Yenileniyor
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • K.Maraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

Gençlik Çağı, Yücelme ve Kemale Erme Mevsimi

kategorisinde, 24 Eki 2014 - 16:39 tarihinde yayınlandı
Gençlik Çağı, Yücelme ve Kemale Erme Mevsimi

Gençlik çağı, insan yaşamının en güzel ve en hoş dönemlerinden biridir. Genç insan yaşamın ve şevkin doruk noktasında yer alır ve gençlik çağı, coşku, neşe, mutluluk ve şevk mevsimidir. Bazı düşünürler gençlik çağını bir denizin en yüksek dalgasına benzetir, öyle ki bu dalga en yüksek enerjiye sahiptir, en hızlı biçimde hareket eder ve en coşkulu ve en şevkli bir şekilde ileriye doğru akar.

Genç insan enerji, şevk ve yüksek risk alma kapasitesine sahiptir ve bu çağda en yüksek seviyede özgüven duygusunu taşır ve yenilikçi bir ruha sahiptir. İnsanın büyük hedefleri genellikle bu çağda belli olur ve idealistlik ruhu bu dönemde zirveye ulaşır. Ama ne var ki gençlik çağının da bir sonu vardır ve bir kaç günden daha fazla tazeliği olmayan ve yavaş yavaş solan bir çiçeğe benzer. O zaman bu baharı boşa geçirmek ve gaflete kapılarak sonbahara dönüşmesine seyirci kalmak kadar kötü bir şey olamaz. Gerçekte gençlik, geri dönüşü olmayan bir bahar mevsimi gibidir ve bir bakıma insanların yaşamında bir kez doğan bir yıldıza benzer, öyle ki bu yıldız battıktan sonra bir daha doğması mümkün değildir.

Gençlik çağını doğru biçimde değerlendirmek ve bu dönemin günlerinden yararlanmak ve bu altın fırsatın kıymetini bilmek insanın yücelmesine ve kemale ermesine vesile olur. Bu yüzden İslam dini gençlik çağının önemini sık sık vurgu yapmıştır. Gençlik çağının en belirgin özelliklerinden biri, maneviyatı ve iyi ahlakı benimsemektir. Genç insan hak ve hakikati benimsemek için daha fazla hazırlıklıdır ve kalbi dünyevi zevklere olan bağımlılığı daha azdır. Genç insan her türlü hayır ve iyi amele eğilimlidir ve daha çabuk hakka karşı teslim olur. İslam Peygamberi (sav) sahabeye gençler hakkında şu tavsiyede bulunmuştur: “Size gençlere iyi davranmanızı tavsiye ederim, çünkü gençlerin kalbi daha incedir. Yüce Allah beni Peygamber olarak seçtiğinde gençler bana inandı ve yardımcı oldu, oysa yetişkin insanlar bana karşı çıktı.”

Gençlik, yüce Allah’ın insanlara kemale ermeleri ve yüksek dereceleri erişmeleri için sunduğu ilahi bir hediyedir. Kemal zirvelerinde ulaşan bir çok büyük insan gençlik çağını en iyi şekilde değerlendiren ve gençlik döneminde büyük adımlar atan insanlardır.

İmam Ali (ra) da çok güzel bir tabirde gençlerin kalbini ekilmeye hazır hale getirilen bir tarlaya benzetiyor ve “bu tarlada ne ekerseniz, onu biçersiniz” diye buyuruyor. İnsanların ruhi ve manevi gelişmesinde etkili olan etkenlerden biri, varlık aleminin kaynağı ile irtibat kurmak ve O’na ibadet etmektir. İbadetin güzelliği ise insanın varlık alemini yaratan yegane Allah ile irtibat kurması ve hiç bir sıkıntı yaşamadan O ‘nunla konuşmasıdır. Peki bir kalbe sahip olan genç insan yüce Allah ile irtibat kurduğu ve O’na seslendiği vakit, yüce Allah’a karşı daha büyük marifete hissine kavuşur ve bu bağlamda kalbini her türlü günahın ağırlığından arındırır. Allah’a ibadet eden gencin en büyük onuru ise yüce Allah’ın ona onurla ve iftiharla bakmasıdır. İslam Peygamberi (sav) bu konuda şöyle buyurur: “Yüce Allah ibadet eden gence iftiharla bakan ve meleklere şöyle buyurur: ‘Benim kuluma bakın, benim hatırım için şehvetini bırakmış, bana ibadet ediyor.’”

