Mescid-i Aksa Müslümanların birinci kıblesidir. Kudüs tüm Müslümanlarındır. Sadece Filistinlilerin, Arapların değil tüm Müslümanların kutsal şehridir. Mescid-i Aksa’nın sembolik bir değeri vardır. Bu kutsal mescid maalesef Siyonist canilerin işgali altındadır. Etrafı bereketli kılınmış bu belde, Siyonist katillerden arınıp müslüman, hiristiyan ve dindar-barışçıl Musevilerin rahatça ibadet edecekleri günün özlemini çekmektedir. Kudüs, gelmesi kesinlikle müjdelenen Ruhullah ve askerlerinin fethini beklemektedir.
Filistinli Müslümanlar, yaklaşık yüz yıldır Siyonist teröristlerin saldırıları altında inim inim inlemektedir. Siyonist teröristler ellerinden gelen her türlü kötülüğü-katliam-cinayeti dünya halklarının ve özellikle Müslüman halkların gözleri önünde hiç çekinmeden yapmaktalar. Aslında halkların kalbi Filistinlilerden yanadır. Ama bu istek-arzu siyasi konjonktürde tam tersi olarak cevap bulmaktadır. Bu da halkların iradesinin yönetimlerde-siyaset çevrelerinde ne oranda yansıdığının göstergesidir. Eğer milli irade yönetime zıt yansıyorsa, seçilen yöneticiler değil de atanan yöneticilerin varlığı söz konusudur. Demek ki siyasi kadrolar dünya halklarının kabadayılığına soyunmuş ABD tarafından belirlenip, düzmece seçimlerle getirildiği gerçekliği ile karşı karşıyayız. Şehid Seyyid Kutub bu konuda şöyle diyor : “Bu İslam ülkelerinde, siyonizmin dostu ve söz birlikçisi binlerce kişi, lider, önder, düşünür, yazar, kumandan ve kahraman olarak ilan edilmiş ve en önemli işlerin başına getirilmiştir. Geçmişleri kirli ve karanlık olan bu kişiler devletin yönetimini teslim etmişler ve istedikleri her şeyi bunlara yaptırmışlardır. İslam’ın bu düşmanları, açık olarak yapamadıkları birçok işleri ve görevleri de bunlar vasıtası ile gizli olarak yaptırmış ve başarmışlardır.”
Müslüman ülkelerdeki siyasetçiler-yöneticiler ya açıktan İsrail ile her türlü ilişkiyi yapıyor ya da el altından bu ilişkiyi devam ettiriyorlar. Suud, Katar, Mısır.. gibi ülkeler açıktan açığa İsrail’e destek veriyorlar. Suud ve Katar’dan petrol, Mısır’dan doğal gaz, diğer habislerden her türlü destek… Filistin direnişine hiçbir yardım yapmadıkları gibi üstüne üstlük bir de İsrail’e her türlü yardımı yapıyorlar. Ama gel gör ki bazı yöneticiler İsrail ile askeri, ticari, siyasi, kültürel vb. bütün anlaşmaları yapmakta ama iç siyasette halkı kandırmak için en sert söylemleri haykırmaktalar. Asgari ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanan halkın tek bilgi kaynağı kutu(televizyon) olunca aldatılmaları-kandırılmaları hiç içten bile değildir. Bir kitap, dergi, gazete… alıp okuyacak-araştıracak maddi imkanı olmayan halkın kutuya endeksli olması, onun ağzıyla konuşması, düşünmesi hayatın gerçeğidir. Televizyon kültürüyle bir yere varılacağı yok. Bu konuda Siyonistler şöyle diyorlar: “Basın ve yayını elimizde tutmalıyız çünkü milletlerin düşünce ve görüşlerini basın şekillendirir. Basın bizim elimizde olursa milletler bizim istediğimiz gibi düşünecek ve görecektir. Şayet bir ülkede on dergi ve gazete çıkıyorsa bunun mutlaka yedisine biz hâkim olmalıyız.”Ama en azından okuyan-araştıran-aydın insanların sözlere değil de icraata bakmaları-önem vermeleri gerekmektedir. Ya da söz ve eylem tutarlılığını dikkate almalıdırlar. Çünkü; Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Filistin için ağlayıp, İsrail’le iş tutanlar eleştirilmelidir. Timsah gözyaşlarına aldanılmamalıdır. Bunların amacı laf cambazlığı yapıp milletin gazını almaktır. Bu siyasetçilerin kendi iç kamuoylarına hava atmaktan başka fiili bir yaptırımları yoktur. Filistin’den taraf olunacaksa mutlaka bu aktif bir taraflılık olmalıdır. Bu siyasetçilerin Hz.Hüseyin’i şehit eden küfelerden ne farkı var ki? Kufe ehli için şunlar söylenmiştir:“ Onlar Hüseyin için ağlıyor ama Yezid’le işbirliği yapıyorlar.” “Dilleri Ali ile, kalpleri Muaviye iledir.” Biz de bu siyasetçiler için şunları diyoruz: ”Onlar Filistinliler için ağlıyor ama İsrail’le işbirliği yapıyorlar.” “Dilleri Filistin ile, kalpleri-gönülleri İsrail iledir. Hakikat bundan daha yukarıdır, aşağısı değildir. Kısacası Filistin: Kerbela’yı , Yezid : İsrail’i, politikada çifte tutum yürütenler ise Kufe’lileri sembolize etmektedir.
