Kim Bu Adam? Kum’da medrese eğitimi aldığını söylüyor, Amerika’ya geçip Şah’ın oğlu ile görüşüyor, dönüyor Arabistan saraylarında ağırlanıyor ve sonra Buckingham Sarayı’na gidiyor sonra da Manoto kanalına konuk oluyor. | Anadolu Haber
Peki, dünya medyasında özellikle Batı’da popüler hale gelmek için İran’a uygulanan yaptırımları sonuna kadar desteklediğini, Filistin’in Yahudilerin vatanı olduğunu, Sünnî Müslümanların Batı’nın gerçek ve tehlikeli düşmanı rolüne büründüğünü, Devrik Şah Muhammed Rıza Pehlevî’nin oğlunun İran’ı kurtaracak tek isim olduğunu, monarşinin İran’a geri dönmesi gerektiğini ve Pehlevî hanedanını desteklediğini her fırsatta dile getiren Muhammed Tevhidî kimdir?
Amerika’da faaliyet gösteren ‘İran Revival’ olarak da bilinen ‘Farashgard’ adlı İran aleyhi siyasi bir partiyle oldukça içli dışlı olan duruşu, Büyük Toronto Yahudi Federasyonu yönetim kurulu başkanlığı için adaylığını açıklayan Senatör Linda Frum ile sıkı diyaloğu, Batılı aşırı sağ hareketlerle yakın ilişkisi ve asıl dayanağı İngiltere ve Şirazî grubu olan Tevhidî’nin nasıl bir denklem içerisinde bulunduğunu bizlere gösteriyor.
Majesteleri, Veliaht Prens Pehlevî.
İran için parlak ve müreffeh bir gelecek için gerçek ve gerçekçi vizyonunun ateşli bir destekçisiyim.
Twitter’da 1 milyona yakın takipçisiyle övünen Tevhidî, bu takipçilerinin neredeyse 15 bininin devlet görevlileri olduğunu söylüyor. Hâlbuki Twitter takipçilerini incelediğimizde bunların çoğunun gayrimüslim ve fake hesaplar olduğunu rahatlıkla görebiliriz. Elbette İslam aleyhi grupların da takipçileri arasında hatırı sayılır derecede olduğunu söylememek olmaz. Nitekim İslam’a ve Müslümanlara saldırılarını da ‘Barış İmamı’ maslahıyla bu platformdan yapıyor.
1983 senesinde Irak’ta doğan daha sonra İran’a mülteci olarak sığınan Tevhidî Avustralya vatandaşı. Batı medyası Tevhidî’yi gazetelerinde ve televizyon programlarında konuk etmekten çekinmiyor çünkü Avustralyalı Müslümanlara karşı mezhep savaşı yürütmek için kullanılacak güzel bir argüman olarak görülüyor. Nitekim Avustralya’da bir televizyon kanalındaki söyleşisinde Avustralya hükümetinden Sünnî Müslümanların cami ve sosyal merkezlerinin inşasını yasaklamasını istemişti. Sünnî hadislerin en kutsal kitabı olarak kabul görülen Sahih-i Buharî’nin yasaklanması gerektiğini de bir başka programda söylemişti.
Avustralya hükümetini Sünnî Müslümanların aleyhine kışkırtmak için yazdığı makale ise uzun süre gündem olmuştu. Ehl-i Sünnet’in Avustralya’da bir hilafet kurmak için gizli toplantılar düzenlediğini, fiili hükümetten vergi kaçırmanın farz olduğunu ama Hilafet kurulduktan sonra vergi kaçıranların başlarının kesileceğini belirterek tepki çekmişti. Hatta bir röportajda ise, “Sünnî Müslümanlar 1400 yıl önce yaptıkları gibi sadece mağaralarda yaşamak istiyorlar.” demişti.
Öte yandan Muhammed Tevhidî, “İngiliz Şiası” olarak bilinen Ayetullah Şirazî hareketi ile derinden bağlantılı. Ayetullah Şirazî’nin Muhammed Tevhidî’ye verdiği destek hiç de azımsanacak cinsten değil. 2014 yılında Şirazîlere ait İmam Hüseyin TV’de sık sık boy gösteren Tevhidî’ye 2016 yılında Avustralya’da medrese kurması için ödenek dahi ayrılmış. Ama her şeye rağmen Müslüman toplumlar onu Avustralya’nın “Sahte Şeyhi” olarak görüyor.
Tevhidî hakkında küçük bir araştırma yapmak dahi onun sahte diplomalarla sahnede yer aldığını göstermekte. Uluslararası el-Mustafa Üniversitesi’nden mezun olduğu dedikoduları üzerine üniversite, herhangi bir mezuniyet belgesinin bulunmadığını ifade etmişti. Nitekim ABC’de program yapan gazeteci yazar Bronwyn Adcock Tevhidî’nin geçmişine dair derinlemesine bir araştırma yapıp ekranlardan onun hakkında; “Tevhidî hiçbir akademik referansa sahip değildir. Gerçek dünyada ise bir avuç takipçiden daha fazlasına sahip olmayan uç bir din adamıdır.” demişti.
