Arap Baharı sonrası Tunus’ta siyasi İslam’a yer kalmadığını söyleyen Nahda Hareketi’nin lideri Gannuşi, “2014 Anayasası seküler ve dini aşırıcılığa limit koydu. Siyasal İslam’ı bırakıp, demokratik İslam’a geçiyoruz” dedi.
30 yıldır ‘ılımlı İslamcı’ olarak adlandırılan Tunus Nahda Hareketi’nin lideri Raşid Gannuşi, partisinin 2012’den beri yapılan ilk kongresinin açılışında laiklik ve özgürlük vurgusu yaptı:
“Dini siyasi mücadelelerden uzak tutmak istiyoruz. Tarafsızlık çağrısında bulunuyoruz. Modern bir devlet, ideolojiler, büyük sloganlar ve siyasi kavgalarla değil, uygulanabilir programlarla işler.
Devletin gücü, baskı ve özgürlüklerin reddi anlamına gelmediği gibi; özgürlük de kaos anlamına gelmez.”
Kongreden önce de Fransız Le Monde gazetesine konuşan Gannuşi, Arap Baharı sonrası Tunus’ta siyasi İslam’a yer kalmadığını ifade etti. “Tunus şu an bir demokrasi. 2014 Anayasası seküler ve dini aşırıcılığa limit koydu. Siyasal İslam’ı bırakıp, demokratik İslam’a geçiyoruz. Siyasal İslam’ı temsil ettiğimizi iddia etmeyi bırakıp, Müslüman demokratlar olduğumuzu söylüyoruz” dedi.
Tunus’taki Al Jazeera muhabiri Nazanine Moshiri, Nahda’nın toplumun daha geniş kesimlerine seslenmek için bu kararı aldığını söyledi. Artık parti üyelerinin camilerde vaaz vermeyeceğini ifade eden Moshiri, “Tunus ve Batı’nın geneli, İslamcılığı El Kaide ve Boko Haram’la aynı kefeye koyuyor. Bu etiketten kurtulmaya çalışmak, İslami değerleri bırakmak anlamına gelmiyor” dedi.
2011’deki Tunus Devrimi’yle ülkenin devlet başkanı Zeynel Abidin Bin Ali devrilmişti. Aynı yıl düzenlenen ilk demokratik seçimlerde Nahda Hareketi birinci sırada yer almıştı. Ancak 2014’teki seçimleri laik Nida Tunus Partisi’nin kazanması üzerine, Nahda koalisyonun bir parçası oldu.