Filistinli mazlum halkın sözlere-vaatlere karnı tok . Kuran simsarları, din baronları lafla peynir gemisi yürütmeye çalışıyorlar. İsrail’i tanımak, siyasi bir uyurgezerliktir. İsrail ile her türlü ilişki ümmete ihanettir. İhanet hançerini göğsümüze saplayanları iyi tanımak lazım. Filistin ümmetin imtihanıdır, bizim sınavımızdır. Filistin bizim davamızdır. Filistin mihenk taşıdır, iman taşıdır. Filistin ümmetin gafletinin, sorumsuzluğunun neticesidir. Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın düşüncesiyle hareket edersek sadece Filistin değil tüm dünya Kerbela’ya dönüşecek. Bu konuda bir islam alimi şöyle buyurmaktadır : “Şimdi Filistin ve Lübnan’da Müslüman kardeşlerimiz İsrail’in insanlık dışı kuşatması ve saldırısı altındalar. Allah korusun eğer İsrail o savaş meydanında zafere ulaşırsa, saldırısını diğer ülkelere kadar genişletecektir.” Bu ateş hepimizi yakar. İlk emri oku olan Allah’ın kulları olduğumuzu hatırlayıp sorumluluğumuzu yerine getirmeliyiz. Filistin’i iyi okumalıyız, dersler çıkarmalıyız, önlemler almalıyız. Bugün Hz. Hüseyin yaşasaydı mutlaka yanında olurduk diyenler, bakın işte Filistin Kerbela’dır. Filistin’in,Kerbela’ya dönüşmesi bizim tarihteki büyük olaylardan dersler çıkarıp, ibret almadığımızı göstermektedir.
İsrail’i devlet olarak tanıyan, İsrail’le ilişkilerini (diplomatik, askeri, ticari, siyasi, kültürel vb.) devam ettiren, İsrail’de büyük elçisini bulunduran, İsrail büyükelçisini kovmayan bir ülke yöneticisinin kalkıp da en sert söylemlerde bulundurmasının hiçbir önemi yoktur. İran, Suriye, Lübnan, Sudan, Bolivya, Venezuela, Ekvador… gibi ülkeler dışında diğer ülkeler İsrail’e karşı fiili yaptırımlarda bulunmamıştır. Ölçü söylemlerin pratize edilmesiyle doğru orantılıdır. Sesini gürleştirenlerin tek amaçları suçlarını ört-bas etmektir.
Hizbullah, Hamas ve İslami Cihat hareketlerinden önce; Siyonist serseriler, Filistin ve Lübnan’da at koşturuyorlardı. İslami mukavemet(intifada) karşısında Siyonist çeteler her gün kan kaybetmektedir. Siyonizm çirkin emelleri kursağında kalacaktır.Arz-ı Mevud (Büyük İsrail-Fırat’tan Nil’e kadar olan topraklar) direnişle birlikte bir hayale dönüştü. Mustazafların Rabbi, Siyonistlerin büyük İsrail’i kurarak mazlum dünya halklarının çoğunu katliamdan geçirip, kalanlarının ise kendilerine köle etme planlarını boşa çıkardı. Sonunda dinsiz Siyonistler emellerine ulaşamayarak hem bu dünyada hem de ahirette rezil rüsva olacaktırlar. Allah’ın inayeti, ümmetin ve dünya mazlumlarının gayretiyle bunun bir an önce gerçekleşeceğinden şüphemiz yoktur. Allah’ın bize vaadi peygamberin müjdesi vardır. Azgın-katil-serseri-vahşi-barbar-yoldan çıkmış-dinsiz-katliamcı-aşağıların aşağısı-ırkçı-siyonist Yahudiler bir gün yok olacaktır. Ahirette ise tıpkı cumartesi yasağını çiğneyen ataları gibi domuz ve maymun olarak dirilecekler. Çünkü bunlar insan değiller. Şu yüz yıllık süreç bunların peygamber katliamı yapan atalarının torunları ile aynı karakterde olduklarını defalarca ispatladı. Ölüm üzerinize olsun. Ne ile terbiye edilecekseniz onunla karşılaşacaksınız. Yüzlerinizi siyah etsinler diye Allah kulları tekrar mescid’e girecek ve size alçaltıcı azabı yine tattıracaklar.
Eğer Kerbela’ya dönüşmüşse Kudüs, Hüseyin’ler dirilecek yine bugün.
Eğer aşılamıyorsa Hayber’ler, Aliler çıkıp gelecek bilin.
Kufe ehli olanlar dirilmişse Muhtarlar öç almaya yeminlidir inanın.
Hizbullah a selam,Hamas a selam, İslami Cihad a selam ; Cihada devam..Direnişe devam..