ne kadar büyük bir insan kitlesini ilgilendiren hastalıkla karşı karşıya olduğumuzu anlayabiliriz. Maalesef Alzheimer, giderek artacak. Çünkü Türkiye nüfusu giderek yaşlanıyor. Şuanda kalp hastalıklarından ölüm dünyada yüzde 14 azalırken, Alzheimer’da ölüm yüzde 89 arttı. Yani yaşlılarımızı yavaş yavaş Alzheimer’dan kaybediyoruz. Her 3 yaşlıdan 1’i demans yüzünden hayatını kaybediyor. Bu hastalıkla daha fazla savaşmalı, bu hastalıkla her gün uğraşan hasta yakınlarına daha fazla destek olmalıyız” diye konuştu
Derneğin yaptığı çalışmalar hakkında bilgi veren Prof. Dr. Kulaksızoğlu, ”Bu yıl 20 yaşına ulaşan derneğimiz, 20 yıldır azimle ve sebatla şekilde hasta yakınlarına destek vermeye çalışıyor, bu hastalık hakkında insanları bilinçlendirmeye çalışıyor, bu hastalıktan korunmak için yollar anlatmaya çalışıyor. Gündüz Yaşam Evleri açarak hasta ve hasta yakınlarına nefes aldırmaya çalışıyor. Gündüz Yaşam Evleri’nin sayısı çok arttı. Konya’da 2 tane, Mersin’de 2 tane, İstanbul’da 1 tane var. Duyuyoruz ki çeşitli belediyeler de hazırlık yaparak bu evleri açmaya çalıyorlar. Bu evlerin açılmasında öncü ve model olduğumuz için çok mutluyuz” ifadelerini kullandı.
”Zeytinyağı demanstan koruyor”
Zeytinyağının demanstan koruduğunu açıklayan Yönetim Kurulu Üyeleri Doç. Dr. Başar Bilgiç, ”Uzun yılardır yapılan çalışmalar bize şu söylüyor; Akdeniz tipi diyetle beslenen insanlarda, Alzheimer hastalığı ve diğer bunamaların görülme sıklığı azalıyor. Bunun neden böyle olduğu şimdiye kadar açıklanamıyordu. Ama şimdi görüyoruz ki, buradaki ana unsur zeytinyağı. Bununla beraber yüksek balık tüketimi de önemli bir faktör. Ayrıca, katı yağların olmaması ve tam tahıl buğday tüketimi karşımıza çıkıyor. Bunlardan hangisi bu koruma ile ilişkili diye bu sene bir çalışma yapıldı. Hayvanlara zeytinyağı içeren bir diyet verildi. Bir kısmına zeytinyağı içermeyen bir diyet verildi. Ardından izlenmeye başladı. Çalışmanın sonunda görüldü ki; zeytinyağı ile beslenen hayvanlar Alzheimer’da görülen beyin değişiklikleri görülmüyor. Bununla beraber beyinin hücreleri arasındaki bağlantılar daha güçlü. Aynı zamanda Alzheimer hastalığında görülen iltihabi durum, bu diyetle beslenen hayvanların beyinlerinde görülmedi. Bir önemli özellik de bu hayvanların beyni toksik maddelerle çok daha iyi başa çıkabiliyor. Zeytinyağı ile beslenmenin özellikle Alzheimer hastalarına karşı koruyucu olduğunu biliyoruz. Çalışmalar doğal sızma olan zeytinyağının koruyucu olduğunu gösterdi. Diğer zeytinyağı tiplerinin koruyucu özelliği olup olmadığı henüz daha bilinmiyor” şeklinde konuştu.
Uyku apnesi olan kişilerde Alzheimer riskinin yüksek olduğunu dile getiren Doç. Dr. Bilgiç, ”Uyku apnesi dediğimiz hastalık uykuda solunumun kısa süreli olarak durması. Özellikle kilolu ve damak sarkması gibi sorunu olan insanlarda görülüyor. Toplumda 10 kişiden 1’inde görülebiliyor. Nadir bir durum değil. Gösterildi ki; uyku apnesi olan kişilerin ileride Alzheimer riski daha yüksek. Günümüzde uyku apnesine karşı tedavi yöntemleri var. Birincisi uyku apnesinin tanınması ve tanı konulması lazım. İkincisi de uygun tedavi yöntemleri sunulmalı. Böylelikle uyku apnesi olan kişilerde Alzheimer riskini bir miktar düşebiliyoruz” dedi.