Gençlik çağında insanın kişiliği şekillenir, ancak öte yandan bazı çeşitli içgüdüler de gençlik çağında galeyana gelir ve gencin daha az düşünce ve tedbir gücünü kullanmasına ve gençliğinin bereketlerinde bu içgüdüler yüzünden gafil kalmasına vesile olur. Sevgi ve şefkat resulü İslam Peygamberi (sav) çok güzel bir vecizesinde bu noktaya işaret ederek gençlere başkalarının deneyimlerinden ve yetişkinliğinden ve düşüncelerinden yararlanmalarını tavsiye ediyor. Allah resulü bu hakikati kısa bir ifadede şöyle beyan ediyor: “Siz gençlerin arasında en iyileriniz, yetişkin insanların yolunu izleyen, tedbirli ve akıllı hareket edenlerinizdir ve aranızda en kötüleriniz, gençler gibi aceleci, heyecanlı ve gafil amel edenlerdir.”

Gençlerin ruhu, arzu, aşk ve umut doludur. Gençlik çağı geldiğinde insanın vücudu güç kazanır ve duyguları filizlenir ve bunun yanında görece güzellikleri de doruk noktasına ulaşır. Bu yüzden gençlik çağını bazı afetler tehdit etmektedir, öyle ki bu afetler sarmaşık gibi gençlik gücünü heba edebilir ve gencin kemale erme yolunu kapatabilir. Aşırı kibir ve gurur bu afetlerden biridir. Kameri 5. yüzyılın ünlü edebiyatçısı ve emiri Unsurul Maali Keykavus, Kavusname adlı eserinde evladına gençlik çağı hakkında çok güzel nasihatlerde bulunarak şöyle diyor: “Ey oğlum, mümkün mertebe aklı izle, hani gençliğini yaşama demiyorum, ancak temkinli genç ol. Gücün yettiği kadar gençlik çağından yararlan çünkü yaşlanınca artık bunu yapamazsın. Gençlik çağında yüce Allah’ı unutma ve ölmeyeceğini sanma, çünkü ölüm yaşlılık veya gençlikle ilgisi yoktur. Ey oğlum, uyanık ol ve gençliğinle kibirlenme. İtaat etme ve günahtan uzak durma konusunda hangi yaşta olursan ol, Allah Teâlâ’yı unutma ve her zaman Allah’tan mağfiret dile ve ölümden kork.”

Allah’tan uzaklaşmak, dünyevi beyhude şeylere gönül bağlamak, hevese dayalı aşklar, aşırı uykular, aşarı beslenmeler, bencillikler, kibirler, sağlıksız ve aşırı eğlenceler, irade zafiyeti, düşünmemek, istişarede bulunmamak, nefsin heva ve heveslerini izlemek, ebeveynlere iyilik etmekten gafil olmak, gençlik çağının gafletleri arasında yer alır ve insanın yücelmesine ve kemale ermesine mani olur. Buna karşı Allah ile irtibat kurmak, sabır, açık yüzlülük, sorunlara karşı direniş gibi yüce sıfatları geliştirmek, zaferin anahtarıdır.

Çalışmak ve çaba harcamak da insani yücelten gençlik çağının olmazsa olmazları arasında yer alır. İşsizlik hangi sebepten ötürü olursa olsun insanı yorar ve heba olmasına yol açar. Çünkü genelde işsiz kalan gencin aklı fikri sapkınlıklara yönelir ve her an sapmaya hazır hale geri. Bu yüzden İslam dini gençler başta olmak üzere tüm insanların boş oturmasını men etmiştir. İslam Peygamberi (sav) ve Ehli Beyt (sa) toplumda çalışma ve çaba harcamanın en güzel örnekleriydi. İmam Ali (sa) ne zaman cihat ve İslam’ı savunma işinden döndüğünde toplumda insanları eğitmek ve yargı işi ile ilgilenir ve bundan başka kendi bahçesinde tarımla uğraşır ve tüm bu anlarda Allah’ı zikretmekten bir an bile gafil olmazdı. İmam Ali (sa) gençlik bol para ve boş zamanla birlikte olursa, fesat getireceğini buyururdu. Gençlik çağında insanın içinde henüz çirkin ve fasık ameller yerleşmemişti ve bu kötü sıfatları gençlik iradesi ile yok etmek mümkündür. Oysa insan yaşlanınca ve gençlik iradesi sönmeye yüz tutunca, içinde yerleşen kötü ve fasık ahlakı zor yok eder. Bu konuda İmam Humeyni (ra) şöyle buyurur: “Gençlerin gençlik fırsatını ve içlerindeki pak sıfatları ve ilahı fıtratı değerlendirerek nefislerini tezkiye etmeleri ve kötü ve fasık ahlakın köklerini kalplerinden söküp atmaları gerekir çünkü çirkin ve uygunsuz ahlak insan saadetini büyük tehlikeye atar.”

Haber Editörü : Tüm Yazıları