Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah konuşmasında öne çıkan başlıklar şöyle:
Dünya Kudüs Gününün önemi
Her geçen gün Dünya Kudüs Gününün ne kadar önemli olduğunu ispat ediyor. Zira öncelikle Kudüs Müslümanların ve Hıristiyanların mukaddesatının esası ve düşmanla mücadelenin sembolüdür. İkincisi, Kudüs ve Filistin’le ilgili yeni olaylar yaşanıyor ve düşmanlar bu meseleyi unutturmaya ve bunu Siyonist rejimin lehine bitirmeye çalışıyor.
Bu yönde atılan son adım ABD Başkanı Donald Trump’ın Kudüs’le ilgili son kararıdır.
Yüzyılın satışı
Bu yıl gerçekleşen en tehlikeli şey, adına “Yüzyılın Anlaşması” denen şeydir. Bu, Filistin meselesini unutturmaya ve Kudüs’ü tüm kutsallarıyla birlikte gasıp siyonistlere teslim etme pazarlığıdır.
Marun er-Ras’ın seçilmesiyle iki mesaj
Böylesi bir tören için Marun er-Ras’ın seçilmesi, iki sembolik mesaj içermektedir. Birinci mesaj şudur: Bu tören İşgal altındaki Filistin toprakları sınırında düzenleniyor. Dolayısıyla Filistinlilere zaman, mekan ve gönül yakınlığımızı ifade ediyor.
İkinci mesaj ise şudur: Marun er-Ras Direniş savaşçılarının Temmuz Savaşı’nda İsrail’e karşı gösterdiği direniş ve kahramanlığın sembolüdür.
Filistin’in önündeki yeni sorunlar
Şu an Kudüs ve Filistin’le ilgili olarak iki yeni sorunla karşı karşıyayız. Öyle ki geçen 70 yıl boyunca böyle bir şeyi akla getirmemiştik. Bu, siyonist rejim karşısında yenilgi için dini, tarihi ve felsefi teoriler geliştirmektir. Kur’an’ın ve İslam’ın anlamını tahrif etmek bu sorunun bir kısmıdır.
Bazıları Amerika sayesinde sarayını korumak istiyor ve bu yüzden İsrail’i tanıyor.
Sultanların vaizleri ve tebliğcileri, 70 yıl sonra siyonistlerin Kudüs’te tarihi ve dini hakları olduğunu ve Kudüs’ün onlara verilmesi gerektiğini söylediler.
Aydınlar, düşünürler, gazeteciler ve söz söyleyebilen herkes, Kudüs konusundaki bu saptırıcı düşüncenin yayılmasına engel olmalıdır.
Onlar, bizim nesillerimizi umutsuzluğa düşürmek, önceliklerimizi değiştirmek ve Filistin’i ilgi ve dikkat dairesinden çıkarmak istiyorlar.
Bizim savaşımız, nesillerin savaşı, yeni nesillerin meydanlardaki varlığıdır.
Gazze sınır duvarına giden on binlerce kişinin büyük çoğunluğunu gençlerin oluşturması çok olumlu bir işarettir.
Liderlerinden, gruplarına ve gençlerine kadar tüm Filistinliler, “Yüzyılın Anlaşması”nı kabul etmeleri için yoğun bir baskı altında tutuluyor. Ama bu halk geri adım atmıyor.
Filistin halkının direnişi, bu mücadelede bizim güçlü noktamızdır. Çünkü bu direniş, “yüzyılın satışını” başarısız kılmak için en temel etkendir.
Körfez rejimlerinin uzlaşmacı tutumu
Körfez ülkeleri ve bazı diğer Arap ülkeleri, Kudüs halkının kentlerinde kalmasına yardım etmek yerine, onların evlerini satın almaya başladılar.
Kudüslü birine evini satması için 20 milyon dolar teklif edildi. Bu, Kudüs’e yönelik komplonun bir göstergesidir.
Direnmeleri için Kudüs halkına mali yardımda bulunmak Kudüs’ü savunmanın en ileri cephesidir.