Tevhidî, merkezi New York’ta olan çok uluslu Amerikan şirketi Verizon İletişim’in alt kuruluşu olan The Huffington Post’ta köşe yazarlığı da yapmakta. Bu köşe yazılarının birisinde; bir törende yüzü kan içinde bir fotoğrafını yayınlayarak Müslüman cemaatinin kendisine sessiz kalması için üç milyon dolar teklif ettiğini yazmıştı.
Müslümanları kışkırtmaktan asla vazgeçmeyen Muhammed Tevhidî, bir röportajında şunları söylüyordu: “Müslümanların Kudüs’ü kutsal bir yer olarak görmeleri yanlış. Filistin için savaşan Müslümanların kafası tamamen karışık. Filistin toprakları Yahudilerin yurdudur.” Onun Filistin konusunda yaptığı açıklamalar zaten oldukça fazla.
İslam karşıtı çevrelerle bağlantılı bu sözde Şiî din adamı, siyasal İslam’ı bir hastalık olarak görürken Amerika Birleşik Devletleri Temsilciler Meclisi üyesi iki Müslüman kadın olan İlhan Omar ve Rashida Tlaib’i “Hamas’a yardım ettikleri ve Amerikan Kongresi’nin gündemine getirdikleri” için ifşa etmiş ve Muhammed Tevhidî bu açıklamalarından dolayı Cumhuriyetçiler tarafından kahraman ilan edilip ve destek görmüştü.
Tevhidî’nin İslam karşıtı açıklamaları, İslam aleyhi İngiliz siyasî liderleri tarafından çok beğenilmiş olacak ki onun için; “İmam Tevhidî, dünyanın önde gelen saygın imamlarından birisidir. O, bir Kur’an ve İslam tarihi âlimidir.” demekten dahi çekinmemişlerdi.
Hâlbuki Merhum İmam Humeynî’nin “Batı’nın / Amerika’nın bizi övdüğü gün yas tutmamız gerekir.” sözleri Tevhidî’nin içinde bulunduğu durumu net bir şekilde ortaya koymaktadır.
Amerika ve İngiltere’deki aşırı sağ çevrelerde ise Tevhidî’nin popülaritesi, Avustralya’da gözden düşmesinden iki yıl sonra olmuştur. Paylaştığı bir videoda, Londra’nın Müslüman Belediye Başkanı Sadık Khan’ın “Pakistan zihniyeti” tarafından yozlaştırıldığını söyleyerek Khan aleyhine propaganda yapması aşırı sağcı Hristiyanları bir hayli hoş hal etmişti.
Hindu milliyetçilerin bir toplantısında Pakistanlı Müslümanlarla alay ederek ve “Keşmir Hinduların ülkesidir” diyerek Hindistan asıllı Amerikalı vali Nikki Haley’in başını çektiği bu aşırı İslam karşıtı grup tarafından da övgüyle bahsedilmektedir.
Londra’dan yayın yapan “ManotoTV” konusu da bir hayli ilginç. İslam kültürü aleyhi programlarıyla meşhur olan ve İslam Devrimi’nden kaçanların sığınağı olan lakin yağmurdan kaçarken doluya tutulmuş misali oldukça az maaşlarla çalıştırılan kadrosu ile “Manoto” belli ki Tevhidî ile ortak bir paydada buluşmuş ve bu kanala konuk olarak çağrılmış.
Dilerseniz ManotoTV’deki yayını bizim değil de Ateist olduğunu her fırsatta dile getiren siyasal yorumcu ve bu kanalın sıkı takipçisi olan Saniî Recebî’nin eleştirisiyle değerlendirelim. Recebî şöyle diyor:
“Manoto’nun din aleyhi söylemleri her zaman hoşuma gitmiştir ancak bir mollayı ekranlarına çıkarmaları ve onu Gerçek İslam adıyla tanıtıp halka sunmaları oldukça tehlikeli bir hamleydi. Bu asla susulacak bir davranış değildir. Eleştirmenler Tevhidi’nin ‘Din adamlarının yeri mescitler ve camilerdir; ötesi değildir’ sözlerine itirazda bulunuyorlar. Kum’da medrese eğitimi aldığını söylüyor, Tahran’da Hasan Humeynî ile görüşüyor, Amerika’ya geçip Şah’ın oğlu ile görüşüyor, dönüyor Arabistan saraylarında ağırlanıyor ve sonra Buckingham sarayına gidiyor sonra da Manoto kanalına konuk oluyor. Hani yerleri camiler ve mescitlerdi.. Beraber fotoğrafı olmadığı devlet erkanı yok gibi..”
Özet olarak Tevhidî için şunu söyleyebilir; O, İslam karşıtı Batı için nadir bulunur bir Hint Kumaşı. Ehl-i Sünnet aleyhi konuşmaları ile mezhepler arası çatışmayı körüklemek isteyen birisi. Filistin açıklamaları ile İşgal Rejimi İsrail’i, Keşmir söylemleri ile Hinduları, Hizbullah’tan Yemen Hareketi’ne kadar eleştirileri ile fanatik Sünnileri sevindiriyor.
Kum ve Necef uleması tarafından bu akım “Silahsiz Fitneciler” olarak bilinmekte ve İslam toplumunu yılladır bu şom akımdan uzak durmaya davet etmektedirler.
İşte karşımızda İsrail’in sermayesi, Londra’nın kucakladığı ve Şirazî’nin büyüttüğü Fake İmam..