Silikozis hastalığı Türkiye’de kot kumlama işinde çalışan bazı işçilerin yaşamını yitirmesiyle adını duyurdu. Kot kumlamacılığı dünyada ilk kez Türkiye’de can aldı ve 2005’ten bu yana 73 kişi silikozisten öldü.
Kot kumlamacılığı 2009’da yasaklandı. Tahminlere göre, Türkiye’de şu anda 2000’e yakın silikozis hastası var. SGK’nın kayıtlarına, her yıl 200-300 arasında yeni silikozis vak’ası giriyor. Sigortasız çalışan işçilerin yaşadığı vak’alar ise kayıtlarda yer almıyor.
Silikozis Nedir?
En eski meslek hastalıklarından biri olan silikozis, solunumla alınabilecek boyuttaki silika kristallerinin neden olduğu ve bir süre solunması sonucu kalıcı ve ilerleyen hasara yol açan bir akciğer hastalığı.
Silikozis, etken maddesi olan silika taşlarıyla girdiği akciğeri zaman içinde yavaş yavaş oksijensiz bırakarak yok ediyor. Maruz kalma oranına göre seyri ve etkileme gücü değişen hastalığın geri dönüşü mümkün değil.
Dünyada ve Türkiye’de Slikozis
Kazma, delme, tünel açma işlemleri, taş ocakları ve madenler (kömür, altın, kalay, demir, bakır, nikel, gümüş, granit, tungsten, uranyum, v.b.) silikoz açısından riskli iş kolları. Silikanın kullanıldığı ve silikoz gelişme riski olan diğer bazı iş kolları ise gemi yapımında çeliğin boyaya hazırlanması, mücevher kesme, işleme, cilalama işlemleri, kurşun kalem yapımı, cam, kristal, tuğla imalatı, seramik, porselen ve çini yapımı, dökümhanelerde döküm kalıptan çıkarıldıktan sonra temizleme, perdahlama, çapak giderme, cilalama işlemleri, diş protezi yapımı ve kot taşlama veya taşlanmış kot imalatı olarak da bilinen kot kumlamacılığı bu hastalığın yatağını oluşturuyor.
Her ne kadar son yıllarda kot kumlamacılığı ile gündeme geldi ise de, silikozis’in insanlık tarihi kadar eski bir hastalık olduğunu Mısır mumyalarında silikotik nodüllerin bulunması gösteriyor. Alman mineroloji bilgini Georgius Agricola 1556’da yazdığı “Treatise on Mining” kitabında, 1713’te ise İtalyan hekim Bernardino Ramazzini bu hastalıktan söz ediyor. Ramazzini, silikozisi kaya parçalama, yani taş ocağı işçilerinin ve madencilerin yakalandığı bir akciğer hastalığı olarak tanımlıyor.
Çok sonraki yıllarda gelişen teknoloji ile birlikte yüksek basınçlı kompresörlerin kullanıldığı maden, kum püskürtme ve birçok endüstriyel iş kolunda çalışan işçilerin maruz kaldığı toz oranındaki dramatik artış, hastalığı hızla ölümcül bir hale soktu.
Silikozis ile bugünkü anlamda ilk mücadele 1932’de, Amerika’da bir tünel yapımında çalışan işçilerin çoğunda bu hastalığın görülmesiyle başladı. ILO (Uluslararası Çalışma Örgütü) 1947’de silikozis’i meslek hastalığı olarak ilan eti. Dünya kamuoyunda büyük bir farkındalık oluştu ve Türkiye de aynı yıl bu hastalığı meslek hastalığı olarak kabul etti.