Yenileniyor
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • K.Maraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

Amca Çocukları / Suud Hanedanı ve İsrail

kategorisinde, 10 Eyl 2014 - 17:05 tarihinde yayınlandı
Amca Çocukları / Suud Hanedanı ve İsrail

Yahudiler tarih boyunca hedefleri önündeki engelleri kadın, para ve güç ile etkisiz hale getirdiler. Devletlerin içine nüfuz ederek kaleyi içten fethettiler. Ahlaki, ekonomik ve siyasi fesat çıkararak emellerine ulaşmaya çalıştılar. Büyük imparatorların yönetim kademelerini ele geçirerek perde arkasında projelerini uygulama fırsatı elde etmeye çalıştılar. Sonunda İngiliz devleti bunların kontrolüne geçti. Tıpkı günümüz Amerika hükümetlerinin Siyonist lobiler tarafından tayin edilmesi gibi. İngiliz devleti Siyonistlerin kontrolüne geçince Büyük İsrail devleti’nin kurulması için uzun yıllar boyunca çok sistemli ve düzenli çalışmalar yapıldı. Yahudiler bölgeyi iyi bilen ve kamufle olmuş Yahudi ailelerini her yönden destekleyerek güçlendirdiler. Bölgeye gönderilen İngiliz casusları vasıtasıyla kendi projelerine hizmet edecek aileler Osmanlı devletinin parçalanması sonucu cetvelle sınırları çizilen yeni devletçiliklerin başına getirildi. Bilindiği gibi Asr-ı saadet döneminde Medine’den çıkarılan/sürülen Yahudiler Arabistan’ın kuzey bölgelerinde yaşıyorlardı. Bu Yahudiler gittikleri bölgelerde kendi kimliklerini gizlemişlerdir. Sunni bölgelerde sunni, şii bölgelerde şii, Kürt bölgelerinde Kürt, Arap bölgelerinde Arap , Türk bölgelerinde Türk ve Fars bölgelerinde kendilerini Fars kavmine mensup olarak göstermişlerdir. Şimdilik konumuz Suudi hanedanı olduğundan bu alana yoğunlaşacağız.
“Tarih-i Âl-i Suud” (Suud Hanedanının Tarihi) adlı 1040 sayfalık eser Arabistanlı ünlü yazar Nasır el-Said tarafından kaleme alındı. Nasır el-Said kitabının ilk 30 sayfasını Suud Hanedanının şecerenamesine ayırmış ve kitabının sonunda da bu hanedanının aslında Hicaz ve Medine Yahudilerine dayandığını ispat etmiştir. Yazar Arabistan dışında ikamet etmesine rağmen kitabının basılıp yayımlanmasından hemen sonra direk olarak Arabistan devleti tarafından mali destekler alınarak Suud Hanedanı tarafından suikasta maruz kalarak yaşamını yitirdi.
Örneğin, Kral Faysal 17 Eylül 1969’da Washington Post gazetesine şu demeci vermiştir:
“Biz, Suud ailesi, Yahudilerle amca çocuklarıyız. Yahudilere karşı antagonistik (muhalif, düşmanca) bir tavır takınan Arap ve Müslümanların tamamının karşısındayız. Bizim ülkemiz (Arabistan) ilk Yahudi’nin toprağa düştüğü çeşmenin başıdır ve onun torunları dünyanın her tarafına dağılmıştır.”
Böylece sürgün edilen Medine yahudileri 1400 kusür yıl sonra tekrar döndüler ve Arap kimliği altında yönetici/kral oldular. Bugün Suud ailesine mensup 15 000 veya 20 000 siyonist ülkenin tüm yönetim kadrosunu tıpkı bir ahtapot misali sarmış vaziyettedir. Ülkenin tüm ekonomisi bu aile mensupları arasında pay edilmiştir. Örneğin, petrolün büyük bölümünü çıkaran ARAMCO şirketinde Suudi ailesinin payı 1973’te %25 iken, 1974’te %60’a, 1980’de de %100’e yükselmiştir. Yönetimle ilgili kararların aşağı yukarı tümü, Suudi ailesi tarafından alınır. 