”Ülkemizde yaklaşık 30 bin ila 40 bin arasında, 65 yaş öncesi demanslı hasta olduğunu biliyoruz”
Demans hastalıkları genellikle ileri yaşlarda görülebileceği halde erken yaşlarda görülebiliyor diyen Prof. Dr. Haşmet Hanağası, ”Demans hastalıkları 40’lı 50’li yaşlarda, hatta bazen daha erken yaşlarda olabiliyor. Maalesef bunlar daha az tanınan hastalıklar. Gün geçtikçe bunlar hakkında bilgilerimiz artıyor. Bir kısmının genetik kökenli olduğunu biliyoruz. Ülkemizde yaklaşık 30 bin ila 40 bin arasında 65 yaş öncesinde başlayan demanslı hasta olduğunu biliyoruz. Çok yakında yapılan büyük konsorsiyum sonucunda yeni bir çalışma yayınlandı. Daha önce bildiğimiz hipertansiyon, obezite, diyabet, sigara içme gibi risk faktörlerinin demans hastalıklarını artırabileceğini biliyoruz. Fakat bir zamandan beri söylenen özellikle sosyal izolasyon gibi faktörlerinde demans hastalığına katkıda bulunabileceği, orta yaşta başlayan işitme kaybının da demans hastalıklarına katkıda bulunabileceği diye bilgi yayınlandı. Eğer bu faktörler eğitiminin artırılmasıyla beraber önlenebilirse demansın yaklaşık 3’de 1 oranında azaltılabileceği konusunda ciddi bilgi birikimi var” açıklamasında bulundu.
”Bizim kapımız her zaman açık”
Toplantıya katılan Şişli Belediye Başkanı Hayri İnönü, ”Nüfusumuz yaşlanıyor, yakın gelecekte Alzheimer hasta sayısının artacağını kolaylıkla görebiliriz. Kendimden biliyorum; bu hastalık özellikle hasta yakınlarını çok fazla etkiliyor. Hasta yakınları, hastanın farklı aşamalarında çeşitli belirtiler ile yüzleşmek zorunda kalıyorlar. Bunlara büyük bir çaresizlik ve yalnızlık da eşlik ediyor. Bu konuda yerel yönetimler olarak çözüm üretmeliyiz ve sağlık politikaları geliştirmeliyiz. Belediye olarak yaş almış yurttaşlarımızın her türlü yanında olmaya çalışıyoruz. Bu amaçla Alzheimer Derneği ile yakın işbirliği içindeyiz. Gündüz bakım evimiz var. Sanıyorum Türkiye’nin ilk bakım evi. Bu nedenden dolayı gururluyuz. Bu merkezde Alzheimer hastaları, uzman hekim ve psikologların kontrolünde vakit geçiriyorlar, günlük hayatlarını kolaylaştırıcı eğitimler alıyorlar. Bu aslında halk sorunu. Bizim kapımız her zaman açık” dedi.
”Alzheimer hastaların en fazla karşılaştıkları istismar, ekonomik ve fiziksel istismar”
Alzheimer hastalarının istismara uğradıklarının altını çizen Prof. Dr. Şevki Sözen, ”Alzheimer hastaları, haklarını kullanmak açısından ne yazıkki özellikle hastalığın ilerleyen dönemlerinde ciddi bir risk taşıyor. Bir kişinin sosyal ve yasal haklarına koruyabilmesi için, onun muhakeme yeteneğinin ve akıl sağlığının yerinde olması gerekir. Oysaki Alzheimer hastalığı, bu özellikleri bozan ve ortadan kaldıran bir durum. Bu haklar ortadan kalktığı andan itibaren istismara uğrama riski çoğalıyor. İstismar geniş bir yelpaze. İçinde fiziksel, cinsel, duygusal, ekonomik istismar gibi ve ihmal gibi alt başlıklar var. Bu hastaların en fazla karşılaştıkları istismar türleri ise ekonomik ve fiziksel istismar olarak karşımıza geliyor. Ekonomik istismar dediğimizde Alzheimer hastasına ait olan malların hileli bir şekilde bir başkasını üzerine aktarılması, onun hileli bir evliliğe sürüklenmesi ya da kişinin bakımı sırasında ona bakan kişiler tarafından fiziksel ve duygusal açıdan örselenmesi, istismarın alt başlıkları. Bir başka istismar ise ihmal. Yani kişinin günlük yaşamındaki temel ihtiyaçlarının karşılanmaması. Dolayısıyla bu ihtiyaçların eksik kalması. Hijyeninin sağlanmaması yani temiz bakılamaması, gıdasının tam verilememesi, zamanında doktora götürülememesi ve ilaçlarının eksik verilmesi gibi temel ihtiyaçlarının karşılanmaması hastanın, olması gereken bütün yaşamsal haklarının ortadan kalkmasına sebep oluyor” ifadelerini kullandı.