Yenileniyor
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • K.Maraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

İsrail ile barış yapmak mümkün mü?

, kategorisinde, 01 Ara 2014 - 23:09 tarihinde yayınlandı
İsrail ile barış yapmak mümkün mü?

İsrail ile barış yapmak mümkün mü?

Gasıp İsrail devleti, dünyanın dört bir yanından getirilen göçmen Yahudilerin Filistin topraklarına yerleştirilmesiyle oluşturulmuş yapay bir devlettir. Siyonist Yahudilerin amacı, başkenti Kudüs olan büyük İsrail (Arz-ı Mevud) devletini kurmaktır. Bu devletin sınırları Nil’den Fırat’a oradan Hayber’e(Benu Kaynuka, Benu Nadiyr ve Benu Kureyza Yahudilerinin yaşadıkları bölgeler) kadar uzanır. Yahudiler, hayallerindeki bu devletin haritalarını dahi çizip alenen sergilemekteler. İsrail’de her Yahudi çocuk bu idealler doğrultusunda eğitilir/şartlandırılır. İsrail yönetimindeki yetkililer hiç çekinmeden bu emellerini göğüslerini gere gere dillendiriyorlar.

Dinsiz Yahudiler amaçlarına ulaşmak için hiçbir kötülüğü işlemekten çekinmezler. Filistinli mazlum halka reva görülen bunca baskı, zulüm , katliam, sürgün ve terör faaliyetleri bunun açık kanıtıdır. Tüm bunları dünyanın gözleri önünde kıllarını dahi kıpırdatmadan yapıyorlar. Büyük bir küstahlık ve özgüvenle bu vahşilikleri sergiliyorlar. Yahudiler, dünya genelinde ele geçirdikleri/gasp ettikleri siyasi ve ekonomik güç ile dillerin söylemekten kalemlerin yazmaktan utandığı alçaklıkları/zulümleri çok rahat bir şekilde yapmaktalar. İsrail devletinin kurulması ve beslenmesi süreçlerinde bu gücün etkisi gözükmektedir. Medya gücü bu denklemde önemli bir yer tutmaktadır. Ne zaman dünya halklarında bu cinayetlere karşı bir tepki oluşsa, hemen medyada soykırım yalanları işlenerek bu tepkiler minimize ediliyor.

İsrail’e verilen sivil, askerî, siyasî, ticarî, iktisadî ve malî tavizlerin haddi hesabı yoktur. Tüm bunlar uluslararası Yahudi lobisinin dünyadaki tesirini ve hakimiyetini göstermektedir. Mesela dünya genelinde özelleştirme adı altında peşkeş çekilen işletmelerden toplanılan vergiler/haraçlar bunlara örnek olarak verilebilir. İsrail’in kızıl sermayesi budur. Vampir misali dünya halklarının kanları emmekteler. Mustazaf halklar acımasızca sömürülmektedir. Özelde Filistin halkı genelde tüm dünya halkları Siyonist Yahudilerden muzdariptirler. Hatta Siyonist olmayan dindar Yahudiler bile bu zulmü ilklerine kadar hissetmekteler. Belki de İsrail bir gün haritadan silindiğinde Filistin’lerden daha çok Siyonist olmayan Yahudiler sevinecektir. Dünya halkları dini, dili, ideolojisi ve rengi ne olursa olsun barışa/huzura susamıştır.

