Yenileniyor
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • K.Maraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

İslamı karalamak maksadıyla oluşturulan Tekfirci Örgütlerde Batılı Ülkelerin rolü

, , , kategorisinde, 31 Ağu 2016 - 15:49 tarihinde yayınlandı
İslamı karalamak maksadıyla oluşturulan Tekfirci Örgütlerde Batılı Ülkelerin rolü

Tekfirci düşüncenin dünyaya yayılması konusunda Batılı ülkelerin rolleri şu şekilde ifade edilebilir ki bu gerçeği Batılı ülkelerde kabul etmektedir.

Bu konuda en açık itirafları 2016 yılında yapılacak ABD başkanlık seçimlerine katılan adayların seçim konuşmalarında görülmektedir. Batılıların Tekfirci Vahabi düşüncesinin yayılmasında çok kabarık bir dosyası bulunmakta, geçmiş on yıllık süreci göz önüne aldığımızda, batının Batı Asya’da gerçekleştirdiği sömürgecilik ve kültürel yayılmacılık eylemleri bu düşüncenin gelişmesinde büyük rol oynadığını görmekteyiz. Bu akımların oluşmasında en büyük etken Sovyetlere karşı savaşan Taliban’a batının verdiği destekler yer almaktadır. Batının Taliban’a verdiği desteğin devamında ortaya çıkan IŞİD ile son halini alan örgütleri Batı Asya’da kendileri lehine koz olarak kullandıkları gerçeği ortadadır.

Tekfirci terör gruplarının Paris’te gerçekleştirdiği terör eylemleri sonrasında Batı dünyası bu desteklerin her iki tarafı kesebilecek bir kılıç olduğu gerçeği ile yüzleşmiş ve batının kendi güvenliğinide tehdit edebileceğini anlamıştır. Kendi topraklarında yaşanan terör eylemleri sonrası batı bir yandan askeri tedbirlere başvurup diğer yandan siyasi anlamda iyi terörist kötü terörist ayrımına gitmiştir. Batılı ülkelerin terörle mücadeledeki esas hedefi IŞİD’i tamamen ortadan kaldırmak değil onu güçsüzleştirmektir, onlar IŞİD’i gelecekte Batı Asyayı yönetebilmek için kullanılabilecek en basit araç olarak tanımlamaktadırlar.

Suriye krizinin başladığındaki ilk dönemde Batı ülkeleri, Suriye’de hükümete isyan eden gruplara mali ve silah yardımı konusunda kesin kararlar almak yerine ihtiyatlı davranma yolunu seçmişlerdi ancak süreç ilerledikçe bölgeye gerçekleşen yüklü miktarda silah sevkıyatı Suriye meselesinin uzun süreli bir krize dönüşeceği gerçeğini göz önüne sermiştir. Batılılar bu silahları teslim ederken silahların sadece Esad karşıtı seküler ve milliyetçi muhalif gruplarda kalması, Radikal İslamcılar ve Selefi grupların eline geçmemesi konusunda şart koştular çünkü bu grupların bölgede gerçekleştirdiği eylemler batıyı da tedirgin etmekteydi.

Suudi Arabistan ve Suriye dışındaki selefi gruplar batının yeşil ışık yakması sonucu Suriye’deki aşırıcı grupları desteklemeye başlamışlardır, bu destekçiler Avrupa ülkelerinden büyük paralarla silah satın almış ve aldıkları silahları bu terör örgütlerine ulaştırmışlardır. Bosna’da bulunan Vahabi örgütlerin topladığı mali desteğin Avusturya üzerinden Tekfirci gruplara ulaştırıldığı ulaşılan kimi raporlarda yer almaktadır.

Haber Editörü : Tüm Yazıları