Yenileniyor
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • K.Maraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

Kalp-damar hastalıklarından yılda 150 binden fazla kişi hayatını kaybediyor.

kategorisinde, 26 Eyl 2014 - 13:18 tarihinde yayınlandı
Kalp-damar hastalıklarından yılda 150 binden fazla kişi hayatını kaybediyor.

Kalp-damar hastalıklarından ölüm oranı, tüm kanser olgularınından 2 kat fazla. Ülkemizde her yıl yaklaşık 250 bin kişiye kalp-damar hastalığı tanısı konuluyor ve yılda 150 binden fazla kişi bu hastalıklar nedeniyle hayatını kaybediyor.

İnsan hayatını tehdit eden en önemli hastalık grubunun başında kalp-damar hastalıkları geliyor. Hastalıkların oluşmadan önleminin alınması veya belirtiler başladığında hızlı bir şekilde müdahale edilmesi ise hayat kurtarıcı olabiliyor. Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Sinan Dağdelen, 29 Eylül Dünya Kalp Günü öncesinde kalp krizine neden olan faktörler, ilk belirtiler ve dikkat edilmesi gerekenler hakkında şu bilgileri verdi:

“Güncel modern tedavide amaç, kalp damar hastalıklarının önceden tespit edilmesi ve koruyucu tedavinin yapılmasıdır. Bu amaçla kimlerin kalp damar hastalıklarına maruz kalacağının öngörülerek tedbir alınması birincil hedeftir. Hipertansiyon, diyabet, yüksek kolesterol, aşırı kilo, sigara gibi risk faktörleri uzun yıllardan beri en iyi bilinen ve değiştirilebilir olan, büyük risk faktörleridir.

EN BÜYÜK RİSK, MARMARA, KARADENİZ VE DOĞU ANADOLU’DA
Ülkemizde yapılan çalışmalar diyabetlilerin oranının yüzde 8, hipertansiyon oranını erişkin erkeklerde yüzde 36.2, erişkin kadınlarda ise yüzde 43.1 olarak olarak bildiriyor. Ülkemizde hipertansiyon oranı yaş ile birlikte hızla artıyor ve 40 lı yaşlarda çok daha belirgin hale geliyor. Hastalığın görülme oranları bölgesel olarak da farklılık gösteriyor. Marmara, Karadeniz ve Doğu Anadolu Bölgelerinde bu oran yüzde 35’in üzerine çıkıyor

KALP KRİZİ BELİRTİLERİ KARIŞTIRILABİLİYOR
Kalp krizi anında genelde göbekten çeneye kadar olan bölgelerde sıkıntı, ağrı veya nefes alamama hissi yaşanıyor. Kriz öncesinde hastalarda çabuk yorulma, nefessizlik, ağrı veya göğüste hafif sıkıntı gibi belirtiler fark edilebiliyor. Ancak bu belirtiler halk arasında genellikle sadece kilo almaya ve egzersiz yapmamaya veya ilerleyen yaşa bağlanıp önemsenmiyor. Kalp ağrıları çok hafif olup, egzersiz ile gelen hafif bir tıkanma veya göğüste yanma hissiyle karıştırılabiliyor. Ancak bu noktada dikkat etmeniz gereken özel bir fark var ki, belirtiler sanıldığının aksine sadece sol tarafa değil aynı zamanda sağ kola veya sadece sırta veya göbek etrafına da yansıyabiliyor.

DİYABET HASTALARININ KALBİ SESSİZCE KRİZE GİRİYOR
Kalp krizi anında göğüs, kollar, mide veya boğazda sıkıntı, baskı, nefes alamama hissi, ağrı veya ağırlık hissedebiliyorlar. Ancak bu şikayetler kalp krizi geçiren diyabetik hastalar da hiç görünmeyebiliyor ve hastanın hiçbir şikayeti olmayabiliyor. Diyabetik hastalarda ağrı, sinirlerindeki harabiyet ve hissizlik nedeni fark edilmediğinden, kişi ayakta hiç farkına varmadan sessiz kalp krizi geçirebiliyor.

GÜNLÜK KOŞTURMACA İÇİNDE UFAK BELİRTİLERİ ES GEÇMEYİN
Asıl yapılması gereken hastaların kriz geçirmeden önce yaşını, kilosunu, ailesel veya bireysel risk faktörlerini de göz önünde bulundurarak kontrolden geçmesi. Göğüste sıkıntı hissi, çabuk yorulma ve tıkanma gibi sorunları olanların şikayetleri ağırlaşmadan önce mutlaka doktora başvurmaları gerekiyor. Günlük koşuşturmaca içerisinde belirtileri önemsememek ve hele de “benim göğüs ağrım yok ki” diyerek ihmal etmek, çok tehlikeli bir durıma neden olabiliyor. Sonrasında da hasta görmeyi beklediği ağrıyı kriz ile birlikte karşılayabiliyor.

ÇOCUKLARIN KALBİ DE ERİŞKİNLER KADAR TEHLİKEDE
Kalp hastalığı belirtileri, riskin yüksek olduğu 20’li yaşlarda başlayabiliyor. Günümüzde malasef spor yapma alışkanlığının azalması, kilo alma, aşırı yağlanma, kötü ve hazır beslenme, sigara içme yaşının aşağı inmesi, multimedya ve bilgisayar teknolojisinin çocukları koltuğa yapıştırması gibi nedenler kalp damar hastalıklarının çocukluk yaşlarda belirmesine neden oluyor. “Kalp, yaşlı hastalığıdır, çocukluk yaşta da kalp hatası mı olunur?” gibi yanlış algıları ve bilgileri yıkmak ve günümüz hastalıklarını modern hayata göre yeniden dizayn etmek gerekiyor. Erişkinler için saydığımız belirti ve riskleri çocuklar içinde aynı ciddiyetle düşünmek ve tedbir almak şart. Unutulmamalıdır ki hekimler insanları iki şekilde tedavi ediyor. Birincisinde hekimler kişilerde gelişen hastalıkları tedavi ediyor. İkincisinde ise ileride olması muhtemel hastalıklarıdan kişiler korunuyor ve riskler azaltılıyor.

ASIL MARİFET KRİZİ OLUŞMADAN ENGELLEMEK
Doğru beslenme, düzenli egzersiz yapma, zararlı alışkanlıklardan korunma, masaya bağlı kalmama, düzenli uyuma ve düzenli olarak kontrolde olma insanları kalp damar hastalıklarından koruyabiliyor. Kalp hastaları olma durumlarında ise ciddi zararlar görmelerini engelleyebiliyor. Yani trafik kazası olmadan insanları kazalara karşı korumak esas marifettir, kaza olduysa da sonrasında yaralıları kurtarmaya ve kanı durdurmaya çalışmak ikinci hedefimiz olmalı.”

Haber Editörü : Tüm Yazıları