Havaların soğumasıyla birlikte kış aylarına özgü hastalıklar da kendini hissettirmeye başladı.Özellikle bu dönemde grip, soğuk algınlığı gibi rahatsızlıklara karşı tedbirler alınırken, kalbi de unutmamak gerekiyor. Araştırmalara göre kış döneminde kalp rahatsızlıklarının görülme sıklığı yüzde 50 oranında artıyor.
Kalp ve Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Harun Arbatlı, kış aylarında kalp rahatsızlarına karşı alınması gereken önlemler hakkında bilgi verdi. Kol ve sırt ağrılarının ihmal edilmemesi gerektiğini belirten Arbatlı, “Yapılan birçok bilimsel çalışma kış aylarında kalp krizi görülme sıklığının arttığını ortaya koymaktadır. Çoğu zaman göğüste baskı tarzında hissedilen kalp krizi, sol kola doğru yayılan bir ağrı şeklinde kendisini göstermektedir. Kimi zaman ise kas incinmesini andıran ve boyna ya da sırta vuran ağrı şeklinde de görülebilmektedir.” dedi.
Kış soğuklarının tansiyon ve kalp krizini tetiklediğini kaydeden Arbatlı, “Soğuk havalarda yükselen tansiyon kalp krizlerini de etkilemektedir. Kalp soğuk havalarda atım hızını ve kan dolaşımını hızlandırarak, vücudun sıcaklığını korumaya çalışmaktadır. Bu durum kalbe binen yükü artırır ve normalden fazla yorulmasına neden olur. Zinde ve sağlıklı kişilerde bu artış yararlı sonuçlar sağlarken, kalp ve damar sistemi zayıf olan kişilerde kalp krizi gibi ciddi sağlık sorunlarına neden olabilmektedir.” ifadelerini kullandı.
‘KIŞIN GRİBE DİKKAT!’
Kış aylarının grip salgınlarının en sık görüldüğü dönem olduğunu ifade eden Arbatlı, alınması gereken önlemleri şöyle sıraladı: “Grip vücutta tıp dilinde ‘inflamasyon’ denilen genel bir iltihabi durumu oluşturmaktadır. İltihaplanma sürecinde kan damarları içerisinde oluşmuş kolesterol plaklarının daha yumuşak ve çatlamaya eğilimli olduğu bilinmektedir. Gripten korunmak için özellikle kalp hastalığı riski bulunan kişilerin aşı yaptırması gerekmektedir. Grip aşısı yüzde 100 koruyucu olmasa bile, gribin daha hafif seyirli geçmesini sağlamaktadır. Ayrıca kanın içerisindeki pıhtılaşmaya katkıda bulunan hücrelerin de sayısında artış gözlenir.
D VİTAMİNSİZ KALMAYIN!
Kış döneminin başında D vitamin düzeyleri kontrol edilmelidir. Özellikle hipertansiyon ve kalp hastalığı öyküsü bulunanlarda D vitamin düzeyleri çok önemlidir. D vitamin eksikliğinin yüksek tansiyon ve damar sertliğine zemin hazırladığı bilinmektedir. D vitamininin vücutta sentezlenmesini sağlayan tek kaynak güneş ışınlarıdır. Güneş ışınları kış döneminde çok sınırlı olduğundan vücuttaki D vitamini oranı belirgin bir biçimde düşmektedir. Bu durumu önlemenin tek yolu D vitamininin vücuda dışarıdan alınmasıdır.
AĞIR EGZERSİZ YAPMAYIN!
Kış aylarında özellikle yeni yıl ile birlikte yaşam tarzı değişikliği yönünde bazı kararlar alınmaktadır. Kişiler bu dönemde kilo vermek ve daha iyi görünebilmek için spor salonlarına yönelmektedir. Spor salonlarında yapılacak ağır egzersizler alışık olmayanlar kişilerde gizli kalmış bir kalp problemini gün ışığına çıkartabilmektedir. Egzersiz programına düşük tempoda başlanmalı ve kontrollü bir şekilde arttırılmalıdır.
‘SOĞUK HAVADA ÇALIŞANLAR SIK SIK MOLA VERMELİ!
Çok düşük ısılarda açık havada uzun süre kalınmamalıdır. Soğuk havalarda dış ortamlarda bir iş yapılması gerekiyor ise 10-15 dakikalık sürelere bölünüp, aralarda mola verilmesi gerekmektedir. İş yaparken kalp hızının, hedef kalp hızı düzeylerini aşmamasına özen gösterilmelidir.
Hormon salgı mekanizmalarının, kış aylarında oluşan değişikliğe kolay adapte olabilmeleri için dinlenme ve uyku düzenine dikkat edilmelidir. Bunun yanı sıra beslenme ve bol sıvı alınması çok önemlidir. İnsülin seviyesinde artış yaşanmaması ve kan şekerinin daha düzenli seyretmesi için şekerli ve nişastalı gıdaların fazla tüketilmemesi gerekmektedir. Tuz tüketimine de dikkat edilmelidir. Tuzun fazla tüketilmesi tansiyonun yükselmesine ve kalbin çabuk yorulmasına sebep olabilmektedir. Omega 3 yönünden zengin gıdaların tüketilmesi kolesterol ve trigliserid oranlarının düzenlenmesinde önemli rol oynamaktadır.
KALP HASTALIĞI RİSKİNİZİ BELİRLEYİN’
Bunlarla birlikte kalp hastalığı riskinin ne derece yüksek olduğunun belirlenmesi son derece önemlidir. Eğer yüksek risk grubu içinde yer alınıyor ise mutlaka konunun uzmanı bir doktordan yardım alınması gerekmektedir