Siyonist şeytanlar uyuşturucu, alkol, faiz ve fuhuş yoluyla insanlığı kasıp kavurmaktalar. Dünya uyuşturucu kanalını elinde tutan Siyonistler bu yolla milyarlarca dolar kazanmaktadır. Elde ettikleri gelirin yarısını bölge terör ve mafya guruplarına dağıtıp /finanse etmekteler. Böylece hem Mustazaf halklar mafya ve terör eliyle kontrol edilmekte hem de kendi planları doğrultusunda bir birlerine düşürülmekteler. Alkol ve fuhuş yoluyla insanlık değersizleştirilmektedir. Müzik, filim ve dizilerle tüm ahlaki değerler ayaklar altına alarak ahlaki fesadı yaygınlaştırıyorlar. Faiz yoluyla dünya devletleri borçlu hale getirilip, ağır borç yükünün altında eziyorlar. Hem yerli hem de yabancı Yahudilere borçlanan devletler ne kadar çaba harcarsa harcasınlar borçları hiçbir zaman azalmayacaktır. Yani iç ve dış borçlar katlanarak artacaktır. Böyle bir acı/hazin tabloyla karşı karşıyayız. Dünya halkları tüm iç çekişmeleri bir tarafa bırakıp acilen bu belaya bir çözüm üretmeliler.

Halkların birinci önceliği Siyonist Yahudi şeytanlarında kurtulmak olmalıdır. Halkların mağduriyeti Filistin halkının mağduriyetinden daha az değildir. Mantıklı olan sivrisineklerle uğraşmak değil bataklığı kurutmaktır. İsrail bataklığının kurutulup yeryüzünden silinmesi gerekir. En büyük güç halkların uyanışı ve direnişidir. Bu gücün karşısında hiçbir engel duramaz. Halkların kıyamı sivrisineklerin hakimiyeti bitecektir. Barış mı? Kiminle? Barış mı? Asla! Tek çözüm direniş ve mücadeledir. Haklar verilmez alınır. Lübnan ve Filistin direnişi bunun kanıtıdır. Cani Siyonistlerin barıştan kasıtları teslim-i silah etmedir. Kendilerini dünyanın sahibi bilen bir zihniyet hak ve hukuk tanır mı? Hak ve hukuk kendi çıkarları ile doğru orantılıdır.

Siyonistler Arz-ı Mevud’u gerçekleştirdiğinde bununla yetinmeyeceklerdir. İkinci hedef olarak dünya haklarından kölelik/hizmetçilik için bıraktıkları insanlar dışında hemen hemen hepsini katledip dünya topraklarını kendi aralarında pay edecekler. Dünya kaynaklarının ancak 500 milyon insana yetebileceğini dillendiren/yazan Siyonistlerin niyetleri hayra alamet olmasa gerek. Bunları açıkça söyleyen bu vahşilerin sözlerini nasıl anlayalım? Dünya nüfusunun üçte birini oluşturan Kızılderililerin topluca soykırıma tabi tutulmaması gerçekliği ile karşı karşıyayız. Siyonistlerin örgütlediği katliam mangaları bu vahşilikleri yaptılar. Bugün de aynı şebekenin(Siyonist lobilerin) yönettiği ABD milyonlarca insanının ölümünden sorumludur.

