Yenileniyor
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • K.Maraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

Savaş aşığı bir siyonist: Trump

, kategorisinde, 14 Ağu 2017 - 11:24 tarihinde yayınlandı
Savaş aşığı bir siyonist: Trump

Günümüzde askeri seçenek veya savaşla tehdit etmek, washington’da günlük bir konu haline gelmiştir.

Amerika başkanı Donald Trump’ın başkanlık döneminden geçen 6 ayda Amerika hükümet ve bizzat başkanı sürekli olarak savaştan veya askeri saldırıdan söz ediyorlar. Bu süre zarfında Trump Suriye’de hava üssüne füze saldırı emri verirken, Amerika ordusunun Afganistan komutanlığı ilk kez atom bombası olmayan “bombaların anasını” bu ülkede kullandı, Trump Kuzey Kore’yi dolaylı olarak atom bomba ile saldırıya tehdit etti ve aynı zamanda Venezuela’da siyasi krize müdahil olmak için siyasi krizden söz etti.

Bu arada Trump’ın İran’ın 5+1 ile sağlanan nükleer anlaşmaya karşıtlığı, Amerika’nın Irak, Suriye ve Afganistan’da strateji değişikliği, Asya’nın batısında yeni bir savaş ihtimalini kuvvetlendiriyor.

Bu açıklamalar ve girişimler Amerika yeni hükümetinin eski yönetimlere nazaran daha açık ve yoğun bir şekilde, uluslararası konularda kaba kuvvet kullanmak istediğini ortaya koyuyor.

Amerika ulusal istihbarat eski direktörü James Clapper Kore yarımadasında yaşanan kriz ile ilgili olarak şöyle diyor: Donald Trump ve K. Kore arasındaki söz düellosunun yoğunlaşma ihtimali vardır ve kontrol dışında dünya çapında bir askeri çatışmaya dönüşe bilir. Bu konu bir yere kadar bana dünya 1. Savaşın tarihini hatırlatıyor ve dünyanın nasıl savaşa sürüklendiğini. Umarım insanlar tarihten ders alır ve onu tekrarlamazlar.

Trump, “Amerika’yı tekrar güçlendireceğiz” ve “önce Amerika” sloganları ile bu ülkeyi soğuk savaşındaki iki kutuplu altın dönemine veya doğu bloğun dağılması ardından tek kutuplu süper güçlü dönemine geri götürmeye çalışıyor. Bu hedefe ulaşmak için Amerika başkanı askeri araca veya karşı tarafı korkutma siyasetine başvuruyorlar.

Hali hazırda dünya 21.asrın 3.on yılına girmek üzereyken, mevcut şartlar 20.asrın ikinci yarısında yaşanan şartlardan farklıdır. En büyük fark ise Amerika’nın ulusal gücü ve uluslararası düzene karşı etkinliğidir. Hali hazırda Amerika, kendi vatandaşlarının refahını sağlamaktan aciz, eski altyapıya sahip borçlu bir ülkedir. Trupm ve ideoloji danışmanlarının düşündüğü ve tasarladığı saldırgan siyaseti için yüklü paraya ihtiyaç varadır.

Ameirka hali hazırda da Irak, Suriye ve Afganistan’da bir çok askeri gücü bulunuyor. Üstelik Suudi Arabistan’ın bölgede Yemen’e karşı başlattığı vekalet savaşın da başını çekiyor. Bu bağlamda Trump, başkan olarak ilk yurt dışı ziyaretini, başkan seçilmeden önce adeta yerden yere vurduğu Arabistan’a gerçekleştirerek Suudi rejim ile yüz milyarlarca dolar değerinde silah anlaşması imzaladı. Böylece silah dolu depolarını eski silahlardan temizlerken, silah fabrikalarına da gelir sağlamış oldu.

Bilindiği üzere dünyada nükleer bomba kullanan ilk ve tek yönetim Amerika’dır. Geçen günlerde Hiroşima faciasının yıl dönümünde korkunç insani faciada savunmasızca hayatlarını kaybeden yüzbinlerce insan, düzenlenen törende anıldı.

Fakat günümüz dünyası artık tek veya iki kutuplu değil, çok kutuplu bir dünyaya dönüşmüş vaziyette ve artık gelişmekte olan veya gelişmiş bir çok millet, Amerika’nın tehditlerinden etkilenmiyor. Bu yüzden ne Suriye’ye fırlatılan füzeler, ve ne de Trump’ın, İran, Venezuela ve K. Kore’ye karşı savurduğu tehditler Washington’u hedeflerine ulaştıramaz.

Haber Editörü : Tüm Yazıları