Bunyan El-Mersus Savaşı’nda cihad saflarında savaşırken sol bacağını kaybeden Filistinli mücahid işgalin isteklerine boyun eğip kendini karanlık odalara kapatmayı kabul etmiyor.
Bilakis yürüdüğü yolda devam ediyor ve yarasına ve uzun bir tedavi sürecine ihtiyaç duymasına rağmen direniş saflarında savaşmaya devam ediyor.
İslamî Cihad’ın “Direniş basını” bu kez Han Yunus’taki direnişçilere mercek tutuyor:
Başlangıçta Ebu Malik ve beraberindeki birkaç arkadaşıyla direnişçilerle buluştuğu noktada bir araya geldik. Hep birlikte Allah’a kendilerine Siyonistlere karşı zafer kazanmayı nasip etmesi için dua etmeye başladılar. Sonra bir grup murabıtı(sınır muhafızı) komuta eden komutan Ebu Malik her zaman olduğu gibi mücahitleri görev bölgelerine göre dağıtmaya başladı. Daha sonra da hazırlıklarından emin olmak için mücahitleri yokladı. Sonrasında ise tertemiz silahını kuşanarak zeytin ağacının önünde durdu.
Anne-babası, eşi ve oğlundan oluşan bir aileye sahip olan Ebu Malik “direniş basını”na hitaben sabır ve kararlılık dolu bir konuşma yaptı: “Allah’a hamdolsun ki, yaramı sabırla karşıladım ve bu yara benim hataya düşmeme izin vermedi. Biz hep birlikte İslam ümmetini savunan birinci kale olmamız hasebiyle böyle imtihanlara maruz kalıyoruz. Biz Allah’ın ve bu ümmetin düşmanlarına karşı hakkın ve cihadın sancağını yükseltiyoruz. Direnişçi kardeşlerimin arasında bulunmak bana güç ve izzet bahşediyor, maneviyatımı artırıyor.”
Ebu Malik yaralanma hadisesini anlatarak devam etti: “Direnişçi kardeşlerimle birlikte Siyonistler tarafından kara harekâtına maruz kalmış olan bölgelerden birindeydik. Geçici ateşkes ilan edilene kadar günlerce, hatta bayram gününde bile yoğun ateş altında kaldık. Geçici ateşkes ilan edilince neredeyse iki aydan beri görmediğim eşimi ve oğlumu görmeye gittim. Ateşkes ilan edilmişti ama Siyonistler her zamanki gibi üzerlerine düşeni yaptılar ve sözlerinden döndüler, yeniden saldırı yaptılar. O gün onlarca kişi şehit oldu ya da yaralandı. İşte ben de o gün yaralandım.”
Ebu Malik, sözlerini şöyle sürdürdü: “Akşam namazını eda etmek için çıktığımda Siyonistlerin keşif uçaklarından birinin düzenlediği füze saldırısına maruz kalıp bacağımı kaybettiğimi ve sağlıklıyken her türlü ihtiyacında birinin yardımına ihtiyaç duyan, tekerlekli sandalyeye muhtaç birine dönüştüğümü öğrendiğimde dünyam sanki başıma yıkıldı. Ama ilk andan itibaren asla teslim olmadım. Çünkü ben Allah yolunda yaralanmıştım. Bu yüzden eşimin, ailemin ve arkadaşlarımın yardımıyla bu sorunu çözmeye çalıştım.
Başlangıçta bazı zorluklarla karşılaştım. Ancak eşimin, ailemin ve arkadaşlarımın yardımıyla tüm bu zorlukları aşmayı başardım. Yaralandıktan 1,5 ay sonra ben yine buradayım, murabıtların yanında… Her insan gibi bütün ihtiyaçlarımı kendim halledebiliyorum. Hastalık ya da sıkıntı ne olursa olsun güçlü iradeye sahip olan bir insan asla hastalıklara boyun eğmez.”
Ebu Malik yaralılarla, özellikle de aldığı darbe sonrasında işitme ya da görme kaybına maruz kalan Filistinlilerle ilgilenen tarafları bu husustaki çalışmalarını güçlendirmeye çağırdı. Ayrıca dünyada onur sahibi olan, Filistin davasına destek veren herkesi, Hz. Muhammed Mustafa’nın göğe yükseldiği mekânı savunmak, Siyonistlerin büyük planına meydan okumak adına Filistin’e para ve silah yardımı yapmaya davet etti.