11 Eylül saldırıları üzerinden 17 yıl geçti. Saldırılarda ölenlerin sayısı 2753 olarak açıklanırken, bunlardan 1111’inin kimliği halen teşhis edilebilmiş değil. 11 Eylül saldırılarını öne süren ABD ise, Müslüman ülke topraklarını demokrasi bahanesiyle kan gölüne çevirdi. / Anadolu Haber
SALDIRI SONRASI İLK HEDEF AFGANİSTAN
ABD yönetiminin saldırılar sonrası yaptığı ilk iş El Kaide bahanesiyle Afganistan’a girmekti. ABD’nin müdahalesiyle Müslüman ülkede büyük bir iç savaş ve kaos baş gösterdi. Katledilen insanlar, yok edilen şehirler, umutları ellerinden alınan Müslümanlar…
Günümüzde halen daha ABD yönetimi ülkedeki varlığını devam ettirmekte.
“ASIL HEDEF IRAK İŞGALİYDİ”
El Kaide, Afganistan da sadece bir hedef şaşırtmacasıydı. Dönemin Amerika başkanı Bush’un asıl planı Irak’ı işgal etmekti. Amerika’nın “polis yazarlarından” Michael Ruppert, Bush ve Ladin ailesinin sıkı fıkı olduğunu ileri sürmüş ve Baba Bush’un 11 Eylül sabahı Usame’nin büyük kardeşi Şefik Bin Ladin ile Carlyle şirketinde grup toplantısı yapıyordu demişti. Ladin ailesinin ortağı olduğu Carlyle şirketi, Afganistan ve Irak savaşları sayesinde büyük kar sağlamış dünyanın en büyük silah üreticilerinden biridir.
20 Mart 2003’te ABD ile İngiltere öncülüğündeki koalisyon Irak’a askeri harekat başlatmasıyla Ortadoğu’yu bataklığa sürükleyen ve istikrarsızlığa götüren ilk olay olarak kayıtlara geçti.
Irak’a başlatılan işgal harekatı ile istikrarsızlık ve kaos ülkeyi kasıp kavurmaya başladı. Kadınlara tecavüz, masum sivillerin ölümü, Irak petrolüne el konulması, hapishanelerde insalara işkence, Amerikan askerlerinin keyfi insanlık dışı uygulamaları ve sonunda ülkenin mezhep çatışmasına sürüklenmesi, ABD yönetiminin Irak’ta bıraktığı en büyük acılar oldu.
Yaşanan kaosla beraber bölgede birçok Iraklı yaşadığı savaş travması nedeniyle zor günler geçirmiş, bunların bir çoğu intihar etmiştir. 1 milyondan fazla kişi katledilmiş, bölgede tecavüz ve işkencelerin olağan bir şekilde yaşanmasına zemin hazırlanmıştır. Bu nedenler sebebiyle, Irak işgali tarihin sayfalarına kara bir leke olarak geçmiştir.
LİBYA, MISIR, SURİYE
ABD’nin Müslüman coğrafyasında yaktığı bu ateş daha sonra Libya, Suriye ve Mısır’a da sıçradı.
Libya’da Kaddafi’nin antidemokratik yönetim şekli bahane edilerek, Fransa’nın da büyük desteği ile başlatılan iç savaş, Kaddafi’nin kameralar önünde acımasızca linç ettirilerek öldürülmesiyle son buldu. Tüm bu olanların tek nedini ise Libya’nın petrolünü ele geçirmekti. Şuanda Libya petrolünün büyük bir bölüme ABD ve Fransız şirketlerinini elinde…
Mısır’da ABD’nin desteklediği General Sisi, ülkedeki ilk seçilmiş cumhurbaşkanı olan Mursi’yi darbeyle devirerek yönetimi ele geçirmişti. O dönemde Mursi yanlılarının başlattığı sokak eylemlerinde çok sayıda kişi hayatını kaybetmişti.
2011 yılında Suriye’de başlayan olaylara ABD’nin müdahalesiyle ülkede savaş başladı. 7 yıldır süren çatışmalarda bugün sahada ABD’nin gizliden desteklediği ypg/PKK, DEAŞ gibi birden fazla terör örgütü bulunuyor. Bugün geldiğimiz noktada, İslam Coğrafya’sına demokrasi vaadiyle gelen ABD, müslümanları terörist gibi gösterip topraklarını parçalamaya devam ediyor…