İsrail’de dini mahkemeler kişilerin Yahudi olup olmadıklarını kanıtlamak için DNA testi istiyor.
İsrail’de bir kişinin Yahudi olup olmadığını anlamak için genetik testler isteniyor. Bunun önemli sebebiyse Yahudiliğin anneden geçtiğine ilişkin kurallar. Yahudi dini yasalarına göre bir kişinin annesi Yahudi değil fakat babası Yahudiyse o kişi, bu dinin mensubu olarak kabul edilmiyor.
Eylül ayının başında Haaretz’de “Yahudiliği ‘Kanıtlamak’ İçin ürpertici DNA Testi” (DNA Testing to ‘Prove’ Jewishness Is Spine-chilling) başlığıyla yayınlanan bir makaleye göre haham mahkemeleri, “Yahudi devletlerini netleştirme” süreci kapsamında geçen yıl boyunca (2018) kişilere genetik testler yapmayı teklif etti. Test anneden miras kalan mitokondriyal DNA’yı ölçmek adına isteniyor.
Buna göre düzinelerce İsrailli geçen yıl bu sebeple testten geçti. The Chief Rabbinate (Baş Hahamlık) Yahudiliği şüpheli olanların üçte ikisine yardım etti.
HER YIL UYGULANIYOR
Her yıl, 4 binden fazla İsraillinin Yahudi olup olmadıklarını kanıtlamaları isteniyor.
TEST İSTENENLERİN ÇOĞU DOĞU AVRUPA GÖÇMENİ
Testlerin istenmesinin önemli sebebi evlilik. Kayıt için başvuru yapıldığında Yahudiliği şüpheli olanlardan test isteniyor. Bunun talep edildiği çoğu isim, eski Sovyetler Birliği’nden ve Doğu Avrupa’dan göç eden Aşkenaz göçmenlerin çocukları.
Yakın zamana kadar, bu süreç doğum ve ölüm sertifikaları gibi belgeler sunmayı içeriyordu. Şimdiyse Yahudilik ırk meselesi şeklinde çözülmeye çalışılıyor. Haham mahkemeleri, belgeleri yetersiz bulunan isimlerden de DNA testi yaptırmalarını istiyor.
Ancak bunu, hahamların daha iyi hizmet verdiğinin bir işareti olduğu şeklinde ifade edemeyiz. Evlenmek isteyen bir İsraillinin, Yahudi olduklarını kanıtlamak için DNA testi yaptırması gerektiği düşünülemez.
LİEBERMAN’IN KOALİSYONA GİRMEMESİNİN SEBEPLERİNDEN BİRİYDİ
Birkaç ay önce, kendisi de Doğu Avrupa göçmeni olan, Yisrael Beiteinu (Evimiz İsrail) Partisi lideri Avigdor Lieberman, mahkemelerin Aşkenazlardan DNA testi istemesi uygulamasının kaldırılacağına ilişkin bir yasa çıkarılmasını, bu yasa çıkarılmadan koalisyona katılamayacağını söylemişti. Lieberman, İçişleri Bakanlığı’nı ayrımcılıkla suçladı ve uygulamayı “insan onurunu zedeliyor” şeklinde tanımladı.
İsrail’de devlet ile din arasındaki karmaşık ilişki dikkat istiyor. İsrail’in “giriş ve vatandaşlığın bir gün tamamen genetik testlere dayanacağı bir ülke haline gelmesine” kapı açılmamalı. Bu, İsrail’in kendisini yalnızca Yahudi halkının ulus-devleti olarak değil, Yahudi ırkının devleti olarak tanımlamakla yükümlü olduğu kaygan bir eğimdir.
Chief Rabbi: Şef Haham, birçok ülkede o ülkenin Yahudi cemaatinin tanınmış dini liderine veya yerel laik otoriteler tarafından atanan baş hahamına verilen ünvan. 1911’den beri İsrail’de bir Aşkenazi (Almanya, Fransa ve Doğu Avrupa’dan göşen Yahudiler) ve bir de Seferadi (İspanya, Portekiz, İtalya, Yunanistan, Türkiye, kuzey Afrika ve Ortadoğuya dayanan Yahudiler) olmak üzere iki baş haham bulunuyor.
