Lübnan’ın önde gelen Sünni alimlerinden Şeyh Mahir Hammud, dünkü Cuma hutbesinde Amerika’nın yıkılmaz bir güce sahip olmadığını, bunun en büyük delilinin Lübnan ve Filistin’deki direnişin ortaya koyduğu başarılar olduğunu vurguladı.
Amerikan Dışişleri Bakanlığına bağlı olan ve Ürdün, Kuveyt, Lübnan, Fas, Suudi Arabistan gibi Ortadoğu ülkelerinde faaliyet yürüten “MEPI” Ortadoğu Ortaklık İnisiyatifi”nin başta eşcinsellik olmak üzere toplumları fesada sürükleyen çeşitli alanlarda çalışmalar yaptığına işaret eden Şeyh Mahir Hammud, Amerika’yla müttefik olmanın hiçbir sonuç getirmeyeceğini de vurguladı.
Şeyh Mahir Hammud’un 25 Ocak 2019 tarihli Cuma hutbesi şu şekilde:
“Hiç şüphesiz güç, sahibini zulme meylettirir. Ancak gayesi makam, mevki değil Allah’ın rızası olan mümin bu tehlikeden korunabilir. ABD’nin de sahip olduğu güç onu zulüm ve zorbalığa sevk ediyor. Amerika kendi ülkesinde demokrasi ve insani değerleri esas aldığını iddia ederken dış siyasette başkalarını öldürmekten, sahip oldukları ne varsa yağmalamaktan, hükümetleri devirmekten, kendi kontrolündeki yeni yönetimler inşa etmekten; kelimenin tam anlamıyla zorbalığı ahlak haline getirmiş olan yönetimleri, kralları, devlet başkanlarını desteklemekten çekinmiyor.
1945 yılının Ağustos ayında Hiroşima ve Nagazaki şehirlerine atılan atom bombası örneğinde Amerika’nın en büyük pervasızlıklarından birine şahit olmuştuk. Ardından 1948 yılında İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin yayınlanmasının hemen ardından Vietnam, Kore ve Güney Afrika’da yol açtığı yıkım ve katliama tanık olduk. Ardından Yemen, Irak, Suriye, Lübnan ve tabi ki Filistin…
Bu bağlamda Amerika’nın bölgemize yönelik olarak uyguladığı, sivil devlet adı altında toplumları parçalamayı ve ifsada uğratmayı hedefleyen, en önemlisi de “eşcinsellik” benzeri çarpık yaklaşımları yaygınlaştırmayı amaçlayan “MEPI” Ortadoğu Ortaklık İnisiyatifi projesini kınadığımızı da ifade etmek istiyoruz.
Amerika’nın bugün Venezuela’daki darbe karşısında ortaya koyduğu tavır tüm akıl sahiplerine doğru tavrın ne olduğunu göstermektedir. Amerika’nın iç siyasetinde takip ettiği ölçülere zıt olmasına rağmen nasıl oluyor da Amerika darbeyi destekleyebiliyor? Ortadoğu’da, özellikle de Filistin halkına ve diğer bölge halklarına karşı kurmuş olduğu temsilcilikler de bunu bir parçası değil mi?
Amerika’dan destek görebileceğini düşünen herkese şunu söylüyoruz; Amerika Vietnam Savaşı’ndan Lübnan’daki Temmuz Savaşı’na kadar yaşanan tüm büyük ya da küçük savaşlarda planları bozulur bozulmaz müttefiklerinden ya da bir başka ifade ile “kuklalarından” vazgeçmeyi alışkanlık haline getirdi. Amerika’nın ne müttefiki vardır ne de dostu… Onun yalnızca çıkarları vardır ve bu çıkarları sahip olduğunu iddia ettiği değerleri çiğnemek pahasına koruyabilir.
Amerika’nın sahip olduğu güç ve para nedeniyle daima kazanacağını zannedenleri Lübnan ve Filistin direnişinin tarihçesini görmeye davet ediyoruz. Bakın, direniş Amerika’yı nasıl da defalarca yenilgiye uğrattı! Amerika’nın siyasi yapısı değişmez bir kadere bağlı değil! Bilakis Amerika’nın siyasi yapısı israil gibi örümcek ağına benziyor!”