30 milyon halk, Suud ailesinin kölesi konumuna gelmiştir. Siyasal parti de, yasama organı da bulunmamaktadır. Kanun ve hukuk Suud ailesi menfaatlerine hizmet etme ile doğru orantılıdır. Krallığın şeriat rejimi (aslında şirk düzeni), Yezid’in şeriatı rejimine taş çıkarır. Kurdukları engizisyon mahkemeleriyle en ufak muhalif sesi derhal boğmakta/ susturmakta/ bastırmaktadırlar . 1987’de Amerika, İsrail ve Rusya’ya ölüm diye protesto düzenlenen yüzlerce hacının mukaddes beldelerde öldürülmesi/katl edilmesi buna örnek olarak verilebilir. Kısacası Suudi Krallık, Firavun sistemini gölgede bırakır görünümdedir. Sünnisi ve şiasıyla halk, bu rejimden bıkmış durumdadır. İsrail’in Filistinlilere reva gördüğü zulmün beterini Suud halkına yapmaktadır. Siyam ikizleri bu iki rejim de aynı zihniyete/bakış açısına ve ünsiyete sahiptirler. Kaderleri birlikte yazılmış/çizilmiş ve tasarlanmıştır. Varlıkları birbirine bağlıdır. Düşmanları ortak dostları ortaktır.
Suud ailesi bölgede Amerikan’ın bölge jandarması ve israil’in can simiti/destekliyicisi/koruyucu/ kollayıcısı görevini yapmaktadır. Büyük İsrail’in kurulması için tasarlanan tüm projelerin en önemli aktörü kuşkusuz bu şeytani yönetimdir. İsrail’in düşmanı aynı şekilde Suudi yönetiminde düşmanıdır. İran, Irak, Suriye, Filistin ve Lübnan islami hareketleri adeta Suudilerin baş düşmanıdır. Suudilere verilen görev el-kaide aracılığıyla bölgede arz-ı mevud önünde engel oluşturan tüm ülkeleri istikrarsızlaştırma/canından bezdirme ve böylece teslim-i silah ettirmeye zorlamaktır. Örneğin; Irak-İran savaşında Saddam’ın finansme edilmesi ,Günümüzde ise Irak pazarlarında-camilerinde- caddelerinde- sokaklarında hemen her gün bombalı eylem düzenletme, Hizbullah’ı bitirme çalışmaları/fitneleri, Bahreyn’deki halk ayaklanmasının bastırılması, Yemen Husilerine operasyon düzenleme, Suriye yönetimini yıkmak için para ve militan/terörist/el-kaide gönderme, mezhepleri arasında kargaşa ve çatışmanın çıkartma bu planların hiç kuşkusuz küçük bir kısmını oluşturmaktadır. Afganistan’ı, Çeçenistan’ı, Doğu Türkistan’ı, Somali’yi…karıştırma bu faaliyetlerden bazılarıdır. Bunlara karşılık Suudi Arabistan’da; Taif, Dahran, Hamis Muşayt ve Cidde’de Amerikan Askeri Eğitim merkezleri, hava üsleri ve binlerce askeri bulunuyor.
İsrail bİr anlamda Haybe’ri, Suud ise Mekke müşriklerini temsil etmektedir. Fetr-i karib ile Kudüs feth edildikten sonra sıra mutlaka günümüzün Mekke’si olan Suudi Arabistan’a gelecektir. Allah’ın vaadi tekrar tecelli edecektir. Bu iki beldenin fethi ile Birleşik İslam Cumhuriyeti kurulacak ve islamın dünya hakimiyetine kapı açılacaktır. İran islam İnkılabıyla bahai (koyu şii görünen Yahudiler) Şah alaşağı edildi. Direniş ekseni İsrail devletini ortadan kaldırmak için fırsat kollamaktadır. Vahhabi (koyu-tekfirci sunni görünen Yahudiler) Suud da bir gün kendi halkı ve mehdi ordusunun darbeleri sonucu yıkılacaktır. Bunlar dünyadaki kamufle olmuş müfsit Yahudilerin kimliklerinin deşifre olması ve uyanan halkların kıyamlarıyla sonuçlanacaktır. Sonuçta Siyonist Yahudileri güzel günler beklemiyor. Tarih tekrar tekerrür edecek ve bu çokyüzlülerin yüzlerin kara edecektir. Yahudilerin dünya hakimiyeti umutları dünya ve ahiret rezilliği ile sonuçlanacaktır. inşaallah… vel-ilmu indellah..

Haber Editörü : Tüm Yazıları