NETANYAHU SON SEÇİMDE KOALİSYONU KURAMADI
İsrail’de 9 Nisan’da yapılan erken genel seçimlerde hiç bir parti 120 sandalyeli mecliste tek başına iktidara gelmek için gerekli 61 milletvekiline ulaşamamıştı. Cumhurbaşkanı Reuven Rivlin, seçimden az farkla birinci çıkan Başbakan Netanyahu’ya koalisyon kurma görevi vermişti. Fakat Netanyahu’nun koalisyon hükümetini kuramaması üzerine 17 Eylül’de yeniden erken seçime gidilmesi kararı alındı.
ZORUNLU ASKERLİK YASA TASARISI
30 Mayıs’ta duyurulan erken seçim kararın sebebiyse zorunlu askerlik yasası tasarısı. Koalisyon görüşmeleri sırasında mecliste 5 milletvekiline sahip olan eski Savunma Bakanı Avigdor Lieberman liderliğindeki İsrail Evimiz Partisi, Netanyahu liderliğindeki sağcı hükümete katılmak için Ultra-Ortodoks (Haredi) Yahudilerin de askerlik görevini yapmasını zorunlu hale getiren yasa tasarısının meclisten geçmesini şart koşmuştu. Aynı şekilde Aşkenaz göçmeni ailelerden gelen İsraillilerden DNA testi istenmesinin de yasaklanmasını gündeme getirdi.
Ultra-Ortodoks Yahudileri temsil eden 8’er milletvekiline sahip “Şas” ile “Yahudi Birleşik Tevrat” Partisiyse askerlik konusuna kati bir şekilde karşı çıktı ve yasa tasarısı yasalaşırsa koalisyonda yer almayacağını belirtti. Netanyahu’nun partisinin başı çektiği 5 sağ partinin sandalye sayısı 60’ta kalarak güvenoyu için gerekli 61 milletvekiline ulaşamadığı için hükümet kurulamadı.
‘YAHUDİLİK’ IRK MI, DİN Mİ?
Yahudiliğin bir ırk mı, yoksa din mi olduğu sorusu İsrail’in bağımsızlığını ilan ettiği 1948 yılından çok önceleri 17 ve 19. yy’lar arasında, Avrupa’da yaşanan “Yahudilik” tartışmalarında kendisini göstermişti. Yüzyıllar boyunca Doğu Avrupa’da ve Avrupa içlerinde gettolarda yaşayan Yahudilerin, bu gettolardan çıkması ve toplumsal hayata karışması tartışmaları, “laik Yahudiler”i ortaya çıkarmıştı. Söz konusu Yahudiler, Avrupalılar gibi giyiniyor, yaşadıkları ülkenin dillerini konuşuyor, laik bir hayat tarzı sürüyordu. “Yahudi Devleti” kurulması fikrini ortaya atan Theodor Herzl da gettodan çıkmış laik bir Yahudi’ydi ve “Yahudi Devleti” kitabını konuştuğu dil olan Almanca olarak kaleme almıştı.
Laik Yahudiler, Yahudi olduklarını belirtiyor, Tevrat’ın dini bir kitap olmaktan ziyade Yahudi tarihini anlatan bir tarih kitabı olduğuna ilişkin değerlendirmelerle biliniyor. Fakat bu durum “Yahudiliğin din mi yoksa ırk mı şeklinde algılanması” sorularını gündeme getiriyor. Felsefe tarihinde “Spinoza problemi” olarak bilinen sorun da kısmen buna benzer bir şekilde doğmuş, kendisini Yahudi olarak tanımlayan Spinoza, fikirleri ve Tevrat’a ilişkin tenkidleri sebebiyle afaroz edilmişti.
“Yahudilik” İsrail özelinde de her zaman önemli bir gündem maddesiydi. 2005’teki meşhur Gazze çekilmesinde bu maddenin büyük önemi olduğu, çekilmemesi durumunda İsrail içerisindeki Arap ve Yahudi nüfus dengesinin Araplar lehine değişeceği yorumları yapıldı.