Dünya medyası Rohingyalı 16 aylık sığınmacı bir bebeğin bir nehir kıyısında çamurlara yüz üstü bir şekilde düşmüş cansız bedenin resmini paylaştı.
Bu acı resmin paylaşılması geçen yıl Aylan Kurdi isimli Suriyeli küçük bir sığınmacının olayını hatırlattı. Aylan Kurdi’nin Türkiye sahillerine sürüklenmiş cesedinin resimlerinin paylaşılması dünya halkını ve birçok yetkiliyi etkisi altında bırakmıştı.
Rohingyalı Müslüman sığınmacılardan olan bu küçük bebeğin Rakhine eyaletinden ve Muhammed isimli bir bebek olduğu belirtildi.
Bu bebek ve ailesi Myanmar’da Rohingyalı Müslümanlara karşı uygulanan şiddetten kurtulmak için Rakhine’den kaçmışlardı ama küçük Muhammed’in, üç yaşındaki kardeşinin, annesinin ve dayısının kaderi Bangladeş sınırındaki nehir sularında boğulmak oldu.
Bu 16 aylık bebeğin babası verdiği röportajda şunları söyledi: “Bu resmi gördüğüm zaman, ölsem daha iyiydi diye düşünüyorum. Benim bu dünyada yaşamam artık anlamsız.”
Myanmar’daki Rohingyalı Müslümanlar dünyada en çok eziyet gören azınlıklardandır. Myanmar Hükümeti onları Bangladeşli göçmenler olarak saymaktadır. Oysa ki birçok uluslararası gözlemcinin ifadesine göre bu kişiler Rakhine eyaletinin yerlileridir.
Muhammed’in babası şunları söyledi: “Bizim köyümüzde helikopterler bizim üzerimize ateş açtılar ve Myanmar askerileri de bizi hedef aldı. Biz evlerimizde kalamazdık. Bu yüzden kaçtık ve ormana sığındık.
Büyükbabam ve babaannem canlı bir şekilde yakıldılar. Ordu bizim köyümüzün tamamını yaktı ve hiçbir şey kalmadı.
Ben altı gün boyunca yollardaydım. Dört gün pirinç yiyemedik. Bu altı gün boyunca gece gündüz asla uyumadık. Ordu, Rohingyalı Müslümanların peşindeydi ve biz sürekli olarak yerimizi değiştiriyorduk.”
Muhammed’in babası bu yolculuk boyunca ailesinden ayrıydı ve Bangladeş ve Myanmar sınırlarında bulunan Naf Nehrine ulaştı ve Bangladeşli bir balıkçının yardımıyla Myanmar sınırından çıktı. Muhammed’in babası kaçmayı başarınca ailesini de Bangladeş’e getirmek istedi.
Muhammed’in babası şunları söyledi: “Ben bir kayıkçı buldum ve ondan eşime ve oğullarım yardım etmesini ve onları nehirden geçirmesini istedim. 4 Aralık 2016’da ailemi telefonla aradım. Onlar umutsuzluğa kapılmışlardı. Bu benim ailemle son görüşmemdi. Eşimle konuştuğumda küçük oğlumun sesini duyuyordum ve bana sesleniyordu.”
Bu telefon görüşmesinden birkaç saat sonra bu kişinin ailesinin kaçış operasyonları başladı.
Muhammed’in babası konuyla ilgili olarak şunları söylüyor: “Myanmar polisi bazı kişilerin nehirden kaçmak istediğini öğrenince, onlara ateş açtı. Kayıkçı mermilerden kurtulmak için aceleyle halkı kayıklara bindirdi ve kayık haddinden fazla dolduğu için battı.”
Bu ailenin babası bir gün sonra yaptığı telefon görüşmesinden sonra olayı öğreniyor.
Bu kişi şu ifadelerde bulunuyor: “Biri beni aradı ve oğlumun cesedinin bulunduğunu söyledi. O cep telefonuyla oğlumun resmini çekmişti ve bana gönderdi. Dilim tutulmuştu.”
Rohingyalı bu ailenin hikayesi Rohingyalı diğer ailelerin her gün yaşadıkları acı olayları hatırlatmaktadır. Uluslararası Göç Örgütü’nün açıklamalarına göre yaklaşık 34 bin kişi son haftalarda ve aylarda Myanmar sınırından Bangladeş’e geçmiştir.
Muhammed’in babası şöyle söylüyor: “Sularda ne kadar Rohingyalının öldüğünü sadece nehir biliyor”
Bu baba gibi Myanmarlı birçok sığınmacı Bangladeş’in güneyinde bulunan Tiknaf bölgesindeki Lida sığınma kampında kalıyor.
Bu sığınmacının ifadesine göre Rohingyalı Müslümanlar için Bangladeş’te de yaşam çok acı verici. Onların ne bir evi nede yiyecekleri var ve kamplarda çok zor şartlar altında ve imkansızlıklar içerisinde yaşıyorlar.
Ama sığınmacılar, Bangladeş’te sürekli korku içerisinde olmamalarının bile kendileri için yeterli olduğunu söylüyorlar.