Ülkemizde polikliniğe yapılan başvurularda, bel ağrısı ikinci sırada yer alıyor, bunların da yarısını bel fıtığı oluşturuyor.
“Fıtık”, bir organın kendi sınırlarını aşıp, komşu organın alanına doğru yer değiştirmesi olarak tanımlanıyor. Bel fıtığı denilince toplumumuzda tek tedavi seçeneğinin cerrahi yöntem olduğuna dair yanlış inanış var. Oysa fıtık tanısı konmuş hastaların ancak yüzde üç veya dördünde ameliyat gerekiyor. Acıbadem Fulya Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Yunus Aydın, bel fıtığında ameliyat kararı gerektiren 3 nedeni sıraladı.
Her bel ağrısı fıtık değildir
“Toplumdaki yaygın inanışın aksine her bel ağrısı, bel fıtığından kaynaklanmıyor” diyen Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Yunus Aydın sözlerine şöyle devam ediyor: “Bel ağrılarının yarıdan fazlası kas, bağ veya kemik kökenli basit ya da ciddi birçok hastalık nedeniyle oluşuyor. Bel ağrısına bacak ağrısı eklendiğinde “bel fıtığı” ihtimali artıyor”
Belirtiler, fıtığın düzeyine göre değişiyor
Belirtiler, bel fıtığının düzeyine göre değişiyor. Başlangıçta zayıflayıp incelen disk çekirdeğini çevreleyen kasnak, basınca maruz kaldığında içindeki ağrı algılayıcı sinirlerin uyarılmasıyla bel ağrısına yol açıyor. Kasnak ile arkasından geçen sinir arasındaki boşluk dolup, sinir de baskıya uğradığında, bu sinirin görevli olduğu bacağa yayılan şiddetli ağrı oluşuyor. Sinirin basıya maruz kaldığı süre uzarsa uyuşma ve güç kaybı gelişiyor.
En sık kilolu kişilerde görülüyor
Bel fıtığı en çok kilolu kişilerde ve fizik kurala aykırı olarak omurgaya aşırı yük uygulayanlarda görülüyor. Prof. Dr. Yunus Aydın, meslek nedeniyle omurgaya dikey ve burkulma şeklinde güç uygulayanlarda bel fıtığının daha sık görüldüğüne dikkat çekiyor. Yine mesleklerinde ağır fiziksel güç harcayanlar ve ağırlık kaldırma kurallarını göz ardı edenler de risk grubuna giriyor.
Ameliyat gerektiren 3 neden!
Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Yunus Aydın, bel fıtığında ameliyat kararı aldıran 3 nedeni şöyle sıralıyor:
1. Neden: Sinirde hasar olmayan hastalarda, öncelikle uygulanan en az 15-20 günlük mutlak yatak istirahatinden cevap alınamıyorsa ya da cevap alınmasına rağmen bu sorun sık sık nüks ediyorsa, hastanın yaşam kalitesini bozuyor ve hasta bu ağrıdan kurtulmak istiyorsa, ameliyat kararı veriliyor.
2. Neden: Bel fıtığı sinirde hasara yol açmışsa, ameliyatın gecikmeden yapılması gerekiyor. Ameliyatla ağrının ortadan kaldırılmasının yanı sıra sinirdeki hasarın geri gelmesi amaçlanıyor.
3. Neden: Çok daha nadir olan güç kaybının daha geniş alanda olduğu, her iki bacağı da etkilediği durumlarda, olaya idrar ve gaita kontrolsüzlüğü de ekleniyor. Bu hastalarda fıtıklanan parça sadece bir siniri tutmuyor, kanaldan geçen bütün sinirleri bası altına alıyor. Bu hastalarda tek çare acil ameliyat oluyor.
Amaç ağrıyı dindirmek, felç riskini önlemek
Bel fıtığı ameliyatıyla ilgili hastaları en çok kaygılandıran konu, felç kalma riski. “Sanılanın aksine mikroşirürji eğitimi almış, deneyimli bir beyin cerrahı tarafından yapıldığında felç kalma riski olmuyor. Ameliyat zaten felce engel olmak için yapılıyor. Bizim görevimiz, hekimliğin esas işlevi olan ağrıyı dindirme sanatını icra ederken hastanın felç olmasına da engel olmaktır” diyen Prof. Dr. Yunus Aydın sözlerine şöyle devam ediyor: “ Üstelik günümüzde bel fıtığı ameliyatında oldukça başarılı sonuçlar alınıyor. Öyle ki bel fıtığı ameliyatlarından sonra hastanın bacağındaki ağrının geçme olasılığı yüzde 95 in üzerinde oluyor. Bel ağrısının geçmesi ise hastanın yaşam tarzına ve egzersiz yapıp yapmamasına göre değişiyor”
Mikrodiskektomi yöntemi büyük konfor sunuyor
Tek mesafe fıtık ameliyatı 1.5 cm’lik bir kesiden yapılabiliyor. Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Yunus Aydın, günümüzde artık bel fıtığı ameliyatlarında altın standart olarak kabul edilen mikrodiskektomi tekniğinde omurları birleştiren bağın da korunduğuna dikkat çekiyor. “Mikroskobun dar alanı aydınlatma ve büyütme avantajı sayesinde sinirin zarar görme riski ortadan kalkıyor” diyen Prof. Dr. Aydın, yöntemin avantajlarını şöyle sıralıyor: “Hasta ameliyattan 3 saat sonra yürüyebiliyor ve her türlü ihtiyacını karşılayabiliyor. 5 saatten itibaren de evine gidebiliyor. 15 günden sonra normal hayatına dönebiliyor. Üstten dikiş atılmadığı için pansuman derdi de olmuyor. Bunların yanı sıra bu teknikle ameliyat olan hastalarda fıtığın tekrar etme riski sadece yüzde 1.5 gibi oldukça düşük bir oranda oluyor.”