Dünyayı bir örümcek ağı gibi saran bu mihraklar barıştan, insanlıktan anlamazlar. Bu tür söylemleri zaaf, yenilgi, hakaret olarak telakki ederler. Dünya haklarını kullanılması, binilmesi gereken veya kendilerine hizmet için yaratılan bir hizmetçi/köle/hayvan olarak görürler. Böyle vasıflandırılan/ tanımlanan insanlığın kendilerinden olmayacak şeyler istemesi tuhaf görürler ve şiddetle tepki gösterirler. Tüm insanlarla barış yapmak, anlaşmak mümkündür/güzeldir ama bir Siyonist ile asla/imkansız! Aç kalan bir dilenci süper marketten bir şey istemeye cesaret bile edemez. Hayatta kalmak için ezilen/bozulan yiyecekleri çöplükte toplayarak yaşamını sürdürebilir. Başka bir şansı yoktur. Siyonist zihniyetin en merhametli yansıması bu şekildedir. Bir gün Siyonistlerin dünya hakimiyeti gerçekleştiğinde kendilerine hizmet eden bir avuç insanı öldürtmedikleri için minnet edecekler. Hayatta kalıp bize hizmet ettiğinize şükredin, denilecektir. Siyonistlerle adil ve eşit şartlarda barış yapmak mümkün değildir.
Hizbullah, Hamas ve İslami Cihat işgalci İsrail ile mutlak bir barış ve anlaşmaya inanmıyor. İnanmamakta da haklılar. Uzun ve acı tecrübeler bu yargının oluşmasında etkili olmuştur. Enver Sedat ve Yaser Arafat israil’lerle aynı masa etrafında anlaşmaya koyulunca Arap halklarının lanetine uğrayıp, hain ilan edildiler. Gasp ettikleri her tarafa Nükleer ve biyolojik silah depolayan Siyonistlerin barıştan yana olma ve ümmetten çaldıklarını geri verme ihtimali hemen hemen yok gibidir. Bunların hepsi boş hayal ve kuruntudan ibarettir. Yahudiler 2000 yıldır hep bu günü dört gözle beklemişler. Yüzyıllarca birbirlerine Kudüs’te buluşmak dileğinde bulunan temiz kalpli Yahudiler!(?)
Hem ne adına barış yapılacak? Masaya oturmak İsrail’i tanımak anlamına gelir. Filistin topraklarının %90 ‘nının gasbetmiş bir haydut devlet, ele geçirdiği yerleri geri iade etmeyeceği kesindir. Hiç kuşkusuz müzakere Filistin’in geri kalan %10’luk kısmının ne olacağı, kimin yöneteceği üzerine olacaktır. Filistinlilerin bağını, bahçesini, evini elinden alan haydutlar, arazinin köşesindeki kulübeyi verip vermeme ve o kulübenin statüsü nasıl olacağı hakkında anlaşmak istiyorlar. Filistin topraklarından bir karış bile taviz vermek haramdır. Böyle bir durumda cihat etmek farz cihadı terk etmek ise günahtır. Tüm ümmet bu konuda sorumluluk sahibidir.

İslami hareketler tek çözüm yolunun direniş olduğunda hem fikirdirler. Bölge hakları barış adıyla masa başlarında hep kaybetmişlerdir. İsrail’in gasp ettiği toprakların bir kısmından geri çekilmesi hakların direnişi sayesinde olmuştur. Siyonist Yahudi’nin canı acımadığında laftan anlayacağı yoktur. Bölge haklarının uyanışı ve direnişi sonucu İsrail kuzeyde bir takım topraklardan geri çekilmiş güneyde ise etrafına duvar örmüştür. Bunlar hayal dahi edilmesi zor şeylerdi. Ama halkların uyanışı ve direniş bu başarıları sağlamıştır. Direniş ekseni, İsrail’in kuzeyden ve güneyden genişlemesinin önüne geçti. Bölge direniş hareketlerinden olmasaydı büyük İsrail çoktan kurulmuş olurdu. Siyonistler ile mücadele sürmektedir. İsrail var olduğu sürece tehlike devam etmektedir.

Siyonistler yüzyıllarca hayalini kurdukları büyük İsrail için tüm güçleri ve imkanlarıyla hamle yapacaklar. Bu güç ve imkanlar küçümsenemez niteliktedir. Bu denklemin halkların lehine dönme koşulu direniş ve gaybi yardımlardır. Çünkü Siyonistler hiç kuşkusuz Allah(cc)’ın da düşmanlarıdır. Bölge hakları zaferin sırrını defalarca ifşa ettiler. Hiçbir sorun çözümsüz değildir. Direniş bize bunu kanıtladı. Direniş erlerine, şehitlere ,gazilere ve ailelerine selam olsun. Kaynamış kurşun gibi saf bağlayıp, küfrün üzerine lav gibi akanlara ve zulme karşı korkusuzca kıyam edenlere selam olsun. Kudüs’ün bu vahşi/ kan içici Siyonistlerin işgalinden kurtarılması umudu ve dileğiyle.

Haber Editörü : Tüm Yazıları