Suud rejimi son bir yılda korsan israil ile ilişkilerini büyük bir hızla normalleştiriyor.

Gelişmekte olan ülkelerin dış politikasında karar alma konusunda galip görüşlerden biri, bu ülkelerde dış politikaların liderlerin bakış ve düşüncelerine bağlı olmasıdır. Ortadoğu meseleleri uzmanı Behcet Kurani gelişmekte olan ülkelerin dış politikasında ilk mesele, bu ülkelerin liderlerinin psikolojisi ve düşünceleri olduğunu belirtiyor.

Gerçekte Arabistan ve israil arasında ilişkilerin normalleştirme sürecini hızlandıran en önemli mesele, Arabistan, israil ve Amerika elebaşılarının kişisel düşüncelerine dayanıyor. Muhammed bin Salman, Bünyamin Netanyahu ve Donald Trump üçgeni dış politikalarını tamamen kişisel görüş ve düşüncelerine göre ilerletiyor. Bu süreçte Amerika hakkında Trump’ın damadı Jerard Kuşner’in bin Salman ve Netanyahu ile kişisel ilişkilerini de unutmamak gerekir.

Aslında israil Suud rejimi ile ilişkilerini normalleştirmekle önemli hedeflerin peşindedir. Tel aviv Arap dünyası ile ilişkilerini normalleştirmekte Riyad’ı birinci hedef olarak seçmiş bulunuyor ve gerçekte en başta Arabistan’ı İslam dünyasından koparmak istiyor.

Siyonist rejim, Arabistan’ın İslam dünyasında dini bakımdan özel bir yeri bulunduğunu çok iyi biliyor. Öte yandan Arabistan’ın şimdiki yöneticileri de İslam dünyasında kaybettikleri seçkin konumu yeniden kazanmaya çalışıyor. Tel aviv elebaşıları ise Riyad’ın şimdiki yöneticilerinin siyasi komplekslerinin bilincinde oldukları anlaşılıyor. Nitekim Arabistan kralı, veliaht prensi ve hatta Dışişleri Bakanı’nın İslam işbirliği teşkilatı İİT İstanbul’da Kudüs’le ilgili zirveye katılmaması, Suud hanedanının siyonist rejimin tuzağına düştüğünü gösteriyor.