Yenileniyor
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • K.Maraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

İSLAMIN KADINA VERDİĞİ DEĞER

kategorisinde, 10 Eyl 2014 - 18:06 tarihinde yayınlandı
İSLAMIN KADINA VERDİĞİ DEĞER

Kadınların Sosyal Kişiliği

İnsanlık toplumunun bir parçası olarak kadının sosyal kişiliği büyük bir öneme sahiptir. Kadınlar geçmişte bu hususa ilgi göstermemiş ve dikkate almamıştır. Toplum’un genel sorumluluklarında kadın için bir rol biçilmemişti ve bizzat kadınların kendileri de kendileri için böyle bir sorumluluk düşünmemekteydiler. Özellikle bugün olduğu gibi geniş kapsamında…
Şu an dikkat ediniz ülkenin en ücra kasaba ve köylerinde dahi kadınlar, İslam inkılabının sahibi, mensubu ve asıl koruyucuları olarak kendilerine önemli bir rol biçmişlerdir. Bu hususta kadın ve erkek arasında hiçbir fark bulunmuyor, hatta bazen kadınların toplum meselelerinde erkeklere oranla daha coşkulu bir imanları ve aydın görüşleri bulunmaktadır.
İslam dini, kadın, erkek ve tüm halklar için gerçekçi ve hakiki gereksinim ve fıtrata dayalı bir dünya görüşüne sahiptir, yani hiç kimseden gücü dışında bir beklentisi bulunmaktadır. İslam’ın temeli aslında bunun üzerinedir, mantıklı ve gerçekçi bir yapı.
Maalesef tarih boyunca kadınlar makam ve değerleri meçhul kaldığı için sürekli olarak ezilmiş, zulüm altına alınmışlardır. Kendi gerçek makam ve konumlarını İslam’ın beklentisi çerçevesinde koruyamamışlardır. Kadının, sosyeteye sürüklenmesi, yersiz süslenmelere, itilmesi, onun bir tüketim malına dönüştürülmesi kadın hakkında reva görülen çok büyük bir zulümdür ve bu durum kadını yaratılış hedefinden ve tekamülünden uzaklaştırmış ve onu basit, ufak meselelerle oyalamıştır. Fakat İslam dini mantık üzerine kurulu olan değerleri uyarınca kadına gerçekçi bir bakışı, hakiki gereksinim ve fıtratına dayalı bakışı bulunmaktadır. İlahi hükümler de muhtelif gereksinim ve isteklere uygundur.
Kadınlar Kültürel ve Sosyal konseyi üyelerini kabulündeki konuşmasından ( 1369/10/16)
İslam’da Kadının Değer Meseleleri
Muhtelif beşeri toplumlarda kadın meselesi adında bir meselenin var oluşu, insani meselelerle ilgili olarak bir nevi sapma, kıt görüşlülük ve yanlış idrakin varlığını göstermektedir.
Günümüz dünyasında çok geniş çaplı kültürel girişimlerin var olmasına rağmen insanlık henüz kadınla ilgili olarak ve dolayısıyla erkekle ilgili olarak açık ve sağlıklı bir yol bulabilmiş değil. Nitekim kadın-erkek ilişkilerinde halen aşırılıklar, yanlışlıklar, zulüm ve adaletsizlikler, ruhsal yetersizlikler beşeri toplumlarla yüz yüzedir.
Amerika ve Avrupa kültüründe kadın hakları uzun yıllar boyu görmezlikten gelindi ve bu aşamada kadına değer verilmek bahanesiyle sınırsız cinsi münasebetler hiç gündemden düşmedi. Roma imparatorluğunun ilke ve değerleri günümüz batı uygarlığı ve kültürünün ölçü ve temelini oluşturmakta ve biz bu kültür ve değerleri, kadını aşırı derecede aşağıladığı için kınıyoruz. Batı beşeri içgüdü ve adetlerinden en adisini doyurmak amacıyla kadına önem vermekte ve görünüşte ona saygı göstermektedir. Bu ise aslında kadına yönelik en büyük aşağılama ve hakarettir.
Günümüz dünyasında kadınla ilgili olarak ailenin en temel sorunlarından biri kadın-erkek ilişkilerinde var olan davranış ve nitelik meselesinden kaynaklanıyor. Bunun çözümünü ise kadın ve erkek münasebetlerinde en sahih yolu gösteren ilahi vahiy’de bulmaktayız. Kur’anı Kerim sadece nasihatte bulunmuyor. Bilakis kadının tanıtımında birçok örnek vererek, kadının manevi eğitim, gelişim ve olgunlaşmasında örneklemelerle yol göstermektedir.
