Yenileniyor
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • K.Maraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

KURAN-I KERİM’DE İSLAM KARDEŞLİĞİ

kategorisinde, 10 Eyl 2014 - 16:52 tarihinde yayınlandı
KURAN-I KERİM’DE İSLAM KARDEŞLİĞİ

Bismillahirrahmanirrahim

“Hiçbir şey yoktur ki Allah’ı hamd ile tesbih etmesin.” (İsrâ, 17: 44)

Bizlere İslam gibi yüce bir dini veren ve bizleri İslam kardeşliği ile şereflendiren cenabı hakka sonsuz hamdü senalar olsun.

Allah’u Teâlâ bizleri Ahsen-i takvim ve Eşref-i mahlûkat olarak yaratmış, insan olmanın en büyük hasletlerinden biri olarak kardeş olmamızı ve kardeşlik bağlarına riayet etmemizi istemiştir.

Peygamber Efendimiz (sav) Hz. Ali’ye “Ey Ali insanlar senin kardeşlerindir. Ya aynı anne babadan olman sebebiyle yâda aynı inancı paylaşman münasebetiyle” buyurarak kardeşlik bağlarını açıklamış ve bu bağa önem vermeyi tavsiye buyurmuştur.

İnsanların farklı milletlere ayrılması insanların birbirleriyle tanışmaları ve kaynaşmaları içindir. Dolayısıyla bir millete yâda kabileye mensup olmak üstünlük vesilesi değildir. “Ey insanlar, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Allah yanında en üstün olanınız en takvalı olanınızdır).” (Hucurat, 49: 13) ayeti üstünlüğün yegâne ölçüsünün takva olduğunu bizlere haber vermektedir.

Cenab-ı hak Hucurat suresinde müminlerin kardeşliğini ilan etmiş, herhangi bir küslük ve kırgınlık durumunda diğer müminlerin olaya müdahil olmasını ve kardeşlerin aralarının düzeltilmesini emir buyurmuştur. “Müminler ancak kardeştirler. Öyle ise kardeşlerinizin arasını bulup düzeltin ve Allah’tan korkup sakının. Umulur ki esirgenirsiniz.” (Hucurat, 49: 10)

İnsanlar her zaman aynı halet-i ruhiye de olamazlar. Dolayısıyla insanlar arası ilişkide olumsuz durum ve tutumlar olduğu zaman ilişkiler hemen koparılmamalı bilakis olumlu davranışlar içine girilmelidir. Bu şekilde yapıldığı zaman dostluk ve kardeşlik duyguları topluma hâkim olurken düşmanlık, kin ve nefrette kaybolacaktır. Fusssilet suresinde Cenab-ı hak şöyle buyurmaktadır: “Kötülüğe iyiliğin en güzeliyle karşılık ver. Bir de bakarsın, aranızda düşmanlık bulunan kimse candan bir dost oluvermiştir.” (Fusssilet, 41: 34) Atalarımız “iyiliğe iyilik her kişinin kârı, kötülüğe iyilik er kişinin kârı” diyerek konunun önemini veciz bir şekilde ifade etmişlerdir.

Peygamber efendimiz “öfke şeytandır” buyurmakta ve şu ayeti kerime bizlere öfkeyi yutmanın ve insanları affetmenin ne kadar büyük bir erdem olduğunu ve kardeşlik bağlarını kuvvetlendirdiğini ifade etmektedir : “Öfkelerini yutanlar ve insanların kusurlarını affedenlere gelince, Allah iyilik yapanları ve iyi kullukta bulunanları sever.”( Âl-i İmrân, 3: 134)

Mazlum halkları ve mustazaf insanları günümüzde bekleyen en büyük tehlikelerden birisi; tefrikaya dalmak ve İslam kardeşliğinden uzak kalmaktır. Emperyalist Siyonist dünyaya yem olmamanın reçetesini bizlere şafî olan Allah’u Teâlâ şöyle sunmaktadır : “Allah’ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın ve Allah’ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz. O kalplerinizin arasını uzlaştırıp, ısındırdı ve siz O’nun nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız. Yine siz tam ateş çukurunun kıyısındayken oradan sizi kurtardı. Umulur ki hidayete erersiniz diye. Allah size ayetlerini böyle açıklar. ” (Al-i İmran,3: 103).

Evet, bizleri bugün içine düştüğümüz ayrılıklardan kurtaracak olan Allah’ın ipi ve yutucu-yok edici girdaplardan çıkaracak olan Nuh’un gemisi, kıyamete kadar birbirinde asla ayrılmayacak olan Kuran ve Ehl-i beyt-i Resulullahtır.

Tefrika çıkarmamak ve kardeşliğe riayet etmek imanın ta kendisidir. Aksi durumu devam ettirmek; hem fitne çıkarmak, hem de Allah’a ve Resulüne itaatsizlik etmektir. “..Eğer mü’min iseniz Allah’tan korkup-sakının, aranızı düzeltin ve Allah’a ve Resulü’ne itaat edin.” (Enfal, 8: 1)

Eğer müminler ayetlerde ve hadislerde emredilen kardeşlik ilkesine riayet etmezse Allah’u Teâlâ onlara verdiği maddi ve manevi gücü alacağını buyurmakta ve bunu sünnetullah olarak gözlerimizin önüne sermiş bulunmaktadır. “Allah’a ve Resulü’ne itaat edin ve çekişip birbirinize düşmeyin, çözülüp yılgınlaşırsınız, gücünüz gider. Sabredin. Şüphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir.” (Enfal, 8: 46) Bizler iman ve İslam kardeşliği kalesini muhafazaya çalışırken elbette bu kaleyi güçsüz bırakmak isteyen bir güruh bulunacaktır. İşte bu durumda ayet bize sabretmeyi ve bu ilkeden asla taviz vermemeyi kesin bir şekilde emretmektedir.

Bu gün her zamankinden daha fazla ihtiyacımız olan kardeşlik ilkesine sarılmamız ve rabbimize bol bol dua etmemiz gerekmektedir. “Bir de onlardan sonra gelenler, derler ki: Rabbimiz, bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla ve kalplerimizde iman edenlere karşı bir kin bırakma. Rabbimiz, gerçekten Sen, çok şefkatlisin, çok esirgeyicisin.” (Haşr Suresi, 10). Vesselam.

Haber Editörü : Tüm Yazıları