Bilkent Üniversitesi araştırmacıları ve öğrencileri, sıkıştırılmış havayla çalışan araç geliştirdi.
Bilkent Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Barbaros Çetin, dünyada sıkıştırılmış havanın çeşitli dönemlerde kullanılan bir teknoloji olduğunu ifade etti.
Özellikle Fransa’da bu teknolojiyle çalışan araba prototiplerinin bulunduğuna işaret eden Çetin, “Sıkıştırılmış hava teknolojisi, ülkemiz için çok önemli. Çünkü tamamen yerli üretim potansiyeli var” değerlendirmesini yaptı.
“Sıkıştırılmış hava”yla çalışan araçlarının tamamen yerli kaynaklarla ve makine mühendisliği öğrencileri Utku Hatipoğlu, Cem Aydoğan, Yiğit Oskay’ın katkılarıyla geliştirildiğini bildiren Çetin, projenin 6 ay süren çalışmayla hayata geçirildiğini belirtti.
Çetin, aracın şasesinin sanayide öğrencilerin emekleriyle, Türk ustaların elinden çıktığını ifade ederek, teknik özelliklerini şöyle anlattı:
“Araç, bir tankın içine yüksek basınçla sıkıştırılmış havanın, özel regülatörden geçirilerek borularla motordaki pistonu çalıştırması esasına dayanıyor. Araç, dışarı atık olarak solunabilir hava veriyor.
Öncelikle elektrik enerjisiyle çalışan kompresör yardımıyla tankı dolduruyoruz. Bu elektrik, güneşten veya rüzgardan sağlanırsa tamamen bedava bir enerji haline gelmiş oluyor. Daha sonra tüpten çıkan basınçlı havayı, borular vasıtasıyla silindir motorun içine gönderiyoruz, orada piston hareketine dönüşüyor, böylece aracımız hareket ediyor.
Yüksek basınçlı hava, motorun içine girdiğinde ‘kısılma etkisi’ denen olay sayesinde, havanın sıcaklığı oldukça düşüyor. Motor çalıştığında aynı zamanda soğuyor. Bu sayede, araç üzerinde doğal bir klima ünitesini de barındırmış oluyor.”
“TÜBİTAK’a proje yazmaya başlayacağız”
Çetin, aracın havayla çalışan ilk prototip olduğunu belirterek, projenin devamında ticari ürün geliştirilmesi için çalışacaklarını söyledi. “Projemiz küçük bir amaçla başladı ama artık hedefimiz büyük” diyen Çetin, şöyle devam etti:
“Bundan sonra yapmak istediğimiz, otellerde kullanılan golf arabalarını bu teknolojiyle geliştirmek. Ayrıca, engelli vatandaşlarımız için bu teknolojiyle giden tekerlekli sandalyeler yapmak istiyoruz. Eğer bu teknolojiyle çalışan sandalyeler yaparsak, belediyelere ya da muhtarlıklara verilecek bir kompresörle insanlar hem ucuza bu tekerlekli sandalyeleri alabilecekler hem de devamlı muhtarlığa ya da belediyenin kurduğu istasyonlara giderek depolarını doldurup uzun yıllar bu teknolojiyi kullanabilecekler. Tüm bu ileri hedeflerimiz için TÜBİTAK’a proje yazmaya başlayacağız.”