Yüce İslam Peygamberi, Hz. Fatime-i Zehra (sa)in kâmil bir insan örneği olduğuna inanarak onun eline öpücükler kondurmuştur. Bu ise sadece duygusal bir davranış biçimi olarak algılanmamalı. İslam’ın kadına bakışı, onun manevi ve insani tekâmülü açısındandır, kadının kültür, sosyal meseleler ve bilimsel eğitimiyle ilgili incelemelerde bu ölçü dikkate alınmalıdır.
Toplumumuzda İslam’ın değer meseleleri ihya edilmeli. Örneğin tesettür, bir değer meselesidir. Tesettür mevzuu, daha ulvi ve yüce konular için bir mukaddime, başlangıç olduğu gibi kendisi aynı zamanda bir değer meselesidir. Tesettüre karşı bu kadar titiz olmamızın asıl sebebi tesettür ve hicab’ın, kadını o ulvi, yüce mertebeye ulaşmasında ve yolu üzerindeki uçurumlardan kurtarmasında yardımcı olduğu içindir. Hanımların hicab ve tesettüre bağlılıkları, onlara üstün manevi mertebelere ulaşmada yardım etmektedir. Kadının örtünmesiyle ilgili hiçbir mevzu batının kültürel saldırısının etkisi altında kalmamalıdır. Elbette kadının hicab ve tesettürü sadece çarşafla sınırlı değildir. Ancak çarşaf, tesettür’ün en iyi türü ve bizim ulusal kimliğimizdir, Çarşaf Müslüman kadının siyasi, sosyal ve kültürel alanlardaki faaliyetine ise en ufak bir engel teşkil etmiyor.
Toplumumuzdaki hanımlar manevi haysiyet ve değerleri dikkate alarak tüm bilimsel dallarda kendi üstün yeteneklerine cevap vermeliler. Ders okumalı, yorulmak bilmez çabalarıyla üstün bilimsel mertebelere ulaşmalılar. Kadınların ahlaksızlığa sürüklenmesi onların ilimden uzaklaşmalarındaki başlıca sebeplerden biridir.
Aile insanın en doğal ve temel kurumlarından biridir ve kadınlarla ilgili projelerin temel kaynağı olmalıdır. Aile kurumu duygu ve ihsasın gelişip olgunlaştığı mekândır ve kadınlar hangi bilimsel tahassüse sahip olurlarsa olsunlar ailenin temel ekseni evin asıl aktörü rolündeki kendi önemli vazifesini yerine getirmelidir.
Birinci İslami tesettür kongresi yetkilileri ve kadınlar kültür ve sosyal konseyi üyelerine konuşmasından- (1370/10/04)
Müslüman kadınların fazilet ve değerleri
Üstün fazilet ve değerlerin kazanılmasında insanın amel ve yaptıklarının etkisi çok büyüktür. Nitekim Hz. Fatime-i Zehra (sa)in daha genç yaştayken emsalsiz hikmet, marifet ve bilgisi o hazretin pratik faaliyetleri ile direkt irtibatlıdır. Resulullah Efendimiz (sav)in aziz kızı babası için muhabbetli bir keder yoldaşı, kocası için fedakar bir eş ve evlatları için çok büyük bir eğitimcidir. Ve o hazretin kucağında İmam Hasan ve İmam Hüseyin (as) ve Hz. Zeyneb (as) gibi çok büyük şahsiyetler eğitilmişlerdir. O hazret ibadetiyle, imanını güçlendirmiş, kendi nefsini eğitmiş, ilahi marifet ve nur yolunu kendi kalbine açmıştır. Dünya gelenekleri ve tecemmulundan uzak durmuştur. İslam’ın müdafaası, Peygamber, İmamet ve Velayetin desteklenmesi, İslam’ın en büyük mücahidi olan kocasına hizmette örnek bir mücahideydi.
Müslüman kadın ilim kazanmada, manevi ve ahlaki eğitimde çaba göstermelidir, dünya tecemmuluna itina etmemeli, iffet, ismet ve paklığını koruyarak yabancı ve namahrem bakışları, kem gözleri kendinden uzak tutmalıdır. Aile muhitinde koca ve evlatlara özgüven vermeli aile muhitine huzur kazandırmalıdır. Kendi muhabbet dolu kucağında sağlıklı, iyi ruhlu insanlar eğitmelidir.
Gafil, cahil ve dalalet batı uygarlığında kadın hakları ve insan hakları savunuculuğunda bulunanlar gerçekte kadına zulmetmekteler. Zira kadın özgürlüğü sloganı altında kadını ahlaksız erkeklerin lezzet ve zevki için bir araç ve vesile konumuna getirmişlerdir. Kanaatimizce batıda kadına karşı yapılan en büyük zulüm tüm tarih boyunca eşsizdir. Kadına karşı çok yönlü ve genel zulüm son döneme ait olup ve batı uygarlığından kaynaklanmaktadır ve bizce bugün batıda kadın özgürlüğü diye isimlendirilen hususlar kadının özgürlüğü değildir. Bilakis onu sapık, ahlaksız erkeklerin daha fazla kadınlardan yararlanma özgürlüğü olarak isimlendirmek mümkün.
