Tüm dünyayı etkisi altına alan yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınından en fazla etkilenen ülkelerden ABD‘de, 100 binden fazla kayıp verilirken Başkan Donald Trump’ın “salgını kontrol altına alma” ve “ekonomiyi hızlıca normale döndürme” arasına sıkışan politikaları sıkça tartışılıyor.
Kovid-19 kaynaklı ilk vakanın 21 Ocak’ta ilk ölümün ise 1 Mart’ta kaydedildiği ABD’de özellikle martın ikinci yarısından itibaren vaka ve ölümlerin hızla artmaya başlaması, ülke ekonomisini ve sağlık sistemini çetin bir sınava tabi tutarken, ölü sayıları 3 aydan kısa sürede 100 bini aştı.
Beyaz Saray’ın da kaynak olarak kullandığı “HealthData” isimli sitenin projeksiyonlarında ise, ülkede 4 Ağustos’a kadar 147 binden fazla kişinin yaşamını yitirebileceği belirtiliyor.
Başkan Trump her ne kadar virüse yönelik mücadelesini savunsa da birçok uzman ve analist, ülkede ilk vakanın görüldüğü 21 Ocak’tan, yönetimin “ulusal acil durum” ilan ettiği 13 Mart’a kadarki süreçte gerek test yetersizliği gerekse de kısıtlamalar olmaması nedeniyle salgının ciddi yayılma alanı bulduğu görüşünde birleşiyor.
Salgının ilk döneminde hem tanı kitlerinin yetersizliği hem de test ücretlerinin oldukça yüksek olması nedeniyle çok az kişinin bu olanağı bulabildiği görülüyor. Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi’nin (CDC) paylaştığı verilere göre, ABD’de 18 Ocak-12 Mart tarihlerinde yalnızca 22 bin 713 kişi virüs testi yaptırabildi.
Trump salgını hafife mi aldı?
ABD’deki salgında en tartışmalı konulardan biri de Başkan Trump’ın virüse yönelik açıklamaları oldu. Salgının ilk aylarında virüsün kontrol altında olduğunu belirten açıklamalarının ardından, 10 Şubat’ta Fox News’e verdiği mülakatta yaptığı, “Nisanda havaların ısınmasıyla virüs mucizevi şekilde yok olacaktır.” açıklaması Amerikan basını ve kamuoyunda tartışmalara neden olmuştu.
Durumun ciddileşmesi ve koronavirüsün küresel kriz haline geleceğinin ayak seslerinin net şekilde duyulmasıyla Trump, 11 Mart’tan itibaren virüse karşı ciddi bir tavır takınmaya başladı.
11 Mart’taki ulusa sesleniş konuşmasında, Avrupa’dan gelen uçuşları askıya aldığını duyuran Trump, 13 Mart’ta da ulusal acil durum ilan etti.
Nitekim 17 Mart’ta ülkedeki test sayılarının artırılması ve 18 Mart’ta virüs testlerinin “ücretsiz” hale getirilmesinin ardından ülkede vakalarda ciddi artış gözlendi.
Nisan “en sancılı” ay oldu
ABD’de virüse “ilk kez” 21 Ocak’ta Washington eyaletinde 30’lu yaşlarda ve son dönemde Vuhan’a seyahat eden bir erkekte rastlanırken, virüs kaynaklı ilk ölüm de yine Washington’da 1 Mart’ta gerçekleşti.
Mart sonuna gelindiğinde ise ülkedeki vakalar 187 bin 945’e ulaşmış, 3 bin 889 kişi virüs nedeniyle hayatını kaybetmişti.
Ancak ABD’de salgının asıl tırmanışı nisanda başladı. 1 Nisan’da ülkede 214 bin 375 vaka varken, bu rakam 15 Nisan’da 641 bin 778’e, 30 Nisan’da 1 milyon 95 bine ulaştı.
Nisanda 59 bin 17 kişi virüs nedeniyle yaşamını yitirdi. 1 Nisan’da 4 bin 839 olan ölü sayısı, 15 Nisan’da 32 bin 568’e, 30 Nisan’da 63 bin 856’ya çıktı.
Mayısa hem vaka hem de ölü sayısı bakımından düşüşle girilirken, ay içindeki dalgalanmalara rağmen vaka ve ölü sayıları nisana kıyasla daha düşük kaldı.
