Tunus Nahda Hareketi Partisi Başkanı Raşid el-Gannuşi, Lübnan Hizbullah Hareketinin Siyonist İsrail rejimi karşısındaki rolünün çok önemli olduğunu bildirerek takdir ettiğini açıkladı.
Arap İçişleri Bakanları Kurulu’nun Hizbullah’ı “terörist” olarak sınıflandırmasıyla ilgili olarak Gannuşi, “Anladığımız kadarıyla kurul, Hizbullah’ı terörist örgüt olarak sınıflandırmadı. Çünkü hiç kimse Hizbullah’ın Lübnan’ın İsrail işgalinden kurtarılmasında oynadığı rolü görmezden gelemez. Bu Arapların ve dünyanın hür insanlarının doğruluğunu kabul ettiği bir gerçektir” diye konuştu.
Tunus Dışişleri Bakanlığı tarafından dün yayınlanan açıklamada, Arap İçişleri Bakanları Kurulu’nun, Hizbullah’ı terörist örgütü olarak sınıflandırmadığı belirtilmişti.
Tunus Nahda Hareketi Partisi Başkanı Raşid el-Gannuşi, Lübnan’ın işgal altındaki bölgelerinin kurtarılmasında ve bu rejimin bölgedeki zorbalıkları ve tecavüzlerine karşı koymada Hizbullah’ın milli rolünü hiç kimsenin inkar edemeyeceğini bildirdi.
Öte yandan Tunus’taki bazı sivil toplum örgütleri (STK), Körfez İşbirliği Konseyi ile Arap İçişleri Bakanları Kurulu’nun Hizbullah’a yönelttiği akla ziyan “terör” suçlamasına tepki gösterdi.
Kararı çeşitli şekilde eleştiren STK’ların başında 2015 Nobel Barış Ödülü’ne layık görülen Tunus Diyalog Dörtlüsü’nden Tunus Genel İş Sendikası (UGTT) ve Avukatlar Barosu geliyor.
UGTT, internetteki sitesinde yayınladığı belgede Tunus hükümetine karardan dönme, gerekliliklerine uymama çağrısında bulundu. Söz konusu kararın İsrail’in şantajlarına boyun eğmek ve ulusal direnişe darbe vurmak anlamına geldiği ifade edildi.
Tunus’un en büyük sendikası olan Tunus İşçi Sendikası da Arap ülkelerinin içişleri bakanlarının Hizbullah’ın “terör örgütü” olarak tanınması yönünde aldıkları karara tepki gösterdi. Sendika tarafından yapılan açıklamada “Hizbullah ‘ulusal direnişin sembolü’dür” ifadelerine yer verildi. Sendika, Tunus yönetimine bu karara verdiği desteğini geri çekme ve kararın engellenmesi için harekete geçme çağrısı yaptı.
Açıklamada Çarşamba günü çıkan bu kararın “yabancı ve bölgesel güçlerin Arap dünyasını bölmek, gücünü kırmak ve gönüllü olarak Siyonistlerin çıkarlarına uygun hale getirmek üzere yaptıkları planların bir sonucu olduğu” ifade edildi. “Bu karar sayesinde Siyonist şantajlara boyun eğildi” sözlerine de yer verildi.
