Canik Başarı Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğretim Üyesi Yrd.Doç.Dr. Ferhat Öztürk, sağlık için tüketilen balın sağlığı tehdit eder boyuta geldiğini söyledi. Öztürk, “TV’de süzme bal diye satılan ürünleri analiz ettik. Bunların hiç biri bal çıkmadı. Petek ballarında ise farklı bir durum var. Petek balında da büyük oranda düşük kaliteli bal çıkıyor. Bu sefer de arı, çok kısa bir sürede petekleri dolduracak şekilde şurupla besleniyor. Normalde 1-1,5 ay sürmesi gereken peteğin bal ile dolumu bu şekilde 1-2 hafta içerisinde gerçekleşiyor.” şeklinde konuştu.
BAL DİYE ŞEKER ŞURUBU TÜKETİYORUZ
Televizyon kanallarında yayınlanan bal reklamlarının halkı yanılttığını söyleyen Öztürk, “Ne yazık ki halkımıza sunulan şeyin bal olduğu iddia ediliyor. Fakat bilimsel gerçekler doğrultusunda yapılan analizler neticesinde bu sunulan şeylerin büyük oranda bal değil de; glikoz şurubu, furuktoz şurubu veya sukroz şurubu gibi değişik şeker şurupları olduğu ortaya çıkmıştır. Şekere bir miktar hidroklorik asit katılarak kıvamının ayarlanması şeklinde, mesela yaklaşık 1 ton şeker çözeltisinin içerisine 5-10 mililitre civarında nektar katılarak sanki çiçek balıymış gibi renk, koku ve esans verebiliyorsunuz. Bu şekilde insanlar ne yazık ki bal yediklerini zannediyorlar. Fakat burada glikoz şurubu,, fruktoz şurubu ve sukroz şurubunu tüketmiş oluyorlar. Özellikle obezlerde buna çok dikkat edilmesi gerekiyor. Çünkü glikoz, furuktoz ve suroz şurubuyla beslenenlerde kandaki şeker miktarının ciddi miktarda arttığı gözlenmiş, ama gerçek balla beslenenlerde bu oranın çok daha düşük, normale yakın olduğu gözlemlenmiştir. Bir de yapılan deneylerde, özellikle karaciğer yağlanmasına sebep olan, kandaki yağ miktarını belirten, kilolu insanlarda veya obez insanlarda yüksek çıkan trigliseritinin bal dışındaki diğer şekerli şuruplarla beslenenlerde daha fazla olduğu görülmüş. Bu da ciddi anlamda sağlığı tehdit edici sonuçlar ortaya çıkarıyor. Özellikle karaciğer yağlanması dediğimiz, karaciğerin yorulmasıyla, yağlanmasıyla başka hastalıklara kapı açıyor. Bir de kandaki şeker seviyesini artırıyor.” dedi.
BAL REKLAMLARINA DENETİMLE GELEN CEZALAR GEREKLİYDİ
Türkiye’de ciddi bir market araştırmasının yapılmamış olmasının yanında TÜBİTAK’ın verilerine göre piyasadaki sahte bal oranının %76 olduğunu söyleyen Öztürk, “Bal şu anda sadece marketlerde satılmıyor. Kişiler üzerinden birebir satışlar var. Televizyonda yapılan satışlar var. Ki bununla ilgili yakın zamanda bal reklamı yapan şirketlere toplamda 1 milyon liralık ceza kesildi. Bu konuda Sağlık Bakanlığımıza, Gümrük ve Ticaret Bakanlığımıza hassasiyetinden ötürü teşekkür ediyoruz. Gerçekten böyle bir şey gerekliydi. Ama ne yazık ki bal reklamları bitmiyor. Bunun da ne kadar ciddi bir yüzde olduğunu göremiyoruz. Ne zaman bir kargo için kargo şirketine gitsek, bu tür ballardan, daha doğrusu şeker şuruplarından ciddi sipariş geldiğini görüyoruz. Bu da bu konunun çok ciddi yekununu teşkil ediyor.
SAĞLIK İÇİN TÜKETİLMESİ GEREKEN SAĞLIĞI TEHDİT EDİYOR
Bizler mesela bu tür şirketlerden laboratuvarımıza müşteri olarak bal satın aldık. Ve bunları analiz ettik. Burada gördüğümüz şey; bunların hiç biri bal çıkmadı. Petek ballarında ise farklı bir durum var. Petek balında da büyük oranda düşük kaliteli bal çıkıyor. Bu sefer de arı, çok kısa bir sürede petekleri dolduracak şekilde şurupla besleniyor. Normalde 1-1,5 ay sürmesi gereken peteğin bal ile dolumu bu şekilde 1-2 hafta içerisinde gerçekleşiyor. Dolayısıyla da seri üretim gerçekleşiyor. Tabi bu bala arının kanadı değdiği için mutlaka faydası vardır. Ama kalitesi diğer ballara göre daha düşüktür. Sağlık için ciddi bir faydasını göremeyiz. Fakat diğer şurup ballarının çok ciddi sağlığa zararı vardır.
YETKİLİLERE ÇOK CİDDİ GÖREV DÜŞÜYOR
Bu konuda özellikle yetkililerimize çok ciddi görev düşüyor. Bu konudaki şikayetler yakın takip edilerek, belki ani baskınlar yapılarak bu tür şirketlerin önüne geçilmesi gerekiyor. Yüzyıllar boyu bal soframızda bulunmuş. Son yüzyılda ise azalmış, bunların yerini reçel, pekmez ve çikolata gibi gıdalar almış. Bundan dolayı bal biraz sofralarımızdan uzak kalmış. Mutlaka balın ve de pekmezin soframızda olması gerekiyor. Özellikle koruyucu hekimlik adına gerekli bir gıda. Yalnız bunların doğru olması, sahte olmaması gerekiyor. Bu durumda da ne yazık ki sofralarımızda yerini alan gerçek bal bizim için çok faydalıyken, sahte bal obezite ve hiperaktif rahatsızlıkların ortaya çıkmasına sebep olabiliyor.” diye konuştu.