Salgın mayısta şöyle ilerledi:
1 Mayıs: 1 milyon 131 bin vaka/65 bin 766 ölüm
15 Mayıs: 1 milyon 484 bin vaka / 88 bin 507 ölüm
21 Mayıs: 1 milyon 621 bin vaka / 96 bin 354 ölüm
22 Mayıs: 1 milyon 645 bin vaka / 97 bin 647 ölüm
23 Mayıs: 1 milyon 666 bin vaka / 98 bin 683 ölüm
24 Mayıs: 1 milyon 688 bin vaka / 99 bin 300 ölüm
25 Mayıs: 1 milyon 706 bin vaka/ 99 bin 805 ölüm
26 Mayıs: 1 milyon 725 bin vaka / 100 bin 579 ölüm
Trump’ın “normalleşme” ısrarı
Öte yandan Kovid-19 salgını, 3 Kasım’da yapılacak başkanlık seçimlerinde Trump’ın elindeki en önemli “silah” olan ekonomiyi de olumsuz etkiledi.
Perakende devlerinin bile iflas ettiği, işsizlik rakamlarının rekor kırdığı ülkede Trump, salgına rağmen eyaletlerin bir an önce normalleşme sürecine girmesini ve insanların işe dönmesi gerektiğini savunuyor.
“Salgını kontrol altına alma” ile “ekonomiyi hızlıca normale döndürme” arasına sıkışan Trump, daha ziyade ekonomik düzelmeye odaklanmış gözüküyor.
Beyaz Saray, takip edilmesi için 3 kademeden oluşan normalleşme planını eyaletlere sunarken, Georgia gibi bazı eyaletlerin erken normalleşmeye girmesi eleştirilere yol açtı.
ABD’de sonbahar aylarında salgının “ikinci dalgası” olacağı ihtimali konuşulurken, Trump 22 Mayıs’ta yaptığı açıklamada, “İnsanlar bunun uzak bir olasılık olduğunu söylüyor. Ancak ikinci dalga ortaya çıkarsa ortalığı yatıştıracağız. Ülkemizin ekonomik faaliyetini durdurmayacağız.” ifadesini kullanmıştı.
Virüsün ABD’deki merkez üssü “New York”
Salgının ülkedeki merkez üssü konumundaki New York’ta, Kovid-19 nedeniyle yaklaşık 29 binden fazla kişi yaşamını yitirirken vaka sayısı ise 368 bine yaklaştı.
Salgının bir diğer sıcak noktası New York’un komşusu New Jersey eyaletinde de şu ana kadar yaklaşık 155 binden fazla vaka tespit edilirken, yaşamını yitirenlerin sayısı da 11 bini geçti.
New York ve New Jersey’in ardından ülkedeki salgında 3’üncü sıradaki Illinois’te 112 binden fazla vaka tespit edilirken, yaklaşık 4 bin 900 kişi de virüs nedeniyle yaşamını yitirdi.
Burayı yaklaşık 96 bin 600’den fazla vaka ve yaklaşık 3 bin 770 ölümle California ve yaklaşık 93 bin 300 vaka ve 6 bin 400’den fazla ölümle Massachusetts takip ediyor.
Trump’ın Çin’e ve DSÖ’ye “koronavirüs” savaşı
Trump, salgının ilk günlerinde “iyi iş çıkarıyorlar” diye övdüğü Çin ve Dünya Sağlık Örgütüne (DSÖ), virüsün ABD’de ciddi şekilde yayılmasının ardından savaş açtı.
“Çin’in oyuncağı” olarak nitelediği DSÖ’yü asli görevini yerine getirmemekle suçlayan Trump, 14 Nisan’da bu kuruluşa ABD’nin sağladığı fonları askıya aldı.
DSÖ Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus’a 18 Mayıs’ta mektup gönderen Trump, esaslı reformlar yapmaması halinde ABD’nin bu kuruluşa sağladığı fonları 30 gün sonra “kalıcı olarak” donduracağını ve ABD’nin örgüte üyeliğini gözden geçireceklerini belirtti.
Trump son günlerdeki açıklamalarında da sık sık Çin’in virüse ilişkin gerçek vaka ve ölüm rakamlarını sakladığını öne sürüyor. ABD Başkanı, Kovid-19’un ilk çıktığı yer olan Vuhan’da durdurulabilecekken, Çin’in davranışları nedeniyle küresel kriz haline geldiğini savunuyor.
ABD, Çin’den tazminat istemeye hazırlanıyor
Bu arada Trump, 27 Nisan’da Beyaz Saray’da yaptığı basın toplantısında koronavirüs salgınına ilişkin ABD’nin Çin’den tazminat talep edebileceğini kaydetti.
Salgın nedeniyle ülkelerin büyük miktarda ekonomik zarara da uğradığının altını çizen Trump, tazminat konusunda, “Nihai rakamı henüz belirlemedik. Bu çok tatmin edici bir rakam olmalı. Dünyaya bakarsanız, salgının verdiği hasarı her yerde görürsünüz. Bu salgın sadece ABD’ye değil, tüm dünyaya zarar verdi.” ifadesini kullandı.