Film, sanat eserleri, öykü, roman ve resimlerde onların kadına bakış açıları bu gerçeği gözler önüne sermektedir. Batılılar kadını, tüketici, eli açık ve ucuz işçi olan bir varlık olarak dikkate alıyorlar. Fakat İslam dini bunları kadın için bir değer olarak görmüyor. İslam kadınların çalışmasına olumlu bakıyor, hatta çalışmayı kadının asli vazifesi evlatlarını eğitmek ve aile ocağını korumak meselesine engel teşkil etmediği sürece gerekli bile görüyor. Ancak kadının çalışması onun manevi ve insani değer ve kerameti ile çelişmemelidir.
Müslüman kadın kendi asli fıtrat ve benliğine geri döndüğü zaman, İslam inkılâbından sonra biz İran’da Müslüman kadının kudret ve azameti ile ilgili tanık olduğumuz büyük mucize tahakkuk bulur ve bugün İslam’ın azamet ve büyüklüğünü İranlı inkılapçı kadınların simasında görmekteyiz ki kendi hicab ve tesettürlerini koruyarak, iffetlerini koruyarak, aile ve evlatlarına karşı vazifelerini yerine getirerek ilim tahsiline özen gösterdiler. Bugün toplumumuzda İslam’ın ve İran İslam cumhuriyetinin iftihar vesilesi olan nice seçkin kadın doktorlarımız ve bilim adamlarımız ve talebelerimiz mevcuttur.
Hiçbir din ve ideoloji İslam dini kadar insani değer ve kerameti üstün tutmaz, İnsana değer vermek ve insan hakları İslami esaslarımızdan biridir ve insan hakları ancak İslam’ın yargı, ceza, medeni ve umumi hukuku sayesinde tahakkuk bulabilmekte. Biz insan haklarından yanayız.
Kadın günü ve Hz. Fatime-i Zehra (sa)in mübarek doğum günü münasebetiyle kadınlardan bir gruba hitaben yaptığı konuşmadan (1371/09/25)
Kadınların Yeteneklerinin filizlenmesi
Kadın meselesi mevzuunda biz eğer ülkemizde iyi bir çalışma performansı gösterirsek, bu hizmetler tüm dünyada kadın topluluklarına gerçek bir hizmet olacak. Bazıları günümüzde bu hizmetin değerini idrak edebilir ve belki de bazıları yıllar sonra anlayabilir. Ama eğer iyi çalışırsak bu onlar için bin hizmettir.
Sizler tüm yurtta güzide kadınlardan örneksiniz. İslam nizamının başarısını, İslam’ın kadına bakış tarzını simgelemektedir. Tağut düzeni döneminde bunca seçkin kadın nüfusuna sahip değildik. Bu benim tesbitimdir ve bu tesbitimde de ısrar etmekteyim. Bugün kadın muhakkık, araştırmacı, üstat ve bilginlerin nisbi ve mutlak sayısı Tağut düzeni dönemine oranla kat kat fazladır. Yani kadının desteklenmesi bahanesiyle tesettür ve iffetin, kadın ve erkek arasındaki mesafenin tamamen silinip yok edildiği, her geçen gün müstehcenlik ve ahlaksızlığın yayıldığı ve hatta bazı alanlarda batılı devletlerin bile geride bırakıldığı o dönemden bahsediyorum. Bugün İran İslam cumhuriyeti düzeninde, çarşaf ve tesettür altında biz bunca kültürel, siyasal ve bilimsel alanda seçkin ve güzide insana sahibiz. O dönemde bunun ufak bir bölümüne bile sahip değildik. Bu ise onların telkin etmek istediklerinin tam aksine bir görüştür. O dönemde kadına, maneviyatına, yeteneğine değer verilmiyordu, bilakis kadınlar muhtelif aldatmacalarla oyalanmakta ve olgunlaşmaları, tekâmüle doğru gitmeleri engellenmekteydi.
Hiçbir dönemde bugün olduğu gibi muhtelif siyasi, sosyal ve kültürel alanlarda bilgin, araştırmacı, edip, sanatçı ve siyaset medar kadın nüfusa sahip değildik. Bu ise şunu gösteriyor ki İslam’ın tesettüre bakışı kadınların olgunlaşma ve tekâmüllerine engel teşkil etmediği gibi hatta İslami hudud ve sınırların riayet edilmesiyle kadınlar içerisindeki yeteneklerin daha da gelişip açılması hareketini hızlandıracağı gerçeğini gösteriyor.
Muhtelif sahalarda aktif seçkin, güzide kadınlardan bir gruba hitaben yaptığı konuşmadan (1386/04/13)

Haber Editörü : Tüm Yazıları