Tüm Müslümanların görevi, kentlerinde direnebilmeleri için Kudüslülere maddi yardımda bulunmaktır.
Siyonist rejim şimdiye kadar Kudüs’te önemli bir değişim meydana getiremedi. Yüz binlerce Filistinli Kudüs’te yaşıyor.
ABD’ye ve siyonist rejime bağlı olan her Arap ülkesi, halkların Kudüs’le ve Filistin’le dayanışmasını engelliyor.
Kuşatma altındaki Yemen halkından benzersiz Filistin savunması
Araplar sana ihanet ettikçe, Arap evlatlarını parça parça ettikçe Sana ve Hudeyde kentleri ayağa kalktı ve gerçek Arap’ın kim olduğunu gösterdi.
Yemen şu an kuşatma altında olmasına rağmen Kudüs’ü savunmak için gösteri yapıyor.
Bahreyn rejimi İsrail rejimini savunuyor, İsrail’le normalleşmeye devam ediyor.
İran’a düşmanlığın asıl sebebi
Eğer İran, Filistin’e yönelik komplolar karşısında teslim olsaydı, Amerika’nın İsrail’in ve Arap ülkelerinin düşmanlığını üstüne çekmeyecekti.
Direniş ekseninde İran, devleti ve halkıyla Filistin’i ve Kudüs’ü destekliyor. Bu, bir güç noktasıdır.
İran’daki İslami yönetimi devirme umuduna kapılanlara diyorum ki siz sadece serap görüyorsunuz.
Irak merceiyetinin Filistin tutumu
Irak’ta IŞİD’i yenenler, Bağdat’ta Kudüs Günü yürüyüşü düzenledi. Irak’ta dini merceiyetin Filistin meselesi konusundaki tutumu 1948’den beri Muhsin el-Hekim’den, Ayetullah Hoi’ye ve şimdiki merceiyete kadar açık be nettir.
Suriye ve İsrail’in strateji değişikliği
Bugün Suriye topraklarının büyük bir bölümünde güvenlik sağlanmıştır. Düşman ekseni açıkça bazı kazanımlar elde etme peşindedir.
İsrail Cumhurbaşkanı Beşşar Esed’in devrilmesine umut bağlamıştı ve silahlı grupların varlığını kendi çıkarına görüyor.
Ancak bugün siyonist rejim Suriye’deki hedefini değiştirmek zorunda kaldı. Artık Suriye’deki savaşın İran ve Hizbullah’ı çıkarmaya yönelik olduğunu söylüyor.
Ey siyonistler, artık şunu itiraf edin: Siz Direnişin sütununu devirme savaşında yenildiniz ve hayalleriniz suya düştü.
Hizbullah Suriye’de var olmaya devam edecek
Hizbullah’ın Suriye’de özel bir projesi yoktur. Biz Suriye’deki gelişmeler çerçevesinde buradayız.
Biz Suriye’ye gittik; çünkü Suriye’de yaşananların bu ülkeyi ve Direniş Ekseni’ni hedef alan büyük bir komplo olduğunu fark ettik. Bizim Suriye’deki varlığımız da Suriye devletinin talebi iledir.
Suriye hükümeti bugünden sonra artık Hizbullah’ın Suriye’de bulunmaması gerektiğini hissederse biz buna hazırız.
Ancak Suriye’den çekilmemiz için dünyanın tamamı da bize baskı yapsa, Suriye hükümeti istemediği sürece bunu yapmayacağız, Suriye’den çekilmeyeceğiz.
Kimseyi denize dökme peşinde değiliz
Kudüs, kendi halkına geri dönecek ve Filistin özgür olacak. Netanyahu’nun yalanlarının ona hiçbir yararı yok.
Biz birilerini öldürmek, yakıp yıkmak ya da birilerini denize dökmek peşinde değiliz.
Biz size diyoruz ki geldiğiniz ülkelere geri dönün işgalcilikte ısrar ederseniz büyük savaş gerçekleşecek ve o gün biz Kudüs’te